*2 Ay sonra*
Yaz tatiline girmiştik. Chris'in yardımıyla Balmain'in yeni koleksiyonu için seçildikten sonra fotoğraf çekimleri için sözleşme imzalamıştık ve geçtiğimiz ay yayımlanan tanıtım reklamında Balmain'in yeni yüzü olarak adeta patlamıştım.
Hayır, demek istediğim, gerçekten patlamıştım.
Kırmızı ışıklandırmalı, heykellerle dolu eski bir şato gibi bir yerde gerçekleşmişti çekim.
Tek yaptığım farklı kıyafetlerle, heykel gibi, yapmamı söyledikler pozlar vermekti.Bunu gerçekten ama gerçekten beklemiyordum. Bu kadarını gerçekten tahmin bile edemezdim ama nasıl olduysa bir anda bütün dikkatler benim üzerimdeydi.
Chris bizzat menajerliğimi üstlenmişti ve her şeyle o ilgileniyordu.
Her şey ile.Görünüşe göre artık yiyeceğim şeylere de o karar veriyordu. Ayrıca beni bu hafta yürüme derslerine başlatmıştı.
Bense eskiden nadiren, ünlüleri takip etmek için sosyal medya kullanırken, bu aralar kendimi takip etmek için sürekli internetteydim.
Twitter'da saat başı hakkımda yüzlerce yeni tweet görüyordum. Ve her saat başı da yüzlerce takipçi kazanıyordum. Sadece arkadaşlarımın takip ettiği 36 takipçili hesabım reklam yayınlandığı hafta 248 bin. Bu hafta ise 456 bine yükselmişti.
Çılgınca...Hakkımda atılan tweetlerin çoğunluğu beni öven/tebrik eden tarzda olsa da 'abartıldığımı' ve aslında 'o kadar da güzel' olmadığımı düşündükleri için oldukça kaba şeyler yazıldığını da görüyordum.
Elimden geldiğince bunları okumamaya çalışıyordum ama arada bir kendimi bunları okurken buluyordum.
Ayrıca, fotoğraf çekiminden aldığım ve sözleşmem birkaç ay devam ettiği için daha alacağım maaşlar yüzünden- ve Chris'in öyle olması gerektiğini söylediğinden- artık L.A.C.E'da çalışmıyordum.
Ailem, bütün internetle beraber haberleri olduğu bu modellik işini duydukları gibi kafayı yemişlerdi. Evet tepkilerinden zaten korkuyordum ama bu beklediğimden çok daha fazlaydı. Yüzümü bile görmek istemiyorlardı söylediğine göre.
Bütün bu olanlar karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım. Afallamış durumdaydım.
Gerçekten kelimenin tam anlamıyla şoktaydım. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki...
Jannette benim adıma deli gibi mutluydu. Jamie hayatımın bu ani değişimide karşı endişesini gizleyemese de bana sadece destek oluyordu.
Ve ailem dışında aslında başka hiçbir sıkıntı yoktu.Ama içimde tuhaf bir huzursuzluk vardı.
Neden bilmiyordum ama sanki olaylar kontrolümde gelişmediği için bu beni korkutuyordu.Diğer yandansa, bir şekilde egom tatmin olmuştu ve tanımadığım binlerce insan 'hayranım' olmaya başladıkça içimde bir yerlerde, olacağını hiç düşünmediğim bir tatminlik hissediyordum. Bir şekilde hoşuma gidiyordu.
Tabi bunun asıl nedeni tanımadığım insanların hakkımda konuşup beni övmesi değildi.
Asıl beni eğlendiren şey Blair Spencer, veya Georgia'nın Balmain koleksiyonunun yeni yüzü olduğumu öğrendiklerinde yüzlerindeki ifadenin gözümde canlanmasıydı.Şu anda bunun hakkında ne düşündüklerini deli gibi merak ediyordum. Bu fikir beni çok eğlendiriyordu.
Jane ile odamızda film izliyorduk. Daha doğrusu o izliyordu, ben hakkımda atılan tweetleri okuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fame Trap // h.s.
FanfictionHarry'e baktım. Dün gece bardaki haline benziyordu. Mutsuz, çaresiz bir çocuk gibi. Dün gece dayanamadığım haline benziyordu. Ne yaşadıysak yaşayalım, içimde bir yerde, onu bu halde terk edemeyecek bir parçam vardı. Onun bu haline dayanamayacak. ...