Bugün İngiltere'deki son günümüzdü.
Normalde bu akşam ödül törenine katılmamız, erkesi akşam da Amerika uçağına binmemiz gerekiyordu.
Ancak tören ertelenince Harry eski bir arkadaşının nişan partisine katılmaya karar vermişti, ben de evde oturmaktansa onunla gitme teklifini kabul etmiştim.
Yanımda getirdiğim tek elbise basit, bebek mavisi kısa bir elbise olduğundan onu giymeye karar verdim.
Saat 6 olduğunda evden çıktık ve buradan 1 buçuk saat mesafede olan eve doğru sürmeye başladı.
O da gri bir takım ve elbiseme uydurmak istediği için bebek mavisi bir gömlek giymişti. Her zamanki gibi çok yakışıklı gözüküyordu.
Otoyola çıktığımızda direksiyonu tek eliyle kavrayarak diğer elini elbisemi sıyırarak bacağıma koydu. Kafamı çevirip gülümsedim.
Dün gece, ardından kavga etmediğimiz veya bir sorun yaşamadığımız tek yakınlaşmamızdı.
Bu sefer, aramızda çok farklı bir şey yaşanmış gibi hissediyordum.Beni istediğini söylemişti.
Dün bana kurduğu cümleler bana ümit vermeye yetmişti.
Aramızda gerçek bir şey olabileceğine dair.Yeşilliklerin arasından villaların dizili olduğu bir siteye saptığında geldiğimizi anladım.
Ağaçları ışıklarla donatılmış sevimli bahçeleri, ellerinde şampanya bardaklarıya insanlarla doluydu.
Ev sahipleri bizi görür görmez selamlaşmak için yanımıza geldiler ve Harry onları çok tebrik ederek hediyelerini verdi.
Harry diğer arkadaşlarıyla selamlaşmak için havuz başındaki arkadaşlarının arasına karıştı. Ben de peşinden gittim.
Yarım saat boyunca tanımadığım insanlarla muhabbet etmeye devam etti ve ben belki de evde kalmanın daha iyi olacağını düiünmeye başlamıştım. İnsanlar kibar ve arkadaşça davranıyorlardı ancak konuşmalarına dahil olabilecek kadar yakın değildim ve sadece uzaktan izlemek artık sıkıcıydı.
Ben dalıp gitmişken Harrynin yanına gelen tanıdık figürü görünce başımı kaldırdım.
Yine o kadın.
Kırmızı dekolteli uzun elbisesiyle kırmızı rujunu eşleştirmişti ve upuzun boyuyla neredeyse Harry'e yetişiyordu.
Muhtemelen ayakkabılar yüzündendi gerçi.Harry'le selamlaştıktan sonra uzaklaşıp başka insanların yanına gitti.
"Ortak arkadaşınız olduğunu bilmiyordum." dedim Emily'i kastederek. Buraya davet edildiğine göre onları da yakından tanıyor olmalıydı.
Kafa salladı.Daha sonra tuvalete gideceğini söyleyip eve doğru ilerledi ve ben burada yanlız başıma bahçedeki ışıklandırılmış şirin masada, diğer insanlar konuşurken, çalan slow müziği dinlemeye başladım.
*****
Harry
Yerini hala hatırladığım tuvalete doğru ilerledim ve içeride birisinin olduğunu fark ettim.
O sırada Mike mutfaktan dönerken bana üst kattaki misafir odasındaki tuvaleti kullanmamı önerdi. Dediğini yapıp merdivenleri çıktım ve misafir odasına girdim.
Odadaki tuvaletin kapısını açacağım sırada arkamdaki kapının aralandığını hissedip kafamı kimin geldiğini görmek için çevirdim.
Onu görmeyi beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fame Trap // h.s.
FanfictionHarry'e baktım. Dün gece bardaki haline benziyordu. Mutsuz, çaresiz bir çocuk gibi. Dün gece dayanamadığım haline benziyordu. Ne yaşadıysak yaşayalım, içimde bir yerde, onu bu halde terk edemeyecek bir parçam vardı. Onun bu haline dayanamayacak. ...