2.BÖLÜM

66 19 4
                                    

  Akşam yemeğinden sonra buraya gelirken sitenin dışarısında kalan yürüyüş yoluna gitmek için evden çıktım.Yürüyüş bahane evden çıkmak şahanee.

Daha eylül ayında olduğumuzdan dolayı hava soğuk değildi. Bu yüzden çokta kısa olmayan bir şort üstüne sporcu atleti giydim.Aynanın karşısına geçip kendime bakmayı tabi ki de ihmal etmedim.

Ayyy analar neler doğruyor be desem de kendime iç sesim "Az ye sonra duba gibi olcan" demesine karşı gelemedim. Gerçekten o kadar fazla yememe rağmen kilo alamıyordum.

Yani anlarsınız kızların sinir olduğu tiplerdenim. Eee ne yapayım anacım bu da Allah'ın lütfu.

   "Pazar ve ertesi"şarkısını açtıktan sonra yürüyüşe başladım.

Aklım yarın yeni başlayacağım okulumdaydı. Acaba sınıf arkadaşlarım nasıldı? Kesin havalı,zengin züppe kişilerdir çünkü babam beni benden habersiz koleje yazdırmış.

Bense devlet okuluna gitmeyi tercih ederim. Çünkü oradaki insanlar daha arkadaş canlısı ve kimseyi küçük düşürmüyorlar.

Zaten beni küçük duruma düşürecek insan daha anasının karnından doğmamıştır be.

Ama benim dünyaca tanınan büyük iş adamı babam Murat KAYA ailemizin itibarının zedelenmemesi için beni asla devlet okuluna yazdırmaz.

Ben bu düşüncelerle boğuşurken farkında olmadan birisi ile çarpıştım. Pardon birisi değil bi gökdelenle çarpışmış olabilirim. Daha olayın şokunu atlatamadan dengemi kaybediyordum ki belimde bir el hissettim.

Elin sahibine bakmak için kafamı epey bi yukarı kaldırmam gerekti. Ortalama 1.80 boylarında, yataktan anca çıkmış gibi dağınık saçlı(yataktan anca çıkmış gibi benzetme önemli ama),açık tenli,gözleri deniz mavisi idi.

İlk defa bu kadar güzel gözlere bakıyordum. "Oppss yavaş lan 2 dakikada çocuğa asıldın" İç sesime gözlerimi devirdim ve "Tabi ki ilk benim gözlerim daha güzeldi"dedim içimden." Ego tavan"dedi egolu iç sesim.

Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki şuanda bu zamanı durdurmak isterdim. Yok be ne durdurması fiber hıza geçip hızlanmak isterdim tabi ki!!!

Derin derin baktıktan sonra gözlerini benden kaçırdı. Sonrada hafifçe öksürüp konuşmaya başladı.

"Önüne baksana az kalsın düşüyordun"

"Asıl sen önüne baksaydın bunların hiç biri olmayacaktı"dedim.

Sanırım sesim biraz yüksek çıkmıştı. Bu nedenle yanımızdan geçen bir teyze bize garip garip baktı.

Umursamadım.

Hala elinin belimde olduğunu fark ettiğimde "Çeksene şu elini be! Yapıştı kaldı buda."dedim. Onunda yeni fark ediyormuş gibi bir hali vardı.

Hemen elini çekmesiyle ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Yerden acıyla ona bakarken dudak kenarlarının hafifçe yukarı kıvrıldığını fark ettim.

"Bırak dedikte böyle mi bırakılır insafsız odun" dememle gülmeye başladı ve "Odun ha bide insafsız odun mu olduk şimdi?"dedi gülmesini kahkahaya çevirirken.

Ben ona göz devirirken bana elini uzattı. Şaşırmıştım ama bana yardım etmesini istemiyordum.

Hemen yerden kalktım ve onun bir şey demesine vakit bile vermeden eve doğru koşar adımlarla gitmeye başladım.

...

     Sabahın köründe alarmımın çalmasıyla bir anda korkudan yataktan düştüm. Aynen öyle baya baya yataktan düştüm.Uykum çok derin olduğu ve uyanmam çok zor olduğu için alarmımın sesi son sesti.

Şimdi de yerde uyumaya başladım. Alarmım çalmaya devam ederken hala yerde uyuyordum ve alarmı kapatmaya hiç mecalim olmadığı için kapatmaya bile çalışmadım.

Annem odaya girip"Bu ne hal böyle  Yaprak. Yerde uyunur mu hiç? Allahım alarmını bile kapatmamış. Alarmda mübarek sokağa kadar duyuluyor"diyip söylenmesini bitirdi zannedip sevinmeye başlamıştım ki tekrardan;

"Kızım kalksana. Daha okula gideceksin"dedi. Yarı uyanık gözlerimle cevap verdim. "Tamam anne" "Kime çekmiş bu kız"diye o meşhur söylenmesindeki meşhur kelimeleri söyliyip finali yapmıştı.

Kalkıp alarmımı kapattım. Daha sonra uyuşuk adımlarla her sabah yaptığım rutin işlerimi hallettim. (Rutin diyelim geçelim,ayrıntısına gerek yok ya. Tövbee).

Yarı uyanık bir şekilde okul formamı ve altıma da okul eteğimi giydim. Şu okul eteklerini hiç sevmiyorum ama şort etek olmasına şükrediyordum.

Yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım. Ayakkabı olarak kapının girişindeki koltuğa oturarak siyah vanslarımı giydim.

O sırada annem, anne elinden yapılmış mükemmel bir sandviç verdi gönüllerin sultanı annem. Sandviçimi alıp annemi öptüm ve evden çıktım.

Aslında babam beni okula Rıza Abi'nin götürmesini istemişti.Bu arada Rıza Abi de babamın sağ kolu,dostu,yardımcısı gibi bir şey oluyordu. Bizim her şeyimiz ile o ilgileniyordu.

Ama ben bunu kabul etmedim. Bunun yerine servis ile gitmek istedim.

Bu kararımı babama kabul ettirmek için çok uğraştım ve benim isteklerim karşısında beni kıramayan canım babam sonunda pes etti , servis ile gitmeme izin vermişti.

...

Gününüzün güzel geçmesi dileği ile <3

SakarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin