4.BÖLÜM

56 15 0
                                    

Multi: Rüzgar ARAS 

Ders biyoloji. O kadar sıkıcı ki şuan pencereden atlamamak için kendimi zor tutuyorum. Tam derse odaklanıyorum sonra Selin denilen kızın kendini bir şey sanmasına sinir olup tekrar dikkatim dağılıyor.

Kendini beğenmiş turşu kurusu!!!

Neredeyse her saniye başı Yeşim'e zilin çalmasına kaç dakika olduğunu soruyordum. O da ders boyunca sıranın altından birisi ile mesajlaşıyordu.

Fazla meraklı gözükmemek için kimle mesajlaştığını sormamıştım ama daha fazla dayanamayıp soruverdim.

"Yeşim kim ile konuşuyorsun? Dersin başından beri telefon elinde. Aslında çok meraklı birisi değilimdir ama önemli bir şey varsa bana söyleyebilirsin" 'Yav he he kimi kandırıyorsun meraklı değilim diye' diyen iç sesime hak verdim.

Zaten annem bir gün meraktan başına bela gelicek diyo ama zavallı annem benim ne belalara karştığımı bilmiyor.

Aslında ben belaya karışmıyordum zaten oldum olası ben belayı getiriyordum.

Başını telefondan kaldırmadan"Mete, erkek arkadaşım"dedi. "Bizim okuldan mı? Ne zaman çıkmaya başladınız? Güvenilir birisi mi?"
sorularım ardı ardına geldiği için bir an afallamış olsa da sonra tebessüm edip sorularımı sırasıyla cevaplamaya başladı

"Evet bizim okuldan hatta karşı sınıf 11-C. Daha bir hafta anca oldu. Güvenilir olmasa zaten onunla çıkmazdım" Cümlesini bitirmesi ile teneffüs zili çaldı.    

  Herkes sanki kendi aralarında yarışıyormuş gibi koşa koşa sınıftan çıktılar. "Mete ile tanışmak ister misin?"dedi Yeşim.

"Evet. Çok merak ediyorum."

"Emir hadi sende gel. Kantine gidelim" Yeşim,Emir ve ben kantine inmeye başladık. Kantine doğru inerken okulu detaylı bir şekilde inceleme fırsatım oldu.

Her yerde siyah boydan camlar vardı. İçi çok genişti.

  Kantinde rastgele bir masa seçip oturduk. Yeşim Anıl'a kantinde onu beklediğimize dair bir mesaj gönderdiğini söylemişti.

  "Yaprak siz niye buraya taşındınız?"diye sordu Emir.

"Buradaki bir şirkete ortak olacaklarmış sanırım, ondan dolayı"  

  Sanırım kelimesini hiç sevmem. Bilinmezliklerle dolusundur sanırım diyince.  En kötü düşman kelimem "Sanırım". 

  Kantinin kapısından iki tane çocuk girdi. İkisininde gözü bizim masada,yanımıza geliyorlardı.

Yeşim beni dürtüp gülümsedi. İkisininde gideri vardı. Ama benim tipim değiller.

Biri; esmer ve hafif kıvırcık saçlı.  Diğeri; sarışın ve yeşil gözlü.

" Yeşim'in işte geliyorlar"demesiyle birlikte masaya çoktan oturmuşlardı bile.

Evet, biliyorum hiç bir şey konuşulmadan sorulmaması gereken bir soru ama  bu soruyu sordum.                 
                                                                                                                                          
"Acaba hanginiz Yeşim'in erkek arkadaşı?" Aniden sorduğum soru ile ben hariç masadaki herkes önce uzaylı görmüş gibi baksalar da sonra sanki Cem YILMAZ'IN bir esprisini duymuşlar gibi gülmeye başladılar.

Bense dayımın hamile olduğunu öğrenmişim gibi donuk bakıyordum.

Valla benzetme konusunda üstüme tanımam.

SakarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin