💙HALSEY - GARDEN

43 4 2
                                    


Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah


He said, "Darling, who you praying to? [Dedi ki; "Tatlım, kime dua ediyorsun?]

Was anybody answering you? [Kimse sana cevap veriyor mu?]

Because I've done my part for twelve years now [Çünkü ben şimdiye kadar 12 yıldır bunu yapıyorum.]

And I can't seem to get through" [Ve atlatamayacağım gibi görünüyor."]

He said, "I really don't care if you cut your hair [Dedi ki; "Eğer saçlarını kesersen bu gerçekten umrumda olmaz.]

And I really wouldn't mind if we don't go anywhere [Ve herhangi bir yere gitmesekte umrumda olmaz.]

Cause I've got you, yeah, I've got you now I've got you" [Çünkü sana sahibim, evet sana sahibim, şimdi sana sahibim."]


And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]

And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]

And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]

Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]


Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah

Ah, ah, ah, ah


He said, "Darling, what's it coming to? [Dedi ki; "Tatlım, neler oluyor?]

And have you got a lighter on you? [Ve üzerinde çakmak var mı?]

Been trying put these down for ages now [Yıllardır bunu bastırmaya çalışıyorum.]

But I can't seem to come through" [Ama üzerinden gelebilecek gibi değilim."]

He said, "I really don't mind if we take our time [Dedi ki; " Eğer bu zaman alırsa gerçekten umrumda olmaz.]

Cause I've got a couple bottles of your favorite wine [Çünkü en sevdiğim şaraptan birkaç şişe aldım.]

Cause I've got you, yeah, I've got you now I've got you" [Ve sana sahibim, evet sana sahibim, şimdi sana sahibim."]


And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]

And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]

And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]

Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]


Said I love everything that you've got, boy [Sana sahip olduğun her şeyi sevdiğimi söyledim, oğlum]

Tell me, would you be mine? [Söyle bana, benim olur musun?]

Be mine, be mine [Benim ol, benim ol.]

Sick, sweet nothing's you're tryna talk, boy [Bıktım, söylemeye çalıştığın şeyler güzel ama boş şeyler oğlum.]

Tell me would you be mine? [Söyle bana, benim olur musun?]

Be mine, be mine [Benim ol, benim ol.]


And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]

And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]

And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]

Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MüziK'lerde DİNLENİYOR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin