Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
He said, "Darling, who you praying to? [Dedi ki; "Tatlım, kime dua ediyorsun?]
Was anybody answering you? [Kimse sana cevap veriyor mu?]
Because I've done my part for twelve years now [Çünkü ben şimdiye kadar 12 yıldır bunu yapıyorum.]
And I can't seem to get through" [Ve atlatamayacağım gibi görünüyor."]
He said, "I really don't care if you cut your hair [Dedi ki; "Eğer saçlarını kesersen bu gerçekten umrumda olmaz.]
And I really wouldn't mind if we don't go anywhere [Ve herhangi bir yere gitmesekte umrumda olmaz.]
Cause I've got you, yeah, I've got you now I've got you" [Çünkü sana sahibim, evet sana sahibim, şimdi sana sahibim."]
And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]
And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]
And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]
Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]
Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
Ah, ah, ah, ah
He said, "Darling, what's it coming to? [Dedi ki; "Tatlım, neler oluyor?]
And have you got a lighter on you? [Ve üzerinde çakmak var mı?]
Been trying put these down for ages now [Yıllardır bunu bastırmaya çalışıyorum.]
But I can't seem to come through" [Ama üzerinden gelebilecek gibi değilim."]
He said, "I really don't mind if we take our time [Dedi ki; " Eğer bu zaman alırsa gerçekten umrumda olmaz.]
Cause I've got a couple bottles of your favorite wine [Çünkü en sevdiğim şaraptan birkaç şişe aldım.]
Cause I've got you, yeah, I've got you now I've got you" [Ve sana sahibim, evet sana sahibim, şimdi sana sahibim."]
And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]
And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]
And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]
Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]
Said I love everything that you've got, boy [Sana sahip olduğun her şeyi sevdiğimi söyledim, oğlum]
Tell me, would you be mine? [Söyle bana, benim olur musun?]
Be mine, be mine [Benim ol, benim ol.]
Sick, sweet nothing's you're tryna talk, boy [Bıktım, söylemeye çalıştığın şeyler güzel ama boş şeyler oğlum.]
Tell me would you be mine? [Söyle bana, benim olur musun?]
Be mine, be mine [Benim ol, benim ol.]
And you think my bruised knees are sort of pretty [Ve sen benim yaralı dizlerimin oldukça güzel göründüğünü düşünüyorsun.]
And I think your tired eyes are kind of nice [Ve ben de senin yorgun gözlerinin az çok güzel olduğunu düşünüyorum.]
And when I first met you, there was a garden [Ve seninle tanıştığımda bir bahçe vardı,]
Growing from a black hole in my mind [Zihnimin kara deliğinde yetişen.]
![]()
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
![]()
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
![]()
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
![](https://img.wattpad.com/cover/178160762-288-k756427.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MüziK'lerde DİNLENİYOR 1
Random- Biliyor musun şarkılara neden "parça" deniyor? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik bir yanını tamamlıyor. "Bırakın, müzikle öleyim." (Mirabeau) "Müzik dünyaya hükmeder." (Martin Luther) "Müzik sonsuzluğun anlatımıdır." (Schelling) {KAPAK TASARIMI ŞA...