I've missed your calls for months it seems [Görünüşe göre aylardır aramalarına cevap vermedim]
Don't realize how mean I can be [Ne kadar kaba olabileceğimin farkında değildim]
'Cause I can sometimes treat the people that I love like jewelry [Çünkü bazen insanlara sevdiğim mücevherlermiş gibi davranıyorum]
'Cause I can change my mind each day [Çünkü her gün fikirlerimi değiştirebiliyorum]
I didn't mean to try you on [Seni denemek istemedim]
But I still know your birthday and your mother's favorite song [Ama hala doğum gününü ve annenin en sevdiği şarkıyı biliyorum]
So I'm sorry to my unknown lover [Bu yüzden gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry that I can't believe that anybody ever really starts to fall in love with me [Birinin benden gerçekten hoşlanabileceğine inanamadığım için özür diliyorum]
Sorry to my unknown lover [Gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry I could be so blind [Özür diliyorum bu kadar kör olabildiğim için]
Didn't mean to leave you and all of the things that we had behind [Seni ve arkamızda bıraktığımız onca şeyi terk etmek istememiştim]
Oh, oh, oh
I run away when things are good [Her şey yolunda olduğunda kaçıp giderim]
And never really understood [Ve gerçekten asla anlayamadım]
The way you laid your eyes on me in ways that no one ever could [Daha önce kimsenin yapmadığı şekilde gözlerini üzerime dikmeni]
And so it seems I broke your heart [Ve görünüşe göre kalbini kırdım]
My ignorance has struck again [Cahilliğim beni yeniden vurdu]
I failed to see it from the start [Başından beri bunu görmekte başarısız oldum]
And tore you open 'til the end [Ve seni baştan sona kadar yırtıp açtım]
And I'm sorry to my unknown lover [Ve gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry that I can't believe that anybody ever really starts to fall in love with me [Birinin benden gerçekten hoşlanabileceğine inanamadığım için özür diliyorum]
Sorry to my unknown lover [Gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry I could be so blind [Özür diliyorum bu kadar kör olabildiğim için]
Didn't mean to leave you and all of the things that we had behind [Seni ve arkamızda bıraktığımız onca şeyi terk etmek istememiştim]
And someone will love you [Ve biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
But someone isn't me [Ama o 'biri' ben değilim]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
But someone isn't me [Ama o 'biri' ben değilim]
Sorry to my unknown lover [Ve gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry that I can't believe that anybody ever really starts to fall in love with me [Birinin benden gerçekten hoşlanabileceğine inanamadığım için özür diliyorum]
Sorry to my unknown lover [Gizli aşkımdan özür diliyorum]
Sorry I could be so blind [Özür diliyorum bu kadar kör olabildiğim için]
Didn't mean to leave you and all of the things that we had behind [Seni ve arkamızda bıraktığımız onca şeyi terk etmek istememiştim]
And someone will love you [Ve biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
But someone isn't me [Ama o 'biri' ben değilim]
And someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
Someone will love you [Biri seni sevecek]
But someone isn't me [Ama o 'biri' ben değilim]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MüziK'lerde DİNLENİYOR 1
Random- Biliyor musun şarkılara neden "parça" deniyor? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik bir yanını tamamlıyor. "Bırakın, müzikle öleyim." (Mirabeau) "Müzik dünyaya hükmeder." (Martin Luther) "Müzik sonsuzluğun anlatımıdır." (Schelling) {KAPAK TASARIMI ŞA...