When I die, put my ashes in a trash bag [Öldüğüm zaman küllerimi çöp poşetine koyun]
I don't care where they go [Nereye gidecekleri umrumda değil]
Don't waste your money on my gravestone [Paranızı mezar taşıma harcamayın]
I'm more concerned about my soul [Ben daha çok ruhum için endişeleniyorum]
Everybody's gon' die [Herkes ölecek]
Don't everybody live though [Her ne kadar herkes yaşayamasa da]
Sometimes I look up to the sky [Bazen gökyüzüne bakarım]
And wonder... [Ve merak ederim]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
Listen! Yeah, everybody wants change [Dinle! Evet herkes değişim ister]
Don't nobody wanna change though [Yine de kimse değiştirmek istemez]
Don't nobody wanna pray [Kimse dua etmek istemez]
'Til they got something to pray for [Dua etmek için bir şey bulana kadar]
Know everybody's gon' die [Biliyorum ki herkes ölecek]
But don't everybody live though [Her ne kadar herkes yaşayamasa da]
Sometimes I look up to the sky [Bazen gökyüzüne bakarım]
And wonder... [Ve merak ediyorum]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada görüyor musun? Tanrım? Tanrım?]
It's easy to blame God, but harder to fix things [Tanrı'yı suçlamak kolay ama işleri düzeltmek daha zor]
We look in the sky like, "Why ain't you listening?" ["Neden dinlemiyorsun?" der gibi gökyüzüne bakarız]
Watchin' the news in our livin' rooms on the big screens [Oturma odalarımızdaki büyük ekranlarda haberleri izliyoruz]
And talking 'bout, "If God's really real, then where is he?" [Ve konuşuyoruz "Eğer Tanrı gerçekten gerçekse, o halde nerede?"]
You see the same God that we're sayin' might not even exist [Var olabileceğini bile söylemediğin tanrının aynısını görüyorsun]
Becomes real to us, but only when we dyin' in bed [Bizim için gerçek olur, fakat sadece yatakta ölürken]
When you're healthy, it's like, we don't really care for Him then [Sağlıklıyken onu gerçekten umursuyormuşuz gibi görünmüyor]
Leave me alone God, I'll call you when I need you again [Beni yalnız bırak Tanrım, sana tekrar ihtiyacım olursa seni arayacağım]
Which is funny, everyone will sleep in the pews [Komik olansa, herkes kilise sıralarında uyuyacak]
Then blame God for our problems like he's sleeping on you [Sonra problemlerimiz için üstümüzde uyumuş gibi Tanrı'yı suçlayacaklar]
We turn our backs on him, what do you expect him to do? [Biz ona sırtımızı çeviriyoruz, ne yapmasını bekliyorsunuz?]
It's hard to answer prayers when nobody's prayin' to you [Kimse sana ibadet etmediğinde dualara cevap vermek zor]
I look around at this world we walk on [Etrafında dolaştığımız bu dünyaya bakıyorum]
It's a smack in the face, don't ever tell me there's no God [Bu yüze bir tokattır, sakın bana Tanrı'nın olmadığını söyleme]
And if there isn't then what are we here for? [Ve eğer Tanrı yoksa biz neden buradayız?]
And what are y'all doing down there? I don't know, Lord [Ve hepiniz burada ne yapıyorsunuz? Bilmiyorum Tanrım]
Oh Lord, Oh Lord [Tanrım, Tanrım]
(Do you see us? Oh Lord) [Bizi görüyor musun? Tanrım]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord)? Oh Lord?" [Bizi burada göremiyor musun, Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada göremiyor musun, Tanrım?]
"Do you see us down here, oh Lord (oh Lord, oh)? Oh Lord?" [Bizi burada göremiyor musun, Tanrım?]
Do you see us down here, oh Lord? [Bizi burada göremiyor musun, Tanrım?]
Can you see us down here, oh Lord? [Bizi burada görebiliyor musun, Tanrım?]
Oh Lord, oh Lord [Tanrım, Ah Tanrım]
Can you see us? [Bizi görebilir misin?]
Can't you see us? [Bizi göremez misin?]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MüziK'lerde DİNLENİYOR 1
De Todo- Biliyor musun şarkılara neden "parça" deniyor? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik bir yanını tamamlıyor. "Bırakın, müzikle öleyim." (Mirabeau) "Müzik dünyaya hükmeder." (Martin Luther) "Müzik sonsuzluğun anlatımıdır." (Schelling) {KAPAK TASARIMI ŞA...