I was listening to the ocean [Okyanusu dinliyordum]
I saw a face in the sand [Kumda bir yüz gördüm]
But when I picked it up then it vanished away from my hands, down [Ama onu aldığımda ellerimin arasından kaybolup gitti]
I had a dream I was seven [7 yaşımdayken bir rüya gördüm]
Climbing my way in a tree [Yolumun üzerindeki bir ağaca tırmanıyordum]
I saw a piece of heaven [Cennetten bir parça gördüm]
Waiting, impatient, for me, down [Sabırsızlıkla beni bekliyordu]
And I was running far away [Ve ben çok uzaklara koşuyordum]
Would I run off the world someday? [Bir gün dünyadan kaçıp gidebilir miydim?]
Nobody knows, nobody knows [Kimse bilmiyor, kimse bilmiyor]
And I was dancing in the rain [Ve ben yağmurda dans ediyordum]
I felt alive and I can't complain [Yaşadığımı hissettim ve şikayet edemem]
But now take me home [Ama şimdi beni eve götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I can't take it anymore [Daha fazla dayanamıyorum]
I was painting a picture [Bir resim çiziyordum]
The picture was a painting of you [Resim, senin resmindi]
And for a moment I thought you were here [Ve bir anlığına burada olduğunu hayal ettim]
But then again, it wasn't true, down [Ama bir daha anladım ki, bu gerçek değildi]
And all this time I have been lying [Ve bunca zamandır yalan söylüyordum]
Oh, lying in secret to myself [Gizlice kendime yalan söylüyordum]
I've been putting sorrow on the forest place on my shelf [Üzüntülerimi alıp rafımdaki en uzak yere koyuyordum]
La~di~da
And I was running far away [Ve ben çok uzaklara koşuyordum]
Would I run off the world someday? [Bir gün dünyadan kaçıp gidebilir miydim?]
Nobody knows, nobody knows [Kimse bilmiyor, kimse bilmiyor]
And I was dancing in the rain [Ve ben yağmurda dans ediyordum]
I felt alive and I can't complain [Yaşadığımı hissettim ve şikayet edemem]
But now take me home [Ama şimdi beni evime götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I got no other place to go [Gidecek başka bir yerim yok]
Now take me home [Şimdi beni evime götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I got no other place to go [Gidecek başka bir yerim yok]
Now take me home [Şimdi beni evime götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I can't take it anymore [Daha fazla dayanamıyorum]
But I kept running for a soft place to fall [Ama ben koşmaya devam ettim düşecek yumuşak bir yer bulmak için]
And I kept running for a soft place to fall [Ve ben koşmaya devam ettim düşecek yumuşak bir yer bulmak için]
And I kept running for a soft place to fall [Ve ben koşmaya devam ettim düşecek yumuşak bir yer bulmak için]
And I kept running for a soft place to fall [Ve ben koşmaya devam ettim düşecek yumuşak bir yer bulmak için]
And I was running far away [Ve ben çok uzaklara koşuyordum]
Would I run off the world someday? [Bir gün dünyadan kaçıp gidebilir miydim?]
But now take me home [Ama şimdi beni evime götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I got no other place to go [Gidecek başka bir yerim yok]
Now take me home [Ama şimdi beni eve götür]
Take me home where I belong [Beni ait olduğum yere, eve götür]
I got no other place to go [Gidecek başka bir yerim yok]
Now take me home, home where I belong [Şimdi beni eve götür, ait olduğum eve]
Now, now [Şimdi]
Now take me home, home where I belong [Şimdi beni eve götür, ait olduğum eve]
Now take me home, home where I belong [Şimdi beni eve götür, ait olduğum eve]
Now, now [Şimdi]
Now take me home, home where I belong [Şimdi beni eve götür, ait olduğum eve]
I can't take it anymore [Daha fazla dayanamıyorum]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MüziK'lerde DİNLENİYOR 1
Random- Biliyor musun şarkılara neden "parça" deniyor? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik bir yanını tamamlıyor. "Bırakın, müzikle öleyim." (Mirabeau) "Müzik dünyaya hükmeder." (Martin Luther) "Müzik sonsuzluğun anlatımıdır." (Schelling) {KAPAK TASARIMI ŞA...