Bugün tatlı telaşımızın çoktan bittiği, rahatlama aşamasına geçtiğimiz günlerde biri olmalıydı ama maalesef ki değildi.
Tam çokça koşmamızı gerektiren bir dönemdeyken Taehyung hyungun dizini incitmesi ve benim hastalanmam çekimlerimizin uzamasına neden olmuştu.
Bunun için kendimi kötü hissetsem de Taehyung hyungun da kendini suçlu hissedip üzüldüğünü bildiğim için sessiz kalıyordum. Sadece, şimdi olduğu gibi, tek başıma kaldığım zamanlar bazen ağlıyordum, o kadar.
Gözlerimi silip sessizce burnumu çektikten sonra bunun yetmeyeceğini anlayıp kendi kendime mızmızlanarak yatakta doğrulmuş ve peçeteye uzanmıştım. Hala iyileşememiştim ama ilk günden biraz daha iyiydim.
Burnumu yumuşak bir şekilde silmeye çalışsam da acıyan burun kenarlarım kendime olan kızgınlığımı artırıyordu. Zaten yeterince kusurum vardı, bir de bu kızarıklıkları kapatmaya çalışacaklardı şimdi. Bunları düşündükçe daha çok ağlayasım geliyordu. Şu sıralar kendimi herkese yük olmuşum gibi hissediyordum çünkü.
O sırada kapım tıklanmadan açıldığında az kalsın panikten sümüklü peçeteyle gözlerimi silecektim. Bunu tam yapacakken durup sadece parmaklarımla silmiş ve yatağıma geri uzanmıştım. İçeri giren kişi Hoseok hyungdu.
"Jungkook" demişti yumuşak bir sesle. Kapıyı kapatıp yanıma geldiğinde gülümsemeye çalışmıştım. "Neden ağlıyorsun? Canın mı acıyor? Çok mu hastasın?"
"Hayır hyung, ağlamıyorum. Sadece gözlerim akıyor"
"Ben yemedim, yiyene afiyet olsun" diyerek gülümsemiş ve bana doğru eğilmişti. Ama ben hızla yorganı gözlerimin altına kadar çekmiş ve onu itmiştim.
"Hasta olacaksın, çok yaklaşma. Hatta burada durmamalısın, burası şu an mikrop yuvasından pek de farklı değil"
"Ben hyungum, ben hasta olmam." Diyerek saçlarımı yavaşça geriye doğru taramıştı. "Ayrıca kaçma ve söyle, neyin var?"
"Hiçbir şeyim yok, gerçekten"
"Hadi Jungkook, Taehyung'a söylerim bak"
"Ya!" Çocuk gibi mızmızlandığımda gülmüş ve yanağımı sıkmıştı. "Hyung, gerçekten bir sorun yok. Sadece çekimlerin uzamasına neden olduğum için üzgünüm"
"Jungkook, bunu daha önce de konuştuk" demişti sessizce. Sevgisi okunuyordu gözlerinden. "Senin sağlığın ve Taehyungun sağlığı her şeyden önemli. Siz iyi olmadığınız sürece müzik videosunun, onun bunun ne önemi var ki? Bu yüzden sadece dikkatli ol, kendine dikkat et. Bu tür şeyler için üzülme bile"
"Elimde değil" demiştim gördüğüm şefkatle birlikte sesim titrerken. "Şimdiye kadar çoktan bitmiş olacaktı. Hepimiz çok fazla pratik yapıyoruz ve bu çekimler gerçekten bizi yoruyor. Oradan oraya gidip geliyoruz, doğru düzgün uyuyamıyoruz bile. Ve bunun benim yüzümden uzaması moralimi bozuyor"
"Ama sorun değil diyorum sana" demişti yine. "Hangimiz bunun için sızlandık? Jungkook, sağlık her şeyden önce gelir. Bugün sana olan yarın bana olur, benim de böyle üzülüp ağlamamı ister misin?"
"Hayır hyung ama-"
"Aması yok" demişti. "Sen de üzülmemelisin. Sadece en kısa sürede iyileşmeye bak. Hem tek hasta sen değilsin."
"Yine de-"
"Jungkook"
Uyarırcasına konuştuğunda iç geçirmiş ve sessiz kalmıştım. Ellerini saçlarımdan geçirdiği sırada duraksayarak avcunu alnıma yasladığında yasak bir şey yapmışım gibi çekinerek ona bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdol: taekook
Fanfiction"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019