Üyelerin ileride çok yakışıklı olacaklarını biliyordum. Yüz hatlarından bu çok belliydi. Büyüyüp olgunlaştıkça yüz hatlarının daha da oturacağını ve hepsinin çok daha yakışıklı olacaklarını biliyordum.
Ama kırmızı saçlı bir Taehyung'un bu hayallerimin de ötesinde bir yere sahip olacağını tahmin etmemiştim açıkçası.
Adam cidden ateş gibiydi, yakıyordu.
"Bana mı aşık oldun, ne oldu?"
Taehyung hyung önündeki aynadan bana bakarken istemsizce gülmüştüm. Yarım saattir saçlarını izliyor olmalıydım. Ama ne yapayım, çok güzel görünüyordu. Gözlerimi alamıyordum ki.
"Evet" demiştim kalçamı yasladığım yerden ayırarak. "Fena bir şey oldun, gözlerimi alamıyorum. Aşık oldum galiba"
Değişmiştim. Değişmiştik. Eskisi kadar masum, çekingen ve korkak biri değildim. Her bir üyeyle olan ilişkim değişmişti. Artık daha samimi, daha komik, daha az çekingendim. Şaka kaldırabiliyordum ve hemen de utanmıyordum. Grupta en çok utanan kişi önceden bendim, şimdi ise Jimin hyungdu.
Jimin hyungla fazla yakınlaşmıştık. Yaşımız yakın olduğu için olsa gerek çok iyi anlaşıyorduk. Taehyung hyungdan sonra en yakın olduğum kişi oydu sanırım. Yoongi hyung ve Namjoon hyung hala beni etkileyen ve büyütmeye devam eden hyunglarımdı. Seokjin hyung büyüdükçe küçülüyor gibiydi. Bu yüzden onunla eskiye oranla çok daha iyi anlaşıyordum. Şakalaşmalarımız asla bitmiyordu. Sürekli oyun oynuyorduk. Hoseok hyungsa hala benim annem gibiydi. Benimle çok güzel ilgileniyor, şakalar yapıp duruyor, beni her konuda destekleyip cesaretlendiriyordu. Onunla da sürekli oyunlar oynuyorduk. Birlikte dışarı çıkıyor, piknik yapıyorduk bazen.
Taehyung hyungsa sanırım en çok anlaştığım ve en yakın olduğum kişiydi. Her anlamda yakındım. Dokunmayı seven bir yapısı vardı ve benim açılmamı sağlayan kişi olarak en çok benimle temasta bulunuyor gibi bir şeydi. Herkese karşı öyleydi ama biz sanki biraz daha farklıydık. Yani bana öyle geliyordu. Aramızda hiçbir zaman bir boşluk kalmıyordu, sürekli herhangi bir şekilde benimle temas halindeydi. Jimin hyungla çok yakın olmalarına rağmen onunla bile bu kadar olduğunu görmemiştim. Ya da denk gelmemiştim. Elbette kesin olarak bilmiyordum ama sanmıyordum.
"Herkes bir gün Kim Taehyung cazibesine kapılacak" diyerek saçlarını hafifçe savurduğunda bilmiş yüz ifadesi beni güldürmüştü. Saçlarını tararcasına parmaklarımı saçlarından dolandırmaya başladığımda gülerek beni izlemeye başlamıştı.
"Herkesten özür dilerim ama seni ilk gören benim" demiş ve ellerimi omuzlarına indirerek hafifçe sıkmıştım. "O yüzden sen benimsin"
Sözlerimin üzerine tatlı bir kahkaha attığında ben de gülerek omuzlarına masaj yapmaya başlamıştım.
"Ben de bunu söylemeni bekliyordum" demişti. "Sonunda hayallerim gerçek oluyor. Teşekkürler Tanrım"
"Eh" demiştim bilmiş bir tavırla ona bakarak. "Herkes bir gün Jeon Jungkook cazibesine kapıldığını fark edecek sonuçta. Seninki biraz erken olmuş galiba"
"Yaklaşık bir yıl falan oldu" diyerek kıkırdadığı sırada Jimin hyung içeri girmişti. Bakışlarımız ona dönerken imalı imalı gülmüştü.
"Flörtleşmeniz bittiyse artık sahneye çıkalım diyoruz. Uygun mu size beyefendiler?"
"Uygun uygun" demişti Taehyung hyung ayağa kalkarken. "Jungkook şimdi öpüyordu beni. Hadi tatlım, ver bir öpücük"
Dudaklarını büzüp bana doğru uzatmış ve gözlerini kapatmıştı. Fazla tatlı görünüyordu. Dudaklarını parmaklarımla sıkıştırarak onu hafifçe ittiğimde gülerek elime vurmuştu ve ben ona arkamı dönünce de sırtıma atlamıştı. Birbirimize yapışık bir şekilde odadan çıktığımızda bize gülmüşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdol: taekook
Fanfiction"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019