"Bir sorun mu var hyung?"
Oldukça ciddi bir surat ifadesiyle beni izlemeye devam ettiği her saniye daha da fazla geriliyordum. Ellerim terlemeye başlamıştı. Rahat olmaya çalışarak kendi tarafıma doğru ilerleyip dolabımın önünde durmuş ve kendime temiz kıyafetler seçmiştim.
"Bu soruyu ben sormalıyım" demişti sessizliğini bozarak. Duraksamamak için büyük çaba sarf etmiştim. Hafifçe yutkunup önüme dönmüş, elimdekileri yatağa bırakmıştım. "Ama hayır, doğru soru bu değil" demiş ve oturduğu yerde iyice arkasına yaslanmıştı. "Doğru soru şu: Önümüzdeki günlerde grubu etkileyecek bir sorun doğacak mı?"
"Ne-"
"Jungkook, ben salak değilim. Taehyung ve senden bahsediyorum. Taehyungun sana olan hislerinin bizimkiler gibi olmadığının farkındayım. Gerçi bunun farkında olmayan tek kişi sendin"
Bakışlarım ona dönerken şaşırmadan edememiştim. Söylediklerinde ciddi miydi? Yoksa beni mi yokluyordu?
"Hyung-"
"Seni yoklamıyorum. Oldukça ciddi bir soru soruyorum. Çünkü endişeliyim"
"Ortada hiçbir şey y-"
"Jungkook, birbirimizi kandırmayalım"
İşte tam olarak bundan bahsediyordum. Küçümseyen, onaylamadığını belli eden bakışlarının odağı olmak istemiyordum.
"Kimsenin birini kandırdığı falan yok zaten"
Duyduğumuz sesle birlikte ikimiz de kapıya baktığımızda Taehyung'un içeri girdiğini görmüştük. Kapıyı kapatıp yanımıza gelmiş ve bir sandalye çekip oturmuştu.
"Ne sormak istiyorsan sorabilirsin şimdi" demiş ve bana bakmıştı. "Her şeyin farkında olmana rağmen neden Jungkookla yalnız konuşmak istediğinin ben de farkındayım ama hayır hyung" demişti başını iki yana sallarken. "Bu sefer de üzerini kapatmama neden olamayacaksın"
'Bu sefer de' mi? Ne?
"Ne yapmak istediğimin farkında değilsin o zaman" demişti Yoongi hyung kaşlarını havalandırarak. "Fark etmediğin için de söylemek istiyorum, grubu kurtarmaya çalışıyorum şu anda"
"Bir dakika ya" demiştim biraz sinirlenerek. "Gruba ne olmuş da kurtarmaya çalışıyorsun?"
Neden her şey olmuş bitmiş de skandallar içinde yüzüyormuşuz gibi davranıyordu birden? Hiçbir şey belli bile değildi.
"Olmadı, henüz" demiş ve güler gibi bir ses çıkarıp ikimize bakmıştı. "Ama belli ki olmak üzere"
"Hyung, bu tavrın hiç hoş değil" demiştim üzerimdeki tişörtü çıkartıp yatağımdaki tişörtü hemen üzerime geçirirken. "Benimle bir şeyler konuşmak istiyorsan küçümseyen bakışlarından ve önyargılarından arınman gerek. Kimsenin grubu mahvettiği falan yok ve hepimiz de en az senin kadar grubu düşünerek hareket ediyoruz."
"Evet evet, grubu düşündüğünüz için birbirinize aşk itirafı yapıyorsunuz-"
Ses tonu o kadar rahatsız ediciydi ki sinirlenmeden edemiyordum. Bu yapılan itiraf karşılıklı falan değildi ama öyle gösterirsem de hiç kimse bir şey diyemezdi.
"Emin ol-" demiştim yanmaya başlayan gözlerimi kaçırarak eşofmanımı elime alırken. "Hyung, emin ol şu an senin verdiğin zararın yüzde birini bile vermedik"
"Jungkook, beni anlamıyorsun şu an-"
"Hyung, ben seni çok iyi anladım. Hatta gerçekten şu andan itibaren seni gerçekten anladığımı düşünüyorum. Senelerdir en yakın hissettiğim hyungumdun ve sen de böyle hissediyorsun sanmıştım. Gerçekten kardeşin olduğumu düşündüğünü sanmıştım. Ben senin kusurlarını örtmek, yanlışlarına alınmadan gücenmeden görmezden gelmek için her şeyi yaparken sen beni tek yanlışımda silebiliyorsan demek ki bugüne kadar bana gösterdiğin ilgi de yalandı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdol: taekook
Fanfiction"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019