"Ölümün Elçisi olduğunu söyleyen adam söyleyeceğini söyleyip gitmişti bunun bir oyun olabileceğini düşünüyorduk saatler hızla ilerlemiş gece yarısına kadar üçümüz sadece bu konuyu konuşmuştuk".
Samet benim ile gelmek istemiş fakat kabul etmemiştim daha önce de söylediğim gibi, onun geride kalıp bana bir şey olursa Gulya'yı oğluna gönderecek ve o adamların mekanına polis göndereceksin demiştim istemese bile tek oluru bu idi.
Beklenen saat gelmiş, kapımız usulca çalınmıştı. Kapıyı ben açtım.
Kapıdaki bugün gelen adam idi.
Elinde hediye paketine sarılmış geniş bir kutu var idi.Elçi: Söz verdiğimiz gibi sana vaad ettiğimiz hediyeyi takdim etmeye geldim.
+ Teşekkür ederim. Buyur içeri gel !
Elçi: Biz teşekkür ederiz.
Bu hediyenin hakkını fazlasıyla vereceksin zaten.+ Benim bir isteğim olacak sizden !
Elçi: Pazarlık yapacak durumda değilsin !
+ Pazarlık yapmıyorum, rica ediyorum !
Elçi: Söyle nedir isteğin ?
+ Olurda başaramaz isem bu kadının oğluna dönmesine yardım edermisiniz?
Elçi: Hayır!
+Neden?
Elçi: Başarmak zorundasın !
"Fotoğrafının aydınlatılma işinin tam olduğu haberini gönderdik"
Bence vakit kaybetme, git şimdi villanın olduğu yere hazırlıklarını yap, planlarını yap ! Kapıda iki nöbetçi dışında kimse yok.+ Şimdi mi?
Elçi: Evet şimdi! Evi Gördünmü daha önce ?
+Evet
Elçi: Kim hangi odada kalıyor biliyor musun ?
+Hayır
Elçi: Bekle arabadan planlamasını getireyim !
Elçi, arabasına gittiği sırada, Samet ve Gulya'nın yüzleri bembeyaz idi. Samet'in gitmemi istemeyeceğini zaten biliyor ve anlıyordum.
Oysa ki Gulya'nın bakışları içimi titretiyordu gitme demek istiyor ama söz konusu oğlu olduğu için yapamıyordu.
Öylesine hissediyordum ki !Tuna: Gulya neden böyle yapıyorsun ?
Gulya: Ne yapıyorum ?
Sen böyle bakarsan ben bütün gece bu bakışların anlamını Düşünürüm lütfen bakma bana böyle.
Her ne olucak ise olacak artık değiştiremeyiz. Bir kere gülümser misin ?Gulya, bu sözümle tebessüm etti o gülünce güneş doğdu sanki içime biraz daha azim geldi sanki.
"Teşekkür ederim Gulya beni kırmadığın için".
Elçi elinde büyük bir kağıt ile geldi, kâğıtta geçen akşam gittiğim villanın resmi var idi.
Elçi: Beni şimdi iyi dinle !
+Dinliyorum.
Elçi: Şu görmüş olduğun pencere küçük beyin odasının penceresi.
Şurada bir karartı var görüyormusun ?
+Evet.
Orası Koşkarın odası kurşun geçirmez camlar bunlar sakın aptallık etme.
Koşkar komada belki de ölecek,Yarın gece Küçük beyi öldüreceksin!
Bugün günlerden salı.
Perşembe günü cenaze kalkmış olacak!
Ya onların ki yada sizin ki!
Ben artık gidiyorum elini çabuk tut sakın hata yapma.Dedi ve gitti.
Kutuyu açtım içinden gerçekten söylediği gibi tam profesyonel keskin nişancı tüfeği çıktı uzun menzilli ve susturucu takılı idi. Dikkatimi kutuda bulunan not çekti.
Notta aynen böyle yazıyordu,
" Merhaba keskin nişancı Tuna,
Bu silahın yabancısı değilsin, sana 8 mermi gönderdim o ortamda kapıdakiler ile birlikte 9 adam olacak.
İçlerinden bir tanesi gece görüş özelliği ile görülebilen fosforlu belirgin bir eşya taşıyacak o adam bizim adamımız onun dışında hepsini öldüreceksin! Silahta bu özellik mevcut!
Sana 8 mermi gönderdim ıskalama hakkın yok destek isteyeceklerdir, destek onlara ulaşmadan görevi bitirmelisin!
Elçim sana söylemedi, söylettirmedim yarın akşam resmin onlara ulaştığında adresinde onlara ulaşacak onlar o eve sizin eve baskın yapmak için gereken silahları almak için gelecekler.
Eğer başarırsan sizin ile birlikte bizde kazanacağız, başaramaz isen sadece siz yok olacaksınız. Elini çabuk tut zaman aleyhine işliyor "!Artık yola çıkma vakti gelmiş, Evden ayrılmış hayatımı değiştiren noktaya tekrar yürümeye başlamıştım.
Saat 05:30 civarı olmuştu.Bir süre sonra ikinci dostuma ulaşmıştım, onu her gördüğümde gözlerimden yavaşça bir yaş damlası süzülürdü.
" Ey sevgili dostum, biliyorum bu saatte neden burada olduğumu merak ediyorsun, sana söz veriyorum yarın tekrar geleceğim buraya belki de son gelişim olacak yarın! Herşeyi anlatacağım sana üç gün önce gördüğün Tuna değilim ben.
Canımı alman için gelmiştim sana, şahitsin o gece burada olanlara bu kez yaşamak ve yaşatmak için buradayım".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUNA #Watty 2019
Short StoryAdım Tuna dedim. Ağlamaklı bir sesle bana yardım et diyerek, benden yardım istedi. Boynunda ip olan bir adamdan mı yardım istiyorsun ? Evet. Benden korkmuyor musun ?. Hayır. Neden ? "Boynunda ip olan bir adamsın, hayattan beklentisi kalmayan bir ad...