"Gecenin Çığlıkları"

86 17 26
                                    

"Gece boyunca ilerlemiş, söz verdiğim gibi ikinci dostuma ulaşmıştım".

Her ne kadar bir ağaç bile olsa, Samimi bir dost gibi geliyordu bana!

"Sevgili dostum, söz verdiğim gibi içimdekileri anlatmak için sana uğradım. Bu gece belki de son kez göreceğim seni, daha önce de bu sözleri söylemiştim sana biliyorum. Ancak bu seferki  çok farklı".
Hani o gece bizi burada bulan bir kadın vardı ya! Onun peşindeki adamlar ile hesaplaşmaya gidiyorum.
Nedenini merak ediyorsun biliyorum. Belki sende Samet gibi bundan sanane diyorsun!

Hani birini bıçakladığını söylemişti. Bugün onlar onu ve çocuğunu ve dostumu öldürmek için geleceklermiş

Onlar bize ulaşmadan ben onlara ulaşmaya gidiyorum.

Bugün çok garip duygular içerisindeyim biliyor musun ?

Keşke dilin olsa da sende konuşsan benimle ey koca çınar !
Bugün ilk defa bir kadın sarıldı bana. Daha önce hiç hissetmediğim bir titreme geldi üzerime!
"Başarmak zorundayım ey dostum lütfen bana şans dile".

Artık yola koyulma vakti gelmiş geçiyordu bile.
Dikkatli adımlar ile Villayı Tepeden gören noktaya ulaşmış, Daha önceden belirlemiş olduğum en uygun noktaya konuşlanmıştım.

Bu nokta evi cepheden gören yüksek bir tepe idi. 500 metre  kadar uzak idi "Ölüm Evi". Artık Düşmanlarımın dönmesini bekliyordum. Başıma ne geleceğini bilmeden.

Saatler ilerlemeye başlamıştı. Gecede ölüm sessizliği var idi sanki, dağda ki hayvanlar bile olacakları bekliyordu!.

İçimde garip bir düşünce var idi. Öylesine sarılmıştı ki bana gökyüzüne baktığımda hep o kadının yüzünü görüyor, zihnimde hep o anı yaşıyordum.
Belki de çok alıştım ona.

Saat 01:48  Kapıda hareketlik gözüme çarptı  bekçiler kapıları  açtı.

Villa önünde iki araç belirdi. 
Lüks bir otomobil ve midibüs ile gelmişlerdi.

Gece öylesine sessiz ki konuştuklarını 500 metre ileriden duyabiliyordum. 

Arabadan öyle bir inişleri vardı ki duyduğum ilk kelime şu oldu.

"Bu gece hiç kimse sağ kalmayacak"  Hızla eve girdiler  evin giriş kapısını dahi kapatmamışlardı,  Seslerini duyarmıyordum ama yaptıklarını görebiliyordum.

Küçük adam koltukta oturuyordu aslında çok rahat vurabileceğim bir mesafede idi biraz daha bekleyip açık alana çıkmasını beklemek daha uygun olur diye düşündüm.

Araçtan dedikleri gibi toplam yedi kişi inmişti. Bekçiler ile sayı dokuz ediyordu.

Hepsi silah hazırlıklarını yaptılar, kapıya çıktıklarında sanki benim duymamı istiyormuş gibi "Küçük adam boyundan büyük smzler ile motivasyon konuşması yapmıştı.

Küçük Bey: "Bu gece o evde yaşayan hiç kimse sağ çıkmayacak. Elinizi çabuk tutacaksınız unutmayın! 
Daha önce hiç kimseye nasip olmayan bir ölüm yaşatacaksınız, o orospuyu bana bırakacaksınız onu ben öldüreceğim.

Siz o iki zibidiyi öldüreceksiniz

O ikisi Özel harekat askeriymiş dikkatli olacaksınız, beceriksizlik istemiyorum uykularında öldüreceksiniz.

Hırsız Murat, Beni iyi dinle!

Kapıyı dikkatli açacaksın en küçük ses dahi çıkarsa seni orada ben vururum!

Bu sözler ile "Elçi'nin getirdiği haber birebir aynı idi".

Silahı gece görüşüne ayarlayıp, fosforlu adamı belirlemek üzere tek tek namluyu üzerlerine tuttum!

Hain!  Küçük bey'in en yakınında ki adam idi.

Daha önce de gördüğümde görevi buna söylüyor, bu diğer adamlara söylüyordu.

Peki bu adam bu kadar yakın iken Koşkar'ın nereye götürüldüğünü neden bilmiyoruz dediler!

Bunu sorgulayacak ne zaman vardı, nede imkan 8 mermi 9 düşman !

Küçük bey, Arabaya yöneldiği sırada attığım ilk mermi ile yere yığıldı. Her ne kadar silahta susturucu olsa da ses hızla yayıldı.

Hain olan adam Keskin nişancı diye bağırdı. Mermi şu tepeden geldi diyerek bağırmaya başladı. Yerimi nereden biliyordu ? 

Bulunduğum konum öylesine iyiydi ki attıkları mermiler bana ulaşamayacak kadar  güvenli bir nokta idi.

Ben ise yukarıdan onları bir "Şahin'in yılan avı" tek tek avlıyordum.

8 mermi 8 ceset vardı önümde. 

Dağda bir silah sesi yankılanda, tüm kuşlar kanatlandı.
"Geride kalan tek haini bacağından vurdu biri"

Bir flaş yansıması çarptı gözüme  gece karanlığında bir anda aydınlandı her yer.

Biri resmimi çekmişti. Mesafe öylesine yakındı ki, ışığın geldiği yöne ateş etmek istedim silahta mermi yoktu. 

O yöne doğru  hızla ilerledim, o kaçıyordu ben kovalıyordum ayak seslerini duyabiliyordum sadece. Dağ yoluna ulaştığımda siyah bir arabaya binerken gördüm, elinde bir kamera kapşonlu bir adam plakasını göremediğim bir araç ile hızla uzaklaştılar !

Kimdi bu adamlar ?

İçlerinde ki  kim neden vurdu ?

O Hain,

Küçük adam vurulduktan sonra neden böyle bir tepki verdi ? 

Bu davranışı da planlarının bir parçası mı ? diye düşünerek eve doğru yürümeye  başlamıştım.

Ellerimde düşmanlarıma sıkılmış, umut mermilerinin barut kokusu ile.Eve gider iken başarmanın mutluluğuna karışmış şüphe ile attığım adımlar yavaşlamıştı.

"Onun yüzünün gülümseyeceğini bilmek, yaşadığım bu son olayın etkisini azaltıyordu".












TUNA   #Watty 2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin