Yastığımın altındaki telefonun titremesiyle uyandım. Kısık gözlerle ekranda ki yazıyı okumaya çalışıyordum. 'Lalin' yazısını görür görmez telefonu açtım.
"Alo?"
"Alya, yarım saattir kapıyı çalıyorum. Açın şu kapıyı!"
Geç uyuduğum için uykumu tam alamamıştım, Hazal desen ilk günden sızmıştı. Çok normaldi kapıyı duymamamız.
"Geldim geldim." Diyerek ayaklandım hemen. Merdivenleri indikten sonra karşıma ilk çıkan kapıyı hızlıca açtım.
"Sonunda!" Diyerek eliyle beni itip içeri girdi.
"Saat kaç haberiniz var mı?" Sinirli sesine mimikleri yardım ediyordu. Elimde tuttuğum telefonuma baktım. Saat neredeyse ikiye geliyordu, şaşkınlıkla gözlerim açıldı ama çok sürmedi, Lalin'im sağolsun.
"Hazal nerede?"
"Uyuyo, gece sızmış. Milletin evinden topladım."
Lalin'nin ağzı şaşkınlıkla aralanırken benden daha mantıklı bir açıklama bekliyordu.
"Dün o çocukla, içmişler veya içmiş bilmiyorum. Uyanınca sorucam ben de."
"İlk günden bu ne hız?"
Önümden hızla geçip Hazal'ın odasına yöneldi. Kapıyı sertçe açtığın da bende hemen peşinden girdim. Hazal değişik bir pozisyonda uyurken Lalin bana kısa bir bakış atıp Hazal'a yöneldi.
"Hazal?" Diye seslendi ve kulağını ona doğru yaklaştırdı, ufak bir kıkırtı veya tebessüm etmesini ümit etti ama Hazal ölü gibi uyuyordu."Ne kadar derin uyuyor lan" sözünü bitirmeden devam etti Lalin.
"Bana soğuk bi su kap gel." Diye emir verdi.
"Emredersiniz!"
Hızlı adımlarla mutfağa girip dolaptan soğuk suyu çıkardım. Çay bardağının yarısını dolduracak şekilde doldurup, şişeyi tekrar eski yerine koyup Hazal'ın odasına girdim.
"Buyrunuz."
Su o kadar soğuktu ki, odaya getirene kadar bardak buz kesmişti. Lalin şeytani bir gülümsemeyle suyu elimden alıp Hazal'ın vücuduna azar azar döktü.
"N'oluyo lan!"
Donmanın etkisiyle yataktan fırlayıp sirkelenen Hazal'a baka baka gülüyorduk.
"Hiç söylenme, geç içeri."
Lalin'nin sinirlenmesini haklı buluyordum, dün Efe'yi öyle görmek onuda üzmüştü. Efe'nin takıldığı şey benim ona yalan söylememdi, Hazal konusuna çok üzülmüş gibi durmuyordu. Umarım Efe için bir şeyler değişmeye başlamıştır.
"Başımm!" Esneyerek kafasını tutuyordu .
"Ben senin o kafanı varya." Lalin, kafasına hafif bir şekilde vurup kalkmasını sağladı."Tamam be. Geldim."
Saçı başı dağılmıştı. Dudağına sürdüğü kırmızı ruju dudağının kenarlarına yayılmıştı, pijamalarınıda dün gece ben giydirdim zaten.
"İğrenç görünüyorsun, ilk bi duş al istersen." Dedim iğrenerek.
"Sağol ya!"
"Ne demek." Dedim dalgaya alarak.
Lalin biraz Hazal'a yaklaştı, ama uzaklaşması pek uzun sürmedi.
"Iyyy leş gibi kokuyorsun, git yıkan hemen." Dedi eliyle onu iterek. Ben kıkırdayarak onları izlerken odadan çıktılar. Lalin eliyle, Hazal'ın omuzlarından tutarak onu lavaboya sürükledi. Ben de salona geçip gelen sesleri dinledim. En son arkamda duyduğum adım seslerine döndüm. Lalin'nin baygın bakışları benim gülmemi arttırırken o da kendini koltuğa attı.
"Yoruldum be!"
"Fark ettim." Dedim gülerek.
"Ben simit, açma falan almaya gidiyorum. Dönene kadar ikinizde sağlam kalsanız iyi olur." Dedim işaret parmağımla uyararak.
"Umarım." Diyip kıkırdadı Lalin. Altıma koltuğun üzerine koyduğum şortu geçirip evden çıktım. Eve en yakın pastaneye gidecektim, yani her zaman gittiğim yer ama kapanmıştı. Oysa inanılmaz güzel pastalar vardı ve Hazal'la genelde her akşam oradan tatlı alır akşamda yerdik. Şimdi iki sokak ötedeki pastaneye gitmem gerekiyordu. Ellerimi cebime sokup yürümeye devam ettim."Alya!"
Arkamdan gelen yine o hoş bir tını olan sese döndüm.
"Ne işin var senin burada?" Yanıma gele kişi Burak'tı.
"Markete gidiyorum. Olamaz mı?"
"Olabilir de bana neden seslendin onu anlamadım." Buna ne cevap vereceğini o da bilmiyordu, mimikleri her şeyi cevaplıyordu.
"Eee tanıdık görünce şey ettim."
"Şey etme Burak, bi sal beni." Ellerimi yakamdan silkerek beni salmasını işaret ettim. Burada yeterince arkadaşım vardı, fazlasınada ihtiyacın yok. Kabul ediyorum biraz yakışıklı olabilir.
Tamam baya yakışıklı ama bir o kadar da geri zekalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARIŞIK YAZ AŞKIM
ChickLitYaz Tatilimi her zaman ki gibi geçeceğine inandığım zaman çıktı karşıma. Aşkın zayıflık olduğunu bile bile boyun eğmiştim ona... En yakın arkadaşım, kardeşim dediğimle örülü duvarlarımı kırmaya çalışacaktım. Herkesten uzaklaşmaya başladığım an topar...