Odama geçtiğimizde Mert'in bakışları tekrar başlamamı işaret ediyordu, sanırım artık kaçacak yerim kalmamıştı. Hiçbir şey söylemeden telefonumu eline verdim. Mesajları okudukça ekrana daha dikkatli bakıyordu. Tüm masumluğumla karşısına geçip bağdaş kurdum. Gözleri hala telefonumdayken, telefonu bana uzattı.
''Şimdi anladın mı?'' diye sordum bakışlarını bana çevirmesini beklerken. Tam söze başlayacağı sırada telefonuma bildirim gelmişti. Kalbim teklerken elime verdiği telefonumu tekrar eline aldı, Mert.
ÖZEL NUMARA:
'İŞTE BUNU YAPMAYACAKTIN SARIŞIN.'
Sesli bir şekilde okuduğunda korku kat sayım artmıştı. Her şeyi bu kadar kısa zamanda nasıl öğrenebilirdi ki? Oturmayan çok fazla parça vardı ve artık sinirlerim bozulmaya başladı.
Mert seri bir şekilde oturduğu yerden kalkıp perdemi sıyırdı ve dikkatle dışarıyı inceledi. Sonuç alamamış olacak ki perdemi tekrar geri kapatıp bir süre öylece bekledi. Bir şey demedim, diyemedim.
''Mert,''
''Alya,''
Tam Mert'e bir şey söylemek için söze girecektim ki odamı tanıdık ses doldurdu ve bakışlarımı üzerine çekmişti. Bir süre anlamayan gözlerle ona baktığımda tekrar söze giren o olmuştu.
''Bu çocuğun bu evde ve senin yanında kalacağı doğru mu?'' sinirle soluduğu nefesi yüzüme çarpıyordu, Burak'ın.
''Sen nereden biliyo-''
Elinde tuttuğu telefonu yüzüme doğru sabitledi ve mesajı okumamı bekledi.
ÖZEL NUMARA:
''SENİN SARIŞIN İŞİ PİŞİRİYOR;)''
''Yok artık!'' şaşkınlığımı belli edercesine yüksek çıkmıştı sesim.
''Bence de yok artık! Benden intikam almaya mı çalışıyorsun, Alya?'' gerçekten sinirlendiği belliydi. Yanakları al al duruyordu ve bunun onu çok tatlı yaptığının bile farkında değildi.
''Senden intikam aldığım falan yok,'' yatağımda duran telefonumu alıp aynı mesajları Burak'a gösterdim. Tekrar gözleri gözlerimi bulduğunda kendi parçalarını oturtmuş ve gözlerime mahcup bir ifadeyle bakıyordu.
''Alya, ben çok özür dilerim,''
''Önemi yok.'' diyerek kestirip attım ve telefonumu tekrar yatağa savurdum.
Sonunda Mert kendine gelmiş ve beni kollarımdan tutarak kendine çevirmişti. Sesini çıkarmadan, ağzını oynatarak Burak'la beni işaret etti.
''Telefonlarınızdan kurtulmamız lazım.''
''Tamam.'' Burak'ta aynı şekilde ağzını oynatırken Mert'in kolumda ki ellerini çekip beni özgür bıraktırmıştı. Burak'a gözlerimi devirirken tekrar telefonumu elime aldım ve Mert'e verdim.
Mert, ikimizinde telefonlarını alıp odamdan hızlıca çıktığında Burak'la oda da yalnız kalmış, arkasından öylece bakakalmıştık. İkimize de jeton düşünce odadan hızlıca çıktık.
''Mert, nereye gidiyorsun?'' diye sordum koşar adım merdivenleri inerken. Mert çoktan ayakkabılarını giymişti bile.
''Yarın geri geleceğim ve yine konuşacağız, Alya.'' dedi güven veren sesiyle ama bu bana yetmemişti ve tekrar onu kolundan tutup kendime çevirdim.
''Ya gerçekten sana bir şey yapmaya kalkarsa?'' diyerek sordum tereddüt ederek.
''Bana bir şey olmayacak. Yarın görüşürüz.'' dedi ve ardına bakmadan evden çıktı. Gerçekten gitmişti ve şu an mesajları gösterdiğim için aşırı pişmandım. Omzumda hissettiğim elin sahibine çevirdim bakışlarımı. Burak'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARIŞIK YAZ AŞKIM
Literatura FemininaYaz Tatilimi her zaman ki gibi geçeceğine inandığım zaman çıktı karşıma. Aşkın zayıflık olduğunu bile bile boyun eğmiştim ona... En yakın arkadaşım, kardeşim dediğimle örülü duvarlarımı kırmaya çalışacaktım. Herkesten uzaklaşmaya başladığım an topar...