Bölüm 8

10.8K 889 55
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...

İkinci haftaya geldiklerinde ellerinde hiçbir şey yoktu. Colin, kanı zehirleyen kolyeden bahsetmişti ancak bu konuya kimse yanaşmamıştı. Ne Alexander ne Kathleen birbirlerini öldürmek gibi bir amaçları yoktu. Sadece kurulun kararından kurtulmak istiyorlardı.

Açıkçası Kathleen umudunu kaybetmenin ötesine geçmişti. Geceleri rüyalarında annesini görüyordu. Tarihin tekerrürden ibaret olmasını istememişti. Ancak işin aslı aptalca bir çabanın içinde olduklarını muhtemelen bir gerçekti.

Babası ile telefonda konuşmuştu ancak Alestar işin içinde kurulun olduğu bir olaya karışmak istemiyordu. En son bunu yaşadığında karısını öldürmek zorunda kaldığı düşünülürse bir kere daha bunu yaşamak istemediği çok açıktı.

Peki, kurtulurlarsa ne olacaktı? Evliliklerini fesih edemezlerse hiçbir anlamı olmayacaktı ki. Sonuç olarak sonsuza kadar birlikte olacaklardı. Yine de hiçbir işe yaramamış olacaktı. Evlilikleri daimi olarak kalacaktı. Ne Kathleen ne de Alexander asla gerçekten özgür olamayacaklardı.

Bu konuyla ilgili olarak Alexander kesinlikle ondan daha sakindi. Ne düşündüğünü asla belli etmiyordu. Muhtemelen sonuç ne olursa olsun bu konuda her daim sükûnetini koruyacaktı.

Genç kadın kendisini zavallı gibi hissediyordu. Derdi Alexander'a kelepçelenmek değildi. Derdi sadece yaşlılar kurulunun istediğini yapmaktı. Aksi halde kısmen de olsa Alexander konusunda şanslı sayılırdı. Onun geçmişi ve hovarda yaşamı bir yana kesinlikle son derece nazik ve kibar bir adamdı.

Onun tek bir kadına bağlı kalmak isteyip istemeyeceğini bile bilmiyordu. Eğer bunu yaparlarsa o da sonsuza kadar Kathleen'e bağlı kalırdı. Muhtemelen o da bunu istemiyordu. Kendi çapında bu kadar uğraşmasının bir nedeni olmalıydı.

Derin bir nefes alıp sırtını duvara yasladı ve elinde olmadan aşağı kaydı. Hiçbir zaman romantik hayalleri olan bir kadın olmamıştı. Bir safkan ve Kourakin olarak Kathleen her zaman güzel bir balık olarak görülmüştü. Yakalayana güzel bağlantılar ve güç getirecek bir balıktı. Öyle ki en başında romantik düşünceleri olmuşsa bile zaman içinde kaybolmuştu.

Saat gece olmak üzereydi. Tam da güneşin batma anıydı. Genelde bu saatlerde herkes uyuyor olurdu. Genel kanının aksine güneş onları yakmıyordu. Ancak gelişmiş yetenekleri için fazlasıyla zorlayıcı bir etkendi. Gözlerini yakıyordu. Öyle ki tamamen körleştiriyordu bile denebilir.

Bu yüzden özellikle bu saatlerde kimse dışarıda olmazdı. Kathleen ise uyuyamıyordu. Kafasındaki bütün bu düşüncelerle odası ona hapishane gibi gelmeye başlamıştı. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu, sanki nefes almakta zorlanıyordu.

Kanlar gözlerinden akmaya başladı. Annesinin öldüğü gün gözünün önünden gitmiyordu bir türlü. Babasını nasıl zorladıklarını hatırlıyorlardı. Yaşlılar, safkanları kontrol edebilecek kadar güçlüydüler. Alestar Kourakin hiç zayıf ve genç değildi. Buna karşılık Kathleen ve Alexander'ı kontrol etmek için sadece parmaklarını oynatmaları yeterdi.

Ağlamasını durduramıyordu bir türlü. O kadar çaresiz hissediyordu ki ne yapacağını bilemiyordu. Hıçkırıkların boğazından yükselmesine bile engel olamıyordu.

"Küçük, minik, güzel kadın ağlıyormuş." Kathleen başını çevirdi. Alexander yalpalayarak ona doğru yürüyordu. Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı. Normalde göründüğünün aksine son derece dağılmış görünüyordu. Siyah gömleğinin yakası açılmıştı, kollarını katlamıştı. Ellerini kotunun cebine sokmuş ona doğru geliyordu. Kadının hemen önünde durdu ve başını yana eğdi. "Ne kadar da üzücü"

LANETLİ EVLİLİKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin