BİR HİKAYENİN DAHA SONUNA GELDİK... BENİM İLK HİKAYEM OLMASINA KARŞILIK LANETLİ EVLİLİKLERİ YENİDEN YAZMAKTAN BÜYÜK KEYİF ALDIM... UMARIM SİZLERDE BEĞENMİŞSİNİZDİR... ANCAK BU BİR SON DEĞİL... BİRİNCİ KİTAPLA SİZLERE VEDA EDİYORUM... İKİNCİ KİTAPTA GÖRÜŞMEK ÜZERE...
Blake, kapının hemen girişinde durdu ve gençlerin yeteri kadar uzaklaşmalarını bekledi. Karşısında beş tane safkan duruyordu. Alexander ve Kathleen'in güçlerinin birleşimi gerçekten etkileyiciydi. Neredeyse kendisininkine yakındı.
Zeki insanları seviyordu. Hiç şüphesiz ki birlikte olabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardı. Buna Vitkova güçlerini kullanmakta dâhildi. Blake, derin bir nefes alıp verdi. Bu işi çok uzun zaman önce yapması gerekirdi belki de. Ancak bir şeyler onu hep engellemişti.
Buz mavisi gözlerini annesinin heykeline dikti. Buraya en son onun hapsettikleri zaman gelmişlerdi. O zamanları yaşayan kimsenin Elizabeth Vitkova'yı uyandırmak istemeyeceğini düşünmüşlerdi. Ancak yeni nesilin bunu düşünemeyecek kadar aptal olacaklarını beklememişlerdi.
Elleri ceplerinde öne doğru bir adım attı. Belli ki bu kadar beklemek yeterliydi. Lorena Kourakin hemen en önde duruyordu. Böyle bir kadının Sybill'ın kanından geldiğini düşünmek bile Blake'in sinirlenmesine yetiyordu.
Lorena, korkuyordu. İlklerden biri, üstelikte tanrıçasının oğlu ile karşı karşıya kalacaklarını hiç düşünmemişti. Onların hepsinin öldüğünü sanıyordu. Başını iki yana salladı. Bunun bu şekilde bitmesine izin veremezdi. "Neden?" diye haykırdı. "Tanrıçamız bizi kurtaracak. O, bizi yani vampir ırkını yükseltecek. Neden bunu anlamıyorsunuz"
Nasıl bir kurtuluştan bahsediyordu ki bu kadın? Annesinin olduğu yerde yalnızca kan ve yıkım vardır. "Sen neden daha iyi olasın ki?" diye sordu sakin ve düz bir sesle. "Vampir ırkı insanlardan daha iyi değil. Tapındığın tanrıçan bile her şeyin başında bir insandı"
Geçmiş geçmiştir ve geçmişte kalmalıdır. Onu geleceğe taşımak felaketten başka bir şey getirmezdi.
Lorena başarısızlığı kabul edemiyordu. Ellerini başının iki yanına kaldırdı ve saçlarını tuttu. Başını iki yana sallıyordu. Bir kurucunun karşısında hiçbir şansı yoktu. Kaldı ki Elizabeth Vitkova çocuklarına çok düşkündü. Tanrıçası uyanır da biricik oğlunun zarar gördüğünü görürse her şeyi yakıp yıkabilirdi.
"Ben bütün hayatım boyunca bunun için uğraştım" diye fısıldadı kadın. "Her şeyimden vazgeçtim. Bunun böyle bozulmasına izin veremem" diye fısıldadı. Çok yaklaşmıştı. Sadece biraz daha zamana ihtiyacı vardı. Kuran çocuğu uyanmış olmasaydı şimdi kazanmıştı. O da tıpkı babası ve atası gibiydi.
Lorena, öfkeyle başını kaldırdı. "Hala bir Vitkova var" diye hırladı. "Hem de en kutsal kana sahip olanı"
Blake bunun üzerine istemsizce güldü. Kadın gerçekten korkudan kendinden mi geçmişti? Kendi kanını annesini uyandırmak için alabileceğini mi sanıyordu? "Kadın, senin emeklediğin zamanlarda ben bu dünya üzerindeki asırlık yaşımı kutluyordum" dedi alaycı bir şekilde. Bir elini ileri uzattı ve ona doğru tuttu. "Böceklerle uğraşacak yaşı çoktan geçtim"
Bunun bu şekilde bitmesine izin veremezdi. Onun karşısında hiçbir şansı olmayabilirdi ancak hala beş safkandılar ve hepsi de yaşlıydı. İleri doğru bir çığlık atarak koştu. "Tanrıçamız bizi kurtaracak" diye bağırdı ona doğru.
Blake, elini havaya kaldırdı ve parmaklarını şıklattı. Erkekten yayılan güç dalgası mağarayı sardı ve bir saniye sonra kalan son beşli safkanda taşa dönüşmüştü. Kourakin kadının ona doğru koşarken taşlaşmış olması... Ne kadar da nostaljik bir görüntüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER
VampirosASİL KANI SÜRDÜRMEK ADINA BİRBİRİNİ HİÇ TANIMADAN EVLENDİRİLEN İKİ SAFKANIN HİKAYESİ