Bir an sonra Loki'nin yüzündeki şaşkınlık geçiyor ve onun yeşil gözlerine koyduğu mesafeyi neredeyse görebiliyorsun. Artık yanında otururken daha dik, bakışları daha tehditkar ve dikkatli, seni bakışlarında gösterdiğinden daha fazla dikkatle izlediğinden şüphe ederken ensendeki tüyler diken diken oluyor.
Onun buz gibi bakışlarla seni incelemesinin nedenini anlıyorsun, daha önceden seni başparmağıyla ezebileceği bir canlı olarak görüyordu ve sen onun ezmediğine minnettardın, şimdi ise senin tehdit olmandan şüpheleniyor ve sessiz kalmaman gerektiğinin paniğini hissediyorsun, sessiz kalırsan daha da şüphelenecek ve-
Hareket ettiğini göremiyorsun. Sadece duyuyorsun. Bir hışırtı ve bir anda görüşün kapanıyor, yüzlerce iğnenin yüzüne pençe gibi kapanan elden beynine girdiğini hissediyorsun, şaşkınlığın nefes alırken boğazına takılıyor ve acı ve panik karışımı boğuk bir ses çıkıyor boğazından. Biri beynini klepslerle ayırıp inceliyor gibi ve sen savunmasız hissediyorsun, sanki biri mahremiyetini elinden almış gibi. Sana istenmeyen bir şey yapıldığında ve susmak zorunda kaldığında hissettiğin gibi haksızlığa uğramış hissediyorsun, duyduğun korkunun yanına bu hissin sıkışabilmesi ne garip. Ama sıkışıyor. Daha da garip olan onun eli başının üzerinde kalmaya devam ettikçe bütün duyguların kanında dolaşmaya başlıyor olması. Ellerinin daha önce duymadığın bir öfkeyle titrediğini hissediyorsun, ama aynı zamanda kederden uyuşmuş gibiler, mutluluktan gülmek istiyorsun, aynı zamanda haykırarak ağlamak.
Ne zamandan beri onun bileğini tutup kafandan itmeye çalıştığını bilmiyorsun, ama o elini çekinde senin ellerin de onunla birlikte gidiyor. “Bu neydi şimdi!” diye bağırıyorsun, ya da hıçkırıyorsun, belki gülümsüyorsun da, yanakların ıslak, onun formunu bulanık görüyorsun.
Titriyorsun, onun görüşü henüz netleşmiyor ama sesi uğuldayan kulaklarına ulaşıyor, tonu normal ama sen onu fısıltı olarak duyuyorsun. “İnsan olduğunu görmeliydim.”
“Sorabilirdin!”diye hıçkırıyorsun, kendini durduramadan az önce tuttuğun bileğine vuruyorsun, artık burnundan nefes alamıyorsun, yüzün ıslaktan ziyade vücut sıvılarından bir maskeyle kaplanmış gibi ve vücuduna yayılmış sıcaklıktan kıpkırmızı olduğuna eminsin. “Halime bak!”diye feryat ediyorsun.
Ona vurmaya devam eden elini bileğinden yakalıyor, diğer elinin bileği ile birleştiriyor. “İnsanların sözlerine pek güvenen biri değilim.”diyor basitçe. Sen hem komik hem de acınası bir haldesin ama o ne gülüyor ne de merhametle sana bakıyor. Dudaklarının kenarı ciddiyetle birer çizgi haline gelmiş, devam ediyor. “Her seferinde sana dönüyordum,”diyor. “Bu normal olamazdı. Bütün dünya beni unuturken senin unutmaman-”
“İnsan mıymışım peki?”diye burnunu çekiyorsun.
Bileklerini hafifçe sıkarken duygusuz gibi bir sesle konuşuyor. “Bir daha asla sözümü kesme.”
Senin kafanı kurcalarken acımasız davrandığını düşünüyordun, şimdiyse o zaman bile merhamet gösterdiğini anlıyorsun. Kanında son seviyede gezmeyen tek bir duygu vardı.
Korku.
Onun gözlerindeki bakışla bu duyguyu da daha kuvvetli bir şekilde hissederken sanki ciğerlerinin duvarları birbirine kapanıyor. Loki bakışlarında öfke varken korkunç, ama gizlediğinde daha korkunç. Çünkü o zaman öfkenin orada olduğunu biliyor. Loki'den önce hiçbir zaman korkuyu bu yüzüyle hissetmemiştin, köşeye kısılmış bir hayvanın ilkel korkusu diğer duygu yığınına saldırıyor şimdi. Sen ürkek biri değilsin, ama o-
“Nefes al.”diye emredene kadar dudaklarının nefessizlikten hissizleştiğini farkedemiyorsun. Nasıl nefes alınır ki? Onun çatılmış kaşlarına -kızgınlıkla?endişeyle?- ve yeşil gözlerine bakıyorsun, bekliyor, sense vücudunun hiçbir fonksiyonunu yerine getiremeyecek gibi hissediyorsun. Bütün bu duygular çok fazla, bir insan nefes almadan ağlayabilirse sen bunu başarıyorsun, korku bir kere geldiği için giderek büyüyor, bu sefer yaşadıklarından ürküyorsun, onun tutuşu altında bileklerinin zangır zangır titrediğini gözünün ucuyla görüyorsun, bir an litrelerce buzlu suya girmiş gibi üşüyorsun, diğer an sanki kaynar suya girmişsin gibi üşümen geçiyor, kulakların uğulduyor, şakakların sanki patlayacakmış gibi kafatasının yanlarına baskı yapıyor ve kalbin..daha önce Birkaç kez böyle hızlı attığını hatırlıyorsun, günlük bir işini hallettikten sonra birden başlayıp hiç olmamış gibi kaybolan taşikardi baskısı. Şimdi göğsün aynı şekilde acıyor ve sen Loki'nin adını söylediğini uğultunun ardından zorla duyuyorsun. “Valhalla aşkına, nefes al!”diyor ve sen onun sesinde telaş duyuyorsun, alamadığını söylemek istiyorsun, gözlerinin ne zaman kapattığını bilmiyorsun ama açıp ona baktığında gözlerinde her ne gördüyse yüzündeki ciddiyetin son kalıntıları da kayboluyor.
Sana ne olduğunu biliyorsun.
Panik atak. Ya da bilmiyorsun. Panik atak gibi ansiyete krizleri nefesini tutunca geçmez mi? Neden geçmiyor?
Çünkü sana olan şey normal değil.
Bir an sonra yüzünün iki tarafında ellerini hissediyorsun. Ilık eller seni nazikçe kavrıyor, az önce sana dokunulduğunda ne olduğunu içgüdüsel olarak biliyorsun, o yüzden geriye kaçarak ellerden kurtuluyorsun.
Odada birinin panikle inlediğini duyuyorsun ve bu kişinin Loki olmadığına eminsin.
Loki seni bir kolunu omuzlarına sararak çekiyor, hapsediyor ve diğer eliyle yüzünü tutuyor, beklediğin gibi parmaklarında yine yabancı bir his var, acıyı ve bütün duyguların bedeninin dengelerini parçalarcasına çıkmasını bekliyorsun ama olmuyor, parmak uçları ılık, sakinleştirici bir hisle şakaklarında duruyor ve kafandaki fırtına bulutları biraz olsun temizleniyor. “Bana bak.”derken sesini daha net duyabiliyorsun. Ona baktığında gözlerindeki endişeyi saklayamamış olduğunu görüyorsun. “Şu an hissettiklerin geçici,”diyor. “Nefes almaya odaklan. Yardım edecekse çığlık atabilirsin.”
Parmakları ne saçıyorsa şimdi daha iyi hissediyorsun, vücudunun dengesini bozan duygular kabuklarına geri çekiliyor, nefes alabiliyorsun.
Bir an sonra boğazından yükselen sesle omuzların sarsılıyor. Bu o duygu patlamasının etkisi değil, hayır.
Onun başparmağı gözlerini düşmekle tehdit eden yaşı yakalıyor.
Ağlıyorsun.
“İnsan mıymışım?”diyorsun kırık bir sesle, saçma bir soru ama artık düşünemiyorsun. “Değdi mi?”
Eli hareket etmeyi kesiyor.
Vücudunun kasıldığını hissedebiliyorsun, Loki'nin göğsündeki düzenli nefes alış verişler bitiyor ve onu tıkadın, Loki bir an nefes alamadan sana bakıyor.
Sense zaten nefes almayı geri hatırlamakla meşgulsün.
Loki yavaşça “İnsansın.”diyor. Sesinin gerisinde başka bir şey duyuyorsun, tonundaki suçluluğun kurduğu başka bir cümle.
Değmedi.
Sen sakinleşene kadar seni kollarında tutuyor.
_
Bir sonraki bölümü her an yazabilirim, Natasha/Bucky'nin hikayesini öğrendikten sonra hissettiklerim yüzünden birşeyler yazmam gerekiyordu ve kısmet Frost'aymış :) Biraz durgun bölüm oldu ama yazarken sevdim ve panik atak geçirince 1)kafa iki yana sallanır 2)nefes tutulur 3)hyperventilate olunur geçmesi için. Her an yeni bölümü bekleyin :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frost (Loki/Okuyucu)
FanfictionGecenin bir yarısı odanda bir İskandinav Tanrısı belirseydi ne yapardın?