Merhaba, yaklaşık üç ay süren maceramızın son iki bölümüne geldik :) Bu macerada okur ve yazar olarak da zaman zaman güçlüklerle karşılaştık, bence aştık da ve giderek ilerleyen, benim bile bu kadar uzun süreceğini ve bu kurguda biteceğini tahmin etmediğim bir hikayemiz oldu. Ne olursa olsun bu hikayede benimle yürüyen herkese teşekkür ederim, iyi okumalar :)
Aylar önce, sana Idunn'un altın elmalarından tadacağını söyleselerdi onlara gülerdin.
Oysa şimdi, Loki sana nasıl iyileştiğini anlatırken ağzın açık bir biçimde ona bakmaktan başka bir şey yapamıyorsun.
“Köprüye vardığımızda nefes almıyordun, seni hayatta tutmanın başka yolu yoktu,” diyor Loki ve herhangi bir tepki vermen için sana bakıyor.
Veremiyorsun. Elbette veremiyorsun.
Çünkü, eğer Loki'nin söyledikleri doğruysa-ki gerçekten de inanamıyorsun, delilik, banyondan bir tanrı fırlamasından bile daha imkansız, daha inanılmaz- Asgardlıların ölümsüzlüğünü sağlayan elmalardan yedin. Ölümsüzlük elması yedin. Ölümsüzlük.
Kesin birkaç saniye sonra akıl hastanesinde uyanacaksın psikiyatristin yeşil gözlü -ve yakışıklı- bir adam olacak.
Çünkü, ölümsüzlük.
Loki sana Idunn'un elmalarını anlatırken “Elbette yaşlanıyoruz,”diyor, “Ama elmaları yediğimizde yeniden genç halimize dönüyoruz, yaralarımız iyileşiyor, neden Odin'in öyle göründüğünü sorma, nedense yaşlı bir adam gibi gezmeyi seviyor.”
Sonra sana bütün vermediğini, sadece birkaç yüz yıl eklendiğini anlatıyor, küçük bir lokma, çünkü ölümsüzlük sana ne sunuldu, ne de sen kabul edecek kadar kendindeydin.
*
“Mjollnir'i yine kaldıramadı,”diyor Loki bir ara. Sesindeki o muziplikten eser yok, negatif duygulardan da. Yorgun değil, sadece ciddi. “O kadar aptal ki neden kaldıramadığını anlaması için yıllar geçecek.”
*
Sana Asgard'ı gezdiriyorlar.
Prensler değil, hayır, görünüşe göre onlar birbirine girmekten yeni vazgeçen iki diyarın işleriyle ilgileniyorlar, bu yüzden seni Sgyn adında güzel bir aesir gezdiriyor. Kadın zarif, tatlı dilli ve sana savaşçıları anlatırken arada onlara laf sokuşturmayı da ihmal etmiyor.
En büyük sarayın Thor'a ait olduğunu görünce şaşırmıyorsun. Odin'in sarayının da ahırında sekiz bacaklı bir at var, Sgyn sana atın Sleipnir olduğunu söylerken hoş dudakları pis bir gülümsemeye kıvrılıyor.
Gözlerini kırpıştırarak ata bakıyorsun.
“Gerçek mi?”diye fısıldıyorsun o anın şokuyla, o anda at başını hafifçe kaldırıyor ve senin tarafına dönüyor, senin ondan bahsettiğini anlamış olmalı, usulca kişniyor.
Yüzündeki ifade Sgyn'i eğlendirmiş olmalı ki gülerek “Neden Loki'ye sormuyorsun,”diyor. “Sana anlatacak çok hoş bir hikayesi olabilir.”
Yürümeye devam ediyorsunuz, sana Odin'in kuzgunlarını gösteriyor, Düşünce ve Hatıra, kolunu uzattığında bileklerine konmak için birbirlerini gagalıyorlar ve sen bunu açık bir ağızla izliyorsun.
(Kuzgunlar gaklamak yerine konuşmaya başladığı anda biraz çığlık atmış olabilirsin.)
*
Hiç ölümsüz falan hissetmiyorsun
*
Odaya döndüğünde Loki'ye Sleipnir'i soruyorsun ve ifadesiz bir yüzle sana bakıyor, daha sonra gözlerini devirerek “Midgardlılar.” diyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/22417841-288-k144892.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frost (Loki/Okuyucu)
FanficGecenin bir yarısı odanda bir İskandinav Tanrısı belirseydi ne yapardın?