Ondan sonra her şey birbirine giren ışıklardan ibaret. Bir de vücudunu hiç sıfıra inmeyen bir nabız gibi zonklatan acıdan. Düşüncelerini ve çevreni birleştiremiyorsun, bir yanın havada sallanıyormuş gibi geliyor, diğer yanın sert, ılık bir yüzeye yaslanmış. Etrafında insanların konuşmaları duyduğun ıslık sesinin arasından sana zar zor ulaşıyor, kelimeleri seçemiyorsun, bu fısıltıların da kelime olduğuna pek inancınn yok.
Zaman kavramını yitirmişsin, gözlerin kapalı ama gözkapaklarının altına sızan ışıklar değişiyor, acı kalıyor, ıslık sesi kalıyor ve bir ara ıslık sesinin kaynağını arayacak kadar ayılabildiğinde bu sesin nefesine ait olduğunu farkediyorsun, kırılmış, içe girmiş bir borudan çıkan o zorlanmış ses gibi.
Bir an yüzünü eller kavrıyor, saçlarını geriye atıyor ve ses tanıdık, içinde neredeyse panik var, sana bir şeyler soruyor ama onun ne söylediğini bile anlayamazken cevap verecek gücü kendinde bulamıyorsun.
Islık sesi göğsünden daha yavaş çıkıyor, yavaşladıkça vücudunu elektrik şoklarıyla sarsıyormuş gibi görünen acı da geçiyor, bütün düşüncelerin de karanlığa boğulmadan önce kolların seni sarıp kucakladığını ve havaya yükseldiğini hayal meyal farkediyorsun.
*
Vücudunda kıvılcımlar dolaşıyor.
Önce bunu hissediyorsun, sonra acı geliyor. Ses çıkartmak istiyorsun nefeslerini sese çevirmek için ya çok yorgunsun ya da beynin daha fazla acıyı kaldırmak istemiyor, seni engelliyor.
Vücudunda kıvılcımlar dolaşıyor, ve artık ıslık sesini pek de duyamadığını farkediyorsun, açıklayamıyorsun, ama kıvılcımların tanıdıklığını hissediyorsun.
Düşüncelerin kırıntı kırıntı, yavaş yavaş geri geliyor, şimşek, yığınlar, gök gürültüleri, dövüş, Thor, Loki, ve hala hayattasın.
Yaşıyorsun.
*
Kıvılcımların boynunu tutan elden kaynaklandığını anlaman için Birkaç acılı dakika geçmesi gerekti, bu sırada daha düzenli nefes almaya başladın, hala acı çekiyorsun ama artık kavramları birbirleriyle ilişkilendirebiliyorsun, sesleri duyabiliyorsun ve tanıyabiliyorsun.
“Eğer uyanmazsa, yetiştiremezsek,”diyor buz gibi bir ses başının üzerinden, seni taşıyan kişinin kim olduğu bilmecesi çözülüyor, Loki devam ediyor. “Seni tek başına helheim'in ağızlarından birine düşürürüm ve onun ruhunu bulana kadar tek bir aesirin bile seni çukurlardan çıkarmasına izin vermem.”
“İnan bana,”diyor daha derin bir ses, Thor, ve senin hatırladığın öfkesi yok tonunda, yorgun, endişeli ve yaşlı çıkıyor sesi. “Zaten gidecektim.” Nefes alıyor. “Babamla konuşacağım.”
“Yaptıklarını telafi edebileceğini mi zannediyorsun?” Loki'nin sesi, senin kanında gezen iyileştirici kıvılcımlarının aksine kar taneleri gibi, kısık, güçsüz, sessiz görünüyor ama güçlü, dokunduğu kişiyi soğuk iğnelere boğuyor. “Hatanı anladığını düşünüp daha iyi bir adam olacağını mı sanıyorsun?”
Loki kıpırdanıyor, Thor'un yüzüne bakıyor olmalı, gözlerini açıp Thor'un yüzünü görmek istiyorsun ama bu ikisi arasında bir an, bölmek istemiyorsun, ayrıca gözlerini açabileceğinden de pek emin değilsin.
“Ne demek istiyorsun?”diye soruyor Thor ama sözlerinde suçlama yok, sadece soru var.
“Yaptıklarındaki pürüzü ancak aptal çekicin seni terkettiğinde görebildin,”diyor Loki. “Seçimlerinin sonucunu değil, kaybettirdiğini gördün.”
Sessizlik. “Bir de bana canavar diyordunuz,”Loki'nin sesi kısık, ama kelimeleri sert, bıçaktan. “Yaptıklarınızın her zaman adaletli olduğuna öylesine inanıyorsunuz ki günün sonunda aynaya baktığınızda görmek istediğiniz yüzü görüyorsunuz.”
“Loki.” Thor susuyor, ama onun tonundaki yalvarmayı duydun.
“Düşünmek senin güçlü yanın değil, ama silahsızken sadece aklınlasın Thor. Öyleyse düşün, Mjollnir'i kaldıramadığında sana sorduğum soruyu düşün.”
Boynunu tutan elden yükselen kıvılcımlar bir an duruyor, Loki'nin kıpırdandığını hissediyorsun, tekrar önüne dönmüş olmalı başı. “İnsanların konuşmalarını dinlemenin ayıp olduğunu öğretmediler mi sana?”diye bir fısıltı duyuyorsun, bir an kalbin hopluyor, Loki'nin elinden yeniden senin giderek daha az acı çekmeni sağlayan büyü akmaya başlıyor, sense eğer gücün olsaydı gülümseyeceğini biliyorsun.
-
Bu hikayenin en kısa bölümüne merhaba deyin, bu hafta içinde ekstra bölüm güncellemesi şart oldu. İçeriğine göre bölümün burada bitmesi gerekiyordu, devamını yazabilirdim ama bölümün hissettirdiklerine uymazdı gibi geldi, o yüzden bu minik parçayı sizlere sunuyorum.
Teşekkür ederim :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frost (Loki/Okuyucu)
FanfictionGecenin bir yarısı odanda bir İskandinav Tanrısı belirseydi ne yapardın?