11 Temmuz Perşembe
Andrew Hines
Bir Ford Lucas arabasıyla yeni kasabamıza doğru gidiyoruz. Sağ tarafta Ostrogotgarp Denizi var. Sol tarafta ise orman, çiftlik ya da renkli binalar var. Şu iki katlı evlerden.
Hedefimiz Urbs İnterfecit(Tam adı Urbs İnterfectoris) adında bir kasaba. Tabii ki bu zorunlu bir taşınma. Metropol'de yaşıyorduk. 2 gün önce babam gece evden kaçtı. Ona ulaşamıyoruz. Sonraki gün haciz memurları geldi ve bizi evden attılar. Annem sinirle " Bunu yapamazsınız. Çocuklarım burada doğdu. Hem Will nerede?" dedi. Babam her zamanki gibi yoktu.
Memurlar sakince " Lütfen bize zorluk çıkarmayın hanımefendi." dedi ve bizi tuttukları gibi evden attılar. Haciz memuru olanları anlattı. Babam borca girmiş. Evi de ipotek ettirmiş. Sonuç bu. Babamı sever miydim? Hiçte bile. Niye seveyim ki? Sevilecek bir yanı mı var? Hep evden dışarıdaydı. Her seferinde bizden para yürütürdü.
O gün öğleden sonra bize bir sözleşme yolladı. Boşanma sözleşmesi. Bence iyi de oldu. Evin kapısındaydık. Annem düşünmeden imzaladı ve bunu avukata geri verdi. O akşam bir mektup daha geldi. Teyzem Jane Watson'dan.
" Sevgili Claudia, yaşadığın olayları öğrendim. Çok üzüldüm. Neyseki size iyi bir haberim var. Urbs İnterfecit adındaki bir kasabada size güzel bir ev buldum. İsterseniz yeni evinize gidebilirsiniz. Çocuklara selam söyle.
Jane WatsonJane Teyze annemin süt kardeşiydi ama pek bize uğramazdı. En son biz bebekten gelmişti. Annem Jane teyzeyi aradı ve buna hiç gerek olmadığını söyledi. Gerçi nasıl göründüğünü sadece televizyondan ve internetten biliyorum ve insan en azından birkaç defa uğrar.
Jane teyze de cevaben bizi ziyaret edemediği için bunu yapması gerektiğini söyledi. Ayrıca yakın zamanda bizi yeni evimizde ziyaret edeceğini söyledi. Ne zaman acaba?
Şimdi de yoldayız. Annem sırıtarak " Bu harika bir deneyim olacak." dedi. Martin sinirle " Kalıcı! " dedi. Martin benim biricik uyuz abimdir. Ben 15 yaşımdayım. O ise 18 yaşında. Hep benimle alay eder.
Annem hala bizi gülümsetmeye çalışıyordu. " Evet. Hem ev de harika." dedi. Telefonumda biraz bu şehri araştırdım. Hiç hoş şeyler yoktu. Kayıplar, ölümler. Annem gerçekten kör mü? Bunları görmemiş mi?
Biraz korkarak " Anne, gittiğimiz o kasaba çok tehlikeli bir yer." dedim. Annemde biraz tırstı. Doğruya doğru. Orada 1980'lerde bir Hunter(Avcı) ölmüştü. Onu bir şey yemişti. Hunterlar Killer her nesilde öldüren zaman yolcularıydı.
Ama annem gülümseyerek " İnternette gördüğün her şeye inanma." dedi. Urbs İnterfecit'in anlamı Latincede Katil'in Şehri'ymiş. Altıma ıslatmış olabilirim. Martin gülmeye başladı ama o da sinirliydi. Çünkü çok sevdiği rock grubu Red Blood'un yeni klibi açılmıyordu.
Red Blood yazar Jonathan Diffle'nin abisi Ahmet Diffle tarafından kurulmuştu. Jonathan'ın kitaplarını okumuştum. Komik ve aksiyon dolu kitaplar.
Bir an ormanda karanlıkta birisini gördüm gibi oldum ama gözlerimi ovuşturduğumda yoktu. Ama eminim. Orada birisi vardı. Ben deli değilim.
Devam edecek...
A! E! J! O! B! K!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URBS İNTERFECİT: ÖLÜM YERİ(Farklılar Serisi 3-Askıda)
Mystery / ThrillerSıradan bir genç. Ailesiyle birlikte yeni bir yere taşınırlar. Her şey normaldir. Ta ki o geceye kadar. Andrew'in o gece hayatı değişir. 6 kişiyle hayatları kesişir, güçlü bir kıza aşık olur ve kayıp bir adamı ararlar. Ama bu yaşadıkları tesadüf değ...