Lütfen yorumlarınızı ve eleştirilerinizi yazmayı unutmayın. Bölümü oylamayı da unutmayın.
Bu hikayede her şeye iyice odaklanın. Çünkü içinde sırlar çıkabilir.
Andrew Hines
Annemin bir iş bulması gerekiyordu. Buraya bir pastane açmayı düşünüyor. Bu yüzden kahvaltıdan sonra bir yer bulmaya çıktı. Annem hamurişleri konusunda çok iyidir. Çok lezzetli poğaçaları var.
Martin de çıktı, gitti. Çoğunlukla nereye gittiğini kimseye söylemez. Büyük ihtimalle kendine kendi gibi arkadaşlar bulmaya gitti. Annem arkadaş edinmemi istiyor ama ne yazık ti bu konuda çok beceriksizim.
Ev 6 odalı. Komşumuz sağımızda oturan Playful'lar. Babası Joseph ve annesi Meredith eve pek uğramaz. Bu yüzden kızları Katrina'ya Meredith'in eski bir arkadaşı olan Olivia Waterson bakıyormuş. Bana da Dick anlattı. Katrina nasıl bir kız hiç bilmiyorum. Henüz onunla yüz yüze tanışmadım.
Burada da abim gibi manyak gençler var. Arabalara makas atıp boya atıyorlar.
Akşam yemeğinde sessiz bir ortam vardı. Bu sessizliği ben bozdum.
" Dick amca!"
" O kadar da yaşlı değilim. Dick abi desen yeter."
" Kasabanın adı neden Katil'in(Killer) Şehri?"
" Anlamadım."
" Urbs İnterfecit Latincede Katil'in Şehri demekmiş."
" Öyle miymiş?"
" Ayrıca insanlar yüzyıllar boyunca burası lanetli olduğuna inanmış ve gelmeye korkmuşlar."
" Doğru ama Etna da korkulan yerlerdendi ama şimdi orada büyük bir medeniyet var."
" Ve 1980'lerde burada bir Hunter öldürülmüş."
" Killer'la son olarak bu kasabada karşılaşmış olmalı."
Dick safa yatıyordu. Adam Tarih Hocası. Bunları görmemiş olamaz. Kesinlikle bir şeyler biliyor. Bu yüzden onu sıkıştırıyorum ki ağzından bir şeyler kaçırsın.
Ama annem buna engel oldu. Mahçup olmuş halde " Oğlumun kusuruna bakmayın. Saçmalıyor işte." dedi.
Dick gülümseyerek " Bu konuşma hoşuma gitti. Başka ne merak ediyorsun?" dedi.
Diğerleri yemeklerini bitirip kalktı.
" Her gece mezarlıkta bekçiler kayboluyor. Neden?"
Şakaya vurarak " Belki kötü bir ruh vardır." dedi.
" Bir şeyler biliyorsun. Önemli şeyler."
" Bu kanıya nasıl vardın?"
" Eşine ne oldu?"
Ciddileşti ve sinirlendi. " Neden şimdi mezarlığa gitmiyorsun? Orada ne olduğunu öğrenirsin."
Sinirle kalktım. Odamdan el feneri aldım ve depodan bir çekiç aldım. Dışarı çıktım ve mezarlığa gitmeye başladım.
Yine o adam. Beni izliyor. Bağırarak " Adam gibi karşıma çık. Saklanıp durma." dedim. Peşine düştüm ama çok hızlıydı. Onu kaybettim.
Arkamı döndüğümde Katrina karşımdaydı. Korktum. Katrina ciddi bir tavırla " Evden mi kaçtın?" diye sordu.
" Gerçekleri arıyorum."
" Seni izleyen adam gibi mi?"
" Onu gördün mü?"
" Evet ama benden de kaçtı. Nereye gidiyorsun?"
" Mezarlığa. Kendimi gömeceğim."
Gülmeye başladı. Şakalarım iğrençtir ama gülmesi hoşuma gitti. Tatlı bir gülüşü vardı. Kendini toparlayınca " Mezarlıkta ne yapacaksın?" diye sordu.
" Bekçileri kim öldürüyor, ona bakacağım."
" Tek başına gitmesen iyi olur. Bende seninle geleceğim. Zaten canım sıkılıyor."
" Ama çok tehlikeli."
" Adın ne?"
" Andrew Hines."
" Katrina Playful. Artık gidelim."
Birlikte yürümeye başladık. Kız siyah saçlıydı. Sadece küçük bir çizgi şeklinde mor bir renk vardı. Mezarlığa ulaştığımızda ikimizde silahlarımızı çıkardık. Ben çekici, kızsa baltayı çıkardı. Baltayı görünce şaşırdım.
Ona dönüp " Balta mı?" diye sordum.
" Ne? Silah işte."
Mezarlıkta ilerliyorduk. Kız can sıkıntısından mezarları sayıyordu. Bende yazılara bakıyordum ve bekçilerin cesetlerini arıyordum. Telefonum kayıttaydı.
Mezarlığı tamamen dolaştık ama ceset bile yoktu. Can sıkıntısından yere oturdum. Katrina saymayı bitirince şok oldu ve hemen yanıma geldi.
Sıkılarak " Ne oldu?" diye sordum.
" Burada 666 mezar var?"
" Ne?"
Ayağa kalktım. Katrina şaşırarak " Ve bunlar ortada dev bir illuminati sembolü oluşturuyor." dedi. İyice baktık. Gerçekten öyleydi. Tabii ki illuminati'yi biliyordum ve galiba Katrina da biliyordu.
Gözün bir göz bebeği olmalıydı. Bizde o mezara gittik. Üstünde 666 yazıyordu. Neyseki mezarlıkta birisi bir kürek bırakmış. Hemen o mezarı kazdık.
Bu mezarda ölü yoktu. Sadece eski bir dizüstü bilgisayar vardı. Onu aldım ve tozunu sildim. O anda sesler gelmeye başladı.
Katrina beni çekerek mezardan çıkardı. Mezarlardan zombiler çıkmaya başladı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Hemen çıkışa koşmaya başladık. Zombilerin gerçek olduğuna inanamıyorum. Onlar gerçekse kim bilir daha neler gerçektir acaba?
Katrina baltasını bize yaklaşan bir zombiye geçirdi ama bu ona zarar vermedi. Sadece o vuruşun etkisiyle yere düştü.
Çıkışı kapatmışlardı. Etrafımızı sarmışlardı. Yaklaşıyorlardı. Ordu da bekçiler de vardı. Yani bizde zombi olacaktık.
Katrina cesur görünmeye çalışıyordu. Zombi lerin gözlerinden ve ağzından her türlü böcek çıkıyordu. İğrençti. Bizi ortada sıkıştırdılar. Ölecektik. Korkuyla sarıldık. İyice yaklaştıkları sırada bir araba geldi ve hayatımızı kurtardı. Camı açınca sürücünün evimizin 5 ev sağında, 2 ev güneyi civarlarında yer alan kasabanın en zengin oğlanı James McNamara olduğunu gördük.
Etrafımızda dönüp yoluna çıkan zombileri ezdi. Sanarsın Zombi Ezmece oynuyor. Yanımızda durdu ve hızlıca " Atlayın, atlayın!" dedi. Havalı bir giriş yaptığını itiraf etmeliyim.
Arabaya atladık. Geri geri giderek mezarlıktan çıktık ve biraz ileride durduk. Biz arka koltuğa oturmuştuk. Muhtemelen James'in de bizim gibi ehliyeti yok.
Çünkü 16 yaşımızdayız ama bunu düşünecek halde değildik. Yan koltuktaki çantadan bir top çıkardı.
Bu 8 Ball oyuncağındandı. Sallarsın ve sana problemin için bir çözüm yolu verir. Katrina gülümseyerek " Hala bu oyuncaklarla mı oynuyorsun?" diye sordu.
" Bu bir oyuncak değil."
Salladı ve çıkan yazıyı bize gösterdi.
" Merhaba, yeni Gizem Avcıları! Lütfen bilgisayarı açın."
Şaşırdık.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URBS İNTERFECİT: ÖLÜM YERİ(Farklılar Serisi 3-Askıda)
Mystery / ThrillerSıradan bir genç. Ailesiyle birlikte yeni bir yere taşınırlar. Her şey normaldir. Ta ki o geceye kadar. Andrew'in o gece hayatı değişir. 6 kişiyle hayatları kesişir, güçlü bir kıza aşık olur ve kayıp bir adamı ararlar. Ama bu yaşadıkları tesadüf değ...