Percy gözlerini açtığında bir süre nerde olduğunu anlayamamıştı.Nasıl oldu da konuşmanın en önemli yerinde uyanmayı başardığını da bilmiyordu.Çok geçmeden sebebi belli olmuştu.Kıvırcık kafasında dikiliyordu.
"Sonunda uyandın Percy!"
"N-ne?Bir gelişme mi var?"
Kıvırcık duygularını her daim yüzüne yansıttığı için,Percy onun konuşmasına kalmadan bir şeyler olduğunu anlamıştı.Kalbi gümbür gümbür atarken,en çok Annabeth için endileşeniyordu.Daha doğrusu sadece onun için endişeleniyordu.Bir gelişme olmuş olmalıydı. Kıvırcığın olumlu yönde bir şeyler söylemesini umdu.
"Evet, Annabeth'ten mesaj var!Akşam yemeği sırasında Hermes'in küçük tapınağında belirdi. Şuan dışarda tam bir karmaşa var. Uyanırdın sanıyordum. "
Percy gerçekten şaşırmıştı.Uykusu cidden derindi ancak hayal ettiğinde nasıl bir gürültü olacağını tahmin edebiliyordu.Uyanmış olmalıydı. Ama bir anda aklına uyumadan hemen önce yediği dayak ve sadece parça parça hatırladığı garip rüya geldi.
"Annabeth mi!?Ne yazmış?"Percy kendini tutamıyordu. İlk gördüğü andan bu yana aşık olduğunu her saniye bildiği kız, hayatında duyup görebileceği en talihsiz olaylar bütününü yaşamış, ve yaşamaya da devam ediyordu. Percy bulabildiği her umut parçasına sıkı sıkı tutunuyor, sarı saçları, gri gözleri ve muhteşem bakışlarıyla tekrar Annabeth'i karşısında görmeyi umuyordu.
En sonunda, Kıvırcık utana sıkıla konuştu
"Bilirsin,bana böyle önemli bir konudan bahsetmeyeceklerdir. "
Satir, boynuzlarının arasından kıvırcık olan saçlarını kaşımıştı.Percy meraktan kafayı yiyecekti.Sabırsızca sordu,
"Yani?"Kıvırcık kısa bir nefes verdi.
"Kheiron'a sorabilirsin diye seni uyandırdım."
Percy kaşlarını çatmıştı ve derin bir iç çekmişti.
"Vay bee, ne muhteşem bir dost."Homurdanarak yataktan kalkmıştı.Arkadaşına ima etmek istediği şey uyandırma sebebiydi.
"Öyle deme abi ya."
Percy dedikelerinde ciddi değildi.Bu nedenle cevap vermedi ve etrafına bakındı. Kulübede kimsecikler yoktu.Bunu fırsat bilerek üstünü değiştirdi ve Kıvırcık'la beraber büyük eve gittiler.
Kheiron ölümlü halindeydi ,yani belden aşağısı tekerlekli sandalyeye hapsolmuştu.Clarisse'le ve Rachel'la konuşuyordu.Ciddi bir mesele var gibiydi.Percy müdahale etmek istemediği-veya konuşmayı duymak istediği- için durdu ve Kıvırcık'ı da durdurdu.
"Anlıyorum Kheiron ama sen de biliyorsun,ben baş danışmanım.Melez kampına saldırı olursa,Ares kulübesini yönetmekle görevliyim.Eğer iş uzarsa ve zamanında geri dönemezsem..."
"Koruyucu olarak bir satir de iş görür sanırım."
"Hayır Rachel.Bence Reyna'yı ikna edecek kişi bir melez olmalı.Alınma ama ne ölümlü bir kahin,ne de bir satir işe yaramaz."
"Hiç alınmadım."
Clarisse gerilmiş gibiydi.Sanki bu fikir hoşuna gitmemişti.
"Bu...gerekli mi?Melez sayısı gittikçe azalıyor,bir kişi bile-"
Percy en sonunda dayanamamıştı.Clarisse'in insancıl yönünü görmese de olurdu.Ona karşı tutumunu gevşetmek istemiyordu.
"Eğer aklınızda başka biri yoksa gönüllü olurum.Bence Kıvırcık seve seve bize eşitlik edecektir."
Percy gerilen yüz kaslarıyla beraber Kıvırcık'a dönmüştü,tek yapması gereken Percy'i onayalamaktı. Buna rağmen soğuk tterler dökerek ve biraz da terleyerek
"A-ah e-evet! Harika olur!"diye mırıldandı.Rachel kahin olmasına rağmen bunu beklemiyor gibiydi.Clarisse ise göreve kendisi gitmeyi düşünmeye başlamış gibiydi ve Percy'e,'bu ne cürret?' temalı bakışlarından atıyordu.Ya da belki 'Sen hala yaşıyor musun?' bakışı da olabilirdi. Percy bu ikisini henüz ayırt edemiyordu.
"Sen bir belirsizsin ukula!Melezler arasında bile-"Clarisse Percy'nin üzerine yürümeye başlayınca Kheiron en sonunda araya girmeye karar vermişti.
"Yeter bu kadar Clarisse."
Clarisse şaşkınca Kheiron'a dönüşmüştü.
"N-ne?Ama..."
"Percy henüz hiçbir göreve gitmedi.Yani ne başarılı bir melez,ne de başarısız.Antremanlarda da gayet iyi performans gösterdi.Üstelik tek yapması gereken Rachel'a eşlik etmek. "
"Ve kıvırcık koruma görevini alırsa, kılıç sallamasa bile olur!"
Rachel neşeliydi. Çünkü Percy'le göreve çıkma fikri hoşuna gitmişti.Percy onun kamp dışında dahi sık sık görüştüğü biriydi ve ona karşı hisleri vardı.
"S-siz ciddi misiniz!?Onun daha güçleri bile yok!"
Percy iki kişiden destek almanın verdiği özgüvenle cevap verecek gücü kendinde bulmuştu.
"Clarisse.Sana kalan -kabullenemek-."diyerek göz kırpmıştı.Bu onların arasında geçen kavgalardan birinde Clarisse'in Percy'e dediği bir laftı.
"Dilin uzamış senin-"
"Çocuklar!"
"Peki! Teftiş sırası bendeydi zaten.Gidiyorum!"
"Güle güle git!"Percy zaferle sırıtarak arkasından el sallamıştı. Gözleri kızın sıkılan yumruklarına kayınca gülümsemişti.
Percy'nin zafer sevinci kısa ve öz kalmıştı. Çünkü Kheiron tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Umarım nasıl bir şeye kalkıştığınızı biliyorsunuzdur çocuklar."
Percy hemen girdiği moddan çıkmıştı.
"Ben biliyorum ama Kıvırcık'ı bilemem."Kıvırcık bilerek kaşlarını kaldırmıştı.
"Ben doğuştan hazırım."
"İyi o halde, hazırlanın.Kaybedecek vakit yok.Bu akşam yola çıkıyorsunuz."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percy Jackson- Poseidon'un Oğlu
Fanfiction[TAMAMLANDI] Henüz güçleri ortaya çıkmamış Percy, kendini yediler kehanetinin bir parçası olarak bulursa ne olur? Γιος του Ποσειδώνα En yüksek sırlama 1#percyjackson