!!Bu bölümde aşırı fazla sekans(?) var.Üç nokta (...) Kullandığım yerlerden sonra ortam değişiyor.kafanız karışmasın.
Jason ,Reyna'nın yanına indiği andan itibaren mor giyimli melezlerden "Hain!" bağrışları yükselmeye başlamıştı.Sadece bundan,Octaivan'ın toplulukları yönetmekte ne kadar başarılı olduğu anlaşılıyordu.Bir zamanlar 5. kohortun gururu, bütün kampın sevdiği preatörü olan Jason şimdi gözlerinde onlara ihanet etmiş bir haindi.Daha ne kadar düşebilirdi?
Ancak kalabalığın arasında kaybolan,kalplerinde hala güven ve isteksizlik taşıyan insanlar da vardı.
Jason zar zor ayakta duran Reyna'yı destekledi ve sesini yükselterek orduya seslendi.
"Jüpiter Kampı'nın melezleri!Karşınızda 12.lejyonun saygıdeğer yargıcı bulunurken nasıl olur da üzerinizde hiçbir yetkisi bulunmayan bir kahine itaat edersiniz!?"(Jason ama Jason değil gibi.)
Bu laflar üzerine uzun bir sessizlik oldu.Havan toplarını kuran melezlerin elleri bile bir müddet duraksadı.Ancak bu sadece Octaivan konuşmaya başlayana kadardı.
"Hala Preatör olduğunu mu sanıyorsun Grace?Aylarca ortadan kayboldun ve geri döndüğünde yanında getirdiğin 'dostların'kampımızı yerle bir ettiler.Sen önlememekle kalmayıp onlarla beraber kaçtın,"bir süre onaylamayan sesler çıkardıktan sonra yapmacık olduğu her halinden belli olan hüzünlü bir sesle konuştu.
"Reyna'dan bahsediyorsan...Sen gelmeden önce zaten bunun hakkında tartışıyorduk.Bütün Jüpiter kampı ,onun senin yaptığın hataya düşüp ihanet etmesine gerçekten çok şaşırmış olmalı.Açık konuşmak gerekirse bu benim için bile büyük bir darbeydi."
Jason elinin altında sinirden titreyen Reyna'nın omzunu sıktı ve güven vermeye çalıştı.Dişlerini sıktı ve Octaivan'ın sallamalarına cevap vermeden onlara gelmekte olan büyük tehlikeden bahsetmeye başladı.
...
Percy merdivenin son basamağından atladığında kendini ormanın en karanlık bölgelerinden birinde buldu.Buraya aylar önceki savaşta zaten geldiğinden,ortama o kadar da yabancı değildi.Ancak bulunduğu bu durumda, ortam onun için eskisinden bile daha tehlikeliydi.
Elini arka cebine attı ve dalgakıranı kavradı.Kapağı açarken çoktan koşmaya başlamıştı.Heykeli gördüğü doğu yönüne giderken ne yorgunluğunu ne de omzundan aşağıya doğru inen acıyı umursayamazdı.
Yaklaşık kırk metrede bir durup soluklandıktan sonra koşmaya devam ediyordu ve şimdilik karşısına hiçbir yaratık çıkmamıştı.
Bir müddet böyle devam ettikten sonra yerin sarsıldığını hissetti.Görmezden gelip devam etmek istedi ancak nerdeyse kulağının arkasından geliyormuş gibi yüksek bir kadın kahkahası duyunca,ister istemez duraksadı.
Percy'nin aklında sesi duyduğu anda tek bir isim ve tek bir silüet belirdi.
Olanlar onu kendini daha da zorlamaya itti.Önceden olduğundan çok daha bitkin olmasına rağmen çok daha hızlı koşmaya başladı.
...
Jason konuşmasını bitirdiğinde, Octaivan'ın en azından birazcık mantığı kaldığını umuyordu.Ancak Apollon'un oğlu yine kendi bildiğini okumaya devam edince başka çaresi kalmamıştı.En sonunda mutlu olmayan bir gülümseme yaptı,
"Arkandaki ordunun senin iraden olmadan ne yapacaklarını görmek isterim."
Octaivan,Jason'ın ne demek istediğini anlamaya çalıştı.Ancak buna fırsatı olmadan ensesine bir darbe aldı ve gözleri kararmadan önce gördüğü son şey Jason'ın ayaklarının dibinde yatıyor oluşuydu.Aralarındaki metrelerce mesafe yüzünden bu mümkün olmamalıydı ancak bilinci bunu sorgulayamadan kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percy Jackson- Poseidon'un Oğlu
Fanfiction[TAMAMLANDI] Henüz güçleri ortaya çıkmamış Percy, kendini yediler kehanetinin bir parçası olarak bulursa ne olur? Γιος του Ποσειδώνα En yüksek sırlama 1#percyjackson