Percy'nin gemiden düşmesiyle Jason peşinden gidip onu kurtarmak istemişti ama bunu yapması demek, diğer yedi melezin hepsini ölüme terk etmek demek oluyordu.
Kaos ortamı oluşturan rüzgar ve gittikçe daha da şiddetlenen fırtına, Percy'nin ordan canlı çıkma ihtimalini en aza düşürüyordu. Üstüne üstlük, düşerken bilinci kapalıydı ve ziyarete gittiği yerde onları bu hale getiren yaratık vardı.
"Percy denize düştü!"
Arkadaşlarına bunu söyleme gereği duymuştu. "Sıkı tuttunun! Düşmeyin!"
Piper sessizce inledi. Normalde oldukça soğukkanlı olan kız, birini kaybetme düşüncesiyle o kadar huzursuz hissetti ki başı dönemeye başladı.
"Onu kurtarmalıyız!"
"Şuan bunu kimse yapamaz."
Reyna'nın yüz ifadesi sanki midesi bulanmış ve bu katlanılmaz bir hal almaya başlıyormuş gibi değişmişti. Ama o bir komutandı. Pek çok kez değerli askerlerini kaybetmişti. Bu da onun gibi bir durumdu. Yapması gereken, kendini en kötü ihtimale hazırlayıp, diğer askerleri için kendine hakim olmaktı. Bu kurallar her zaman aynıydı.
Gözlerinin önüne Percy'nin görüntüsünü getirmemeye çalışarak tutunduğu direğe daha da sıkı tutundu.
O sırada gözlerinin önünde uçan bir balık belirdi.Reyna ne gördüğünü algılamaya çalışırken balık uçmakla kalmayıp balığa dönüştü.Frank bekleme yapmadan suyun altında gördüklerini anlatmaya başladı.
"Altta kocaman bir canavar var! Adını bilmiyorum ama yedi-sekiz kolu var. Sanki devasa bi ahtapot gibi.Ama-"
"Frank,eğil!"
Frank kuşlardan bi haber olduğu için Reyna uyarmasa Alex gibi lanetlenecekti çünkü elini refleks olarak silahına atmıştı. Reyna engellemeze saldıracaktı.
"Bunlar da ne?"
"Uzun hikaye, sadece onları öldürme ve onların seni öldürmesine izin verme."
...
Percy acı içinde gözlerini açtığında aslında açmadığı gibi bir düşünceye kapıldı. Çünkü etraf hala kapkaranlıktı. Vucüdü, özellikle kafası çok acıyordu ama bu acı beş saniye gibi bir süre sonra kendi kendine azalarak dindi.
Şaşırdı çünkü en azından bir hafta gibi bir süre baş ağrısı çekeceğini düşünüyordu.
Çok zaman geçmeden saniyelik süren acılarından daha önemli bir durum olduğunu fark etti. Nerede olduğunu bilmiyordu. Ama vücudu kendi iradesi dışında sürekli hareket halindeydi.
Son anıları aklına gelince gözleri şokla açıldı. En son gemiden düştüğünü ve kafasını sert bir metale çarpıp bayıldığını hatırlıyordu. Ölmüş olabileceği gibi absürt bir fikre kapıldı ancak etrafta hiç başı boş dolaşan ruh yoktu. Tek ihtimal bir şekilde kurtulmuş olmasıydı. Ya da biri tarafından kurtarılmıştı.
İçinde tarifsiz bir güç hissederken yanından geçen küçük bir balık sürüsüne bakakaldı.
"Kafamı vurduğumda orda bir şeyler yerinden oynamış olmalı...."
Gözlerini ovalayıp tekrar baktığında ve hala bir balık sürüsü görmeye devam etti. Aynı zamanda su kollarına yük bindirdiğinden sonunda nerde olduğunu tahmin edebiliyordu.
"Şuan denizdeyim, "
"Konuşuyorum ve nefes alıyorum..."
Gözlerini kısıp tekrar mırıldanmıştı.
"Evet, kesinlikle çıldırdım."
...
#Percabeth'te 2 olmuşuz.Şu bölüme kadar pereyna gibi geldik ama bakalım ne olacak:d
Γιος του Ποσειδώνα :Açıklamada yazan bu Yunanca söz, Poseidon'un Oğlu demek. Sır çözüldü. Siz de hiç anlamamıştınız zaten.
Yorum yapmayı unutmayın lütfen♥ Siz destek olmayınca yazmak için bir sebebim ve isteğim olmuyor açıkçası.Ve gerçekten bu hikayeyi yarıda bırakmak istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percy Jackson- Poseidon'un Oğlu
Fanfiction[TAMAMLANDI] Henüz güçleri ortaya çıkmamış Percy, kendini yediler kehanetinin bir parçası olarak bulursa ne olur? Γιος του Ποσειδώνα En yüksek sırlama 1#percyjackson