16.Bölüm

627 47 14
                                    

Uzuuuun bir aradan sonra geri geldim.Açıkçası sınav yılım olduğu için ve okuyan kimse olmadığı için bırakmıştım ama istek olunca geri geldim.Mitoloji terimlerini hatırlamak için seriye 3.kez baştan başlamayı denesem de yemedi.bu nedenle kurgu hataları olursa kusura bakmayın.neyse başlayalım.

Yer sarsılmaya başlayınca bütün melezler tutunacak bir yer aradı. Kimse şaşırmaya dahi vakit bulamamıştı.Percy sol elinin yumruğunu sıkmış ve sağ eliyle bileğini tutuyordu. Varlığını her daim içinde hissettiği yıkım gücünü sonunda dışarı çıkarmıştı. Bu, gerekli olduğunu düşündüğü her zaman gerçekleştirmeyi denediği ama asla yapamadığı bir şeydi.
Bu nedenle bulunduğu durumu unutarak sırıttı.

"Odaklan Percy!"

"Durdur şunu Jackson."

Ona odaklanan bütün gözler eşliğinde Percy sıktığı yumruğunu gevşetti ve eserine baktı. Tam anlamıyla bir şaheser sayılmazdı belki ama geçmek istedikleri kapı, sanki en başından beri ona ulaşmak çok kolaymış gibi yakınlarında duruyordu.

Percy gülümsemesini sürdürerek referans yaptı.

"Evet, hayatınızın en dehşet anlarını yaşamak için lütfen bu taraftan."

Ve kapıdan ilk o geçti.

O sırada Hazel son darbesi olarak gördüğü saldırısını yaptı ve yere düşen kadınla beraber o da dizlerinin üzerine çöktü. Leo da dizleri tutmamış olacak ki zar zor bir kaç adım attıktan sonra onun hemen yanına düştü. İkisinin de yüzü bembeyazdı. Ama ufak bir sessizlikten sonra Leo kahkaha atmaya başladı.

"Hazel bu dehşet havalıydı! "

Hazel bir süre Leo'ya baktı. O kadar yorulmuştu ki düşünmek bile istemiyordu. Ama tehlikenin henüz bitmediğini de biliyordu. Bu nedenle Leo'nun davranışlarına bir anlam yüklemeye çalışmaktan vazgeçti. Ve doğrulup Leo'ya elini uzattı." Diğerlerine yardım edelim."

Leo uzatılan eli yakaladı ve kendine çekti. Ancak biraz daha güç uygulasa , Hazel üzerine düşecekti. Bu nedenle kendi kalktı. "Çok fazal güç tükettin Hazel.Yardıma gideceğim.Biz gelene kadar burda dinlen. "

Hazel tam itiraz edecekken kapı kendiliğinden açıldı. Ve içeri arkadaşları girdi. Hazel bu kadar kısa sürede nasıl o kadar canavarı hallettiklerini merak ederek onlara baktı . Tam bunu soracakken yaralı Frank'i gördü ve bir anda yorgunluğunu unup erkek arkadaşının yanına koştu. "İyi misin!?"

Frank'in bilinci açıktı ve sevgilisi yarasını kontrol etmek için elini başına atınca irkildi. "Evet. Elini çekersen çok daha iyi olacağım."

Hazel yine de endişeliydi. "Emin misin? Dayanabilcek misin?"

"Tabiki. Sen görmedin. Sadece ufak bir darbeydi." Frank her ne kadar böyle söylese de iyi gibi durmuyordu ve kan kaybediyordu.Ve Percy çok sabırsızdı. Normalde böyle bir konuşmayı dinlemeyi sorun etmezdi ancak bir an önce Annabeth'i görmek istiyordu. Sonunda her engeli aşıp buralara kadar gelmişken, bekleyemiyordu.

Bu nedenle atıldı.

"Siz ikiniz burda kalın. Hem Hazel da dinlenmiş olur,"cebinden iki, hatta üç kişiye yetecek kadar ambriosa çıkardı ve bunu kıvırcık saçlı kıza fırlattı"Bu işinize yarar." Hazel itiraz etti." Hayır. Kesinlikle hayır. Nico'yu görmeliyim."

Percy acımasızca olduğunu bilerek"Frank'i kaybetmek mi istiyorsun? "diye çıkıştı.Hazel duraklayınca Percy gülümsedi ve ve yanına gidip omzuna elini koydu." Eğer o ikisi bir şekilde oradan canlı çıkarsa, emin ol Nico'yu sana getireceğim. "(de-ja-vu) sonra elini çekti." Bu yüz-"

Percy Jackson- Poseidon'un OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin