23.Bölüm

389 28 5
                                    


Çook uzun beklediniz biliyorum. Ama zaten şurada aile gibiyiz 7-8 kişi takılıyoruz affedersiniz be^^ 


Percy, Annabeth'in öylece dikildiğini gördüğünde eliyle işaret etti, 

"Gelsene."

Percy hâla çok yorgundu ve vücudundaki küçük yaralar suyla temas etmelerine rağmen iyileşme belirtisi göstermiyordu. Buna rağmen revirde yatmak oldukça bunaltıcıydı. Üstelik bulundukları bu olağanüstü durumda her şeyden habersiz kalamazdı. 

Annabeth belirmeden önce tanıdık semaları izliyor ve bir saat içinde neler olacağını kestirmeye çalışıyordu. Reyna iyi miydi?Zamanında kampa varabilmiş miydi? Yoksa çoktan bir savaş başlamış mıydı? Çok geçmeden oraya varacaklardı, neler olacaktı? 

Annabeth derin bir iç çekti ve itiraz etmedi. Başka yapabilecek bir şeyi yoktu. En azından kafasının içindeki karmaşayı dindirmeyi deneyebilirdi. 

Percy'nin yanına gitti ve onunla birlikte manzarayı izlemeye başladı. İkisi de konuşmuyordu ancak sessizlik rahatsız edici değildi. Hatta, saçlarını okşayarak giden hafif rüzgar oldukça raharlatıcıydı. Annabeth kendi tasarladığı yapıları görmeye başlayınca istemsizce gülümsemeye başladı. Percy'nin ona kaçamak bakışlar attığının tamamen farkındaydı. 

Percy en sonunda konuştuğunda nerdeyse on dakika olmuştu. "Harikasın. "

Annabeth ani gelen iltifatla ne yapacağını şaşırdı ve ona döndüğünde yanakları hafifçe pembeleşmişti. "N-neden böyle düşünüyorsun? "

İkisi de içinde bulundukları durumun farkındaydı ama reddetmiyorlardı. Percy konuşmaya devam ederken parlayan gözleriyle şehri izliyordu. "Daha küçük bir çocukken dünyayı kurtardın, "Gözleri kısa bir süre Annabeth'in sarı saçlarındaki geçmekte olan beyaz tutama gitti "Tek başına gökyüzünü taşıdın, ve şimdi tekrar tanımadığın insanlar için kendini riske atıyorsun... "

Percy sustu ama kalbinde devam ediyordu, "Çok zekisin,çok güzelsin,gri gözlerini çok seviyorum..."Annabeth'

in halihazırda bir sevgilisi olmasa bunları ve daha fazlasını ona söyleyebilirdi.Herhangi bir çekincesi yoktu. Ama şimdilik içine attı. 

En sonunda Percy susunca Annabeth bütün kalbiyle ona cevap vermek istedi. Ancak bu sözler karşısında değil cevap vermek, ne hissetmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Buna rağmen kalbi yerinden çıkarcasına atıyordu. 

Ağzını açtı ve bir şey diyemeden kapattı. Bu sürekli tekrarlanınca Percy gülmeye başladı. "Cevap vermek zorunda değilsin."Annabeth bir süre onun gülüşünü izledi ve en sonunda o da gülümsedi. 

Artık ne yapması gerektiği hakkında kesindi. 


(Yazara kızmayın romantik sahne yaz dediler ama kendisi uzun süredir sap) 

Tekrar sessizliğe gömüleceklerini düşünürken Percy, bir yeri işaret etti ve genişlemiş gözleriyle bakarken kekeledi. "S-sen de görüyor musun? Lütfen hayır de."

Annabeth Percy'nin işaret ettiği yöne baktığında gözlerine inanamadı ve Percy'nin tepkisinin kesinlikle abartı olmadığını düşündü. Aşina olduğu kamp sınırlarının batısında mor giyimli lejyon askerlerlerinden oluşan bir ordu, doğusunda ise lejyon ordusuna göre biraz daha uzakta bulanan bir canavar ordusu vardı!! 

Bu tamamen beklenmedikti! Gaia ile olacak asıl savaş 1 Ağustos olarak belirlenmişti! Henüz o tarihe 2 gün vardı. Şuan için tek endişeleri bir iç savaşı önlemekti. Peki neden...? 

Ölümüne düşman iki taraftan biri insan bile değildi. Neden dedikleri gibi yapmalarına gerek olsun ki? Annabeth aynen böyle düşünüyordu.Bu onlara gerçekten bir savaşta olduklarını hatırlatan çok ağır bir darbeydi! 

Annabeth'in bakışları iki ordu arasında gidip gelirken iyice umutsuzluğa kapılıyordu. Percy ondan farklı değildi. Görünüşe göre zamanında yetişeceklerdi ama bu neyi değiştirecekti ki? 

Arkalarından bir hışırtı sesi geldi ve gölgelerin arasında biri belirdi. Bu Nico'ydu. O da oldukça gergindi ama solgun yüzünde herhangi bir korku belirtisi yoktu.

 Nerdeyse romantik sayılacak tabloyu gördüğünde bir süre boş boş baktı ama sonra durumu hatırlayıp hemen ileri adımladı. 

Percy, Nico'yu gördüğünde tek istediği iyi haberler almaktı. Annabeth 'in de ondan farklı bir yanı yoktu. Ancak Nico sakin bir sesle, "Heykel kayıp, Reyna'nın ağır yaraları yok ama savaşamayacak kadar yorgun. Lejyon kampa varmak üzere .Ve size verebileceğim tek iyi haber, Melez Kampı savaşa hazır. " 

...


Büyük ihtimalle 25 final olacak. Olmazsa da en fazla bir bölüm ileri kayar. 

Oy verirseniz çok müteşekkir olurum \(^•^)/

Diğer bölüm bu akşam:D

Percy Jackson- Poseidon'un OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin