&Giriş&

23K 1.4K 1.4K
                                    

Soğuk.

“...olmasını tahmin ediyorum.”

Çok soğuk.

“Anladım. Teşekkür...”

Üşüyorum.

Bana yardım et.

“Tetikte ol. Bilmemeli.”

Unutmamalısın.

Ne?

“Hey!”

Neyi?

“Burnunu kırıştırmış.”

Direnmen gerekiyor.

“Bizi duyabilir mi?”

Neden?

Çünkü tek yolu bu.

“Jisung?”

Özür dilerim.

“Jisung?”

Bekle, ne için?

“Jisung, benim. Seungmin. İyi misin?”

Gözlerimi açıyorum.

Yatağımın ucunda duran kırmızı saçlı çocuğa bakıyorum. İlk başta tanıyamasam da sonra çıkarıyorum, benim en yakın arkadaşlarımdan. Hafızamı zorluyorum ama ben uyumadan önce, bana gelmek için haber verip vermediğini hatırlayamıyorum. Arkasındaki sarışın çocuğu da görür görmez tanıyorum, o da Chan.

Yutkunup acıyan boğazım yüzünden öksürüyorum. “Bir şey mi oldu Seungmin?”

Sorumu garipseyerek gözlerini kaçırdığını fark ediyorum. “Seni aradım ama telefonunu açmadın. Hiç kimse sana ulaşamayınca da eve gelmek zorunda kaldım. Baygındın, şu an iyi misin?”

Göz kapaklarımın açık kalmak istemediğini anlayınca, “Çok yorgun hissediyorum.” diyorum. Ve üşüyorum.

Gözlerini kısarak bakıyor. “Çok telaşlandık Jisung. Chan'ı arayıp yardım etmesini istedim. Bir sorunun olmadığını söyledi.”

“Bütün gün boyunca ders çalıştın, değil mi Jisung? Tam bir geri zekâlısın. Hiç mi ara vermedin? Yemek yemek için bile mi?” diye soruyor Chan.

Kaşlarımı çatıp sağ tarafıma dönüyorum. Evet, hatırladığım kadarıyla bütün gün ders çalışmıştım. Yemek yemek de istememiştim çünkü... Çünkü...

Evet? Neden bütün gün kendimi derse verdim ve yemek bile yemek istemedim?

“Annene haber verdim Jisung.” diyor Seungmin yatağımın ucuna oturarak. “Burada kalmanı istemedi, yine de gelirlerse rahatsız olacağını bildiğimden benimle güvende olduğunu söyledim.”

“Başka kime söylediniz? Ufak bir şey, herkesin bilmesine gerek olduğunu sanmıyorum.”

Chan ağırlığını bir ayağına vererek parmaklarıyla sayıyor. “Seungmin Jeongin'e de söylemek istedi ama izin vermedim. Bana kalırsa da, böyle devam etmediğin sürece önemi yok.”

Seungmin gözlerini deviriyor. “Endişeleniyorum hyung.”

Yatmayı bırakarak oturuyorum. “Peki şeye haber verdiniz mi?”

Seungmin hızla bana dönüyor. “Kime?” diye sorarken bir şeyi anlamaya çalışırcasına bakıyor.

Kaşlarımı çatıyorum. Bunu ben de bilmiyorum.

“Dediğimiz gibi,” diyor Chan itiraz kabul etmez bir sesle. “Önemli değildi ve sadece bilmesi gerekenlere haber verdik. Buna bile gerek yoktu. Eğer Hyunjin'i söylüyorsan,” kaşlarını kaldırıyor, “bir araya gelince tamamen sana kalmış olur.”

İçimi bir huzursuzluk kaplıyor. Hyunjin değil. Peki ya kim?

Gözlerimi kapatıp battaniyemin altına giriyorum. “Çok yorgun hissediyorum, uyuyabilir miyim?”

Seungmin yataktan kalkıp kapıya gidiyor. “Yarım saat daha uyuyabilirsin. Sonra sana yemek yedireceğim ve Narnia Günlükleri izleyeceğiz. Daha fazla ders çalışmak yok!”

Chan dolabımın önünde duran sırt çantasını alırken gülümsüyor. Seungmin'in bana yemek yedirmeyeceğini, kaşığı bana uzatıp hemen kendi ağzına götüreceğinin farkında.

Hyunjin'i buraya çağırırsam Seungmin'in ilgisi üstümden çekebilir miyim diye merak etmeye başlıyorum.

‘’

umarım silmem bunu da lcbalxbakfb

19.7
20.7

Ficteki shipler etiketlerde yazıyor, "yorum" yaparken neden kendi shipinizin olmadığını sorgulamaz ya da bitmiş ficin sonunda başka bir ship istemezseniz sevinirim.

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin