}18{

6.6K 675 564
                                    

“Pekâlâ.” Siyeon eliyle Hyunjin'e işaret veriyor. “İstersen bir deneme yapalım.”

Hyunjin kolunu kaldırıyor ve Minho'nun omzuna sıkı bir yumruk atıyor. Gözlerimi sıkıca yumuyorum.

"Bekle, canın yandı mı?" diye soruyor Yeeun hayretle. Gözlerimi açmadan başımla onaylıyorum. "Ama nasıl olur? Tamamen doğru yapmıştık. Tam olarak neresi acıyor?"

Bir elimi göğsüme götürüyorum. "İçerideki kırmızı şey."

Yeeun abartıyla gözlerini deviriyor. "Hafızasını geri kazanınca berbat espri yeteneği de beraberinde gelmiş sanırım. Ne dersiniz? Tekrar küçük bir küre oluşturayım mı?"

Ayağa kalkıyorum. “Asla olmaz! Bir daha kimse benim Minho'yla ortak olan anılarıma el süremez!”

Evet. Benden alınan en önemli şeyleri geri aldım. Mutluyum ve her boşta kaldığım anda Minho'yu düşünmeden edemiyorum. Bu mükemmel bir his.

Woojin; Seungmin onu kilitledikten sonra buraya kendisinin getirttiği büyücüler, Siyeon, Yeeun ve Yugyeom tarafından sorgulandı. Yugyeom ona güçleriyle birlikte yeni bir hayat verilmesini istedi ve bu bütün büyücüler tarafından kabul edildi. Başta Woojin olmak üzere, işin aslını öğrenen diğer bütün büyücüler bize yapılan haksızlıktan dolayı özür dilediler ve Woojin sarayını Minho'nun üzerine bırakmayı kabul etti. Bana ait olan küçük küreyi bize teslim ettikten sonra ise yeni yaşamına başladı.

Minho artık gerçek bir eğitmen ve Hyunjin'e verdiği hızlandırılmış eğitimle onun da bir eğitmen olmasına yardım ediyor. Yugyeom evine geri dönmeden önce üst düzey Leelerden biriyle görüşeceğini ve Hyunjin'in bize olan yardımlarından dolayı ödüllendirilmesi için bir şeyler yapabileceğini söyledi. Minho onun aslında Hyunjin için bir saray yaptıracağını ve yönetimin tamamını Hyunjin'e bırakacağından şüpheleniyordu, bana kalırsa da haklı. Tıpkı Gahyeon'un gördüğü gibi, Hyunjin yüksek bir dereceyle ödüllendiriyor.

Bugün ise Yeeun ve Siyeon, Yugyeom'un talimatlarını harfiyen yerine getirerek Minho'yla benim fiziksel acı bağımızı ayırma büyüsünü uyguladılar ve az önceki teste bakılırsa işe yaradı. Her ne kadar bunun bu şekilde denenmesini doğru bulmuyor olsam da Minho'nun kolundaki acıyı kendi bedenimde hissetmiyorum. Buna üzüldüm ve duygusal bir acı duydum ama fiziksel bir şey yok. Gülümsüyorum.

"İşiniz bittiyse," Minho eliyle artık kendisine ait olan salonun kapısını gösteriyor, "Sizi dışarı alayım. Jisung'la onun yarım kalan eğitimine devam etmemiz gerekiyor."

Hayatıma giren bir başka artı, Malayca derslerine eklenen büyücülük dersleri. Minho kadar güçlüyken kendimi kontrol edemememin büyük sorunlar oluşturabileceği bir gerçek.

"Jisung'ın odasında çalışın," diyor Siyeon. "Sanki bizi aslında neden kovduğunu bilmiyoruz."

Minho sırıtıyor ve ayağa kalkıyor. Ben de peşinden giderken, "Kesin öpüşecekler," diyen sesini duyuyorum Seungmin'in. Son birkaç günümüz dolu dolu geçtiğinden dediğinin doğrulanmasını deli gibi istiyorum. Minho'yu çok özledim, her saniye de daha fazla özlüyorum. Yalnız kaldığımız an sayısı son bir hafta içinde sıfır.

Bana ayrılan odanın önüne geldiğimizde aynı onun odasındaki gibi işleyen kilidi açmak için elini duvara koyuyorum. İçeri girdiğimizde duvara yaslanıyorum.

"Seungmin'in kâhinliğini ve ön gördüğü şeylerin gerçekleştiğini bana bir kez daha kanıtlamak ister misin?"

"Çok art niyetliydi ama o."

Kaşlarımı çatıyorum. "Nihayet baş başayız ve sen art niyetten mi bahsediyorsun?"

“Dediğim gibi, ders çalışacağız. Hem daha önünde bir dolu sınav ve ezberlemen gereken zibilyon sözcük var. Sence beni araya sıkıştırabilir misin?”

“Hayır,” diyorum dediğim dedik ses tonumla. “Dersleri araya sıkıştırabilirim. Sen daha önemli değil misin?”

Birkaç saniye dudaklarını birbirine bastırarak gözlerime bakıyor. Bakışlarımı dudaklarına çevirmemek için kendimle büyük bir savaş verirken, "Neden öyle bakıyorsun?" diye soruyorum. Kendi cümlem bana, haftalar önceki anımızı hatırlatıyor. Jeongin, Hyunjin ve Seungmin tarafından Jeongin'in odasında basıldığımız ve Seungmin'in bize bir kova suyla tepkisini gösterdiği günü.

O da bunu anımsamış gibi gülümsüyor. "Çok öpülesi duruyorsun."

Benim de dudaklarım yavaşça yukarı kayıyor. "Öps-"

Lafımı bitiremeden dudaklarımızı buluşturuyor. Bu defa bölünmeyeceğimizin bilinciyle, ben de ona karşılık veriyorum.

""

evet aslında bu son sahnenin ilk karşılaştığımız kısmını yazarken aklımda tamamen finali kesinlikle böyle yapmalıyım düşüncesi vardı. bitişte de böyle öpüşsünler istiyordum

başka bir kitapta tekrar görüşmek üzere ❣

20.10
7.11

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin