“İçeri girerken,” Minho başından maskesini geçirip iplerini kulaklarına götürürken cümlesine ara vermek zorunda kalıyor. “Hiçbirinizin sesini duymak istemiyorum. Konuşacaksanız zihninize konuşun.”
Seungmin elini kaldırıyor. “Ben zihne konuşamıyorum?”
Minho parmaklarını şıklatıyor. “O yüzden sen konuşmayacaksın.”
Seungmin kaşlarını çatarken Hyunjin gülerek omzuna vuruyor. “Minho'ya duyurmayacak şekilde bize söyleyebilirsin.” Başımla onu onaylıyorum.
Minho kafasını iki yana sallarken gözlerini deviriyor. Bir eliyle diğer iki maskeyi Hyunjin ve Seungmin'e verirken şapkasını başına takıyor. Bana dönüp öbürlerine yaptığının aksine maskeyi fırlatmak yerine kendisi başımdan geçiriyor. Elleri iplerle uğraşıyormuş gibi kulaklarımda fazla kalınca Hyunjin kollarını tutup çekiyor.
“Evde fingirdeşmeye devam edersiniz, önemli bir görevdeyiz.”
Minho önce sağ, sonra sol kaşını ikişer saniye kaldırarak ona baktıktan sonra gülümsediğini belli edecek şekilde gözlerini kısıyor. Dudaklarını maskeden dolayı göremiyorum. Çantasından bizim için üç tane de şapka çıkarıyor ve birini başımda konumlandırdıktan sonra ayağa kalkıyor. Seungmin ve Hyunjin şapkalarını kendileri takıyor.
“Adım sesinizi bile duymayacağım,” diyor Minho tehditkâr bir sesle. Hepimiz başımızla onayladıktan sonra ayağa kalkıyoruz. Beş dakika kadar yürüdükten sonra boş arsaya geliyoruz. Arsadaki tek ağaca ilerlerken Hyunjin klasik el hareketini yapıyor. Onun önünde yürüyen Minho elini parıldayan ağaca bastırıyor ve arkasını dönüp ortaya çıkan saraya yöneliyor.
Sarayın etrafını dolaşırken ay ışında gözlerini kıstığını fark ediyorum. “Arka kapıya benzer herhangi bir şey görebiliyor musunuz?” diye fısıldıyor.
“Hayır.”
“Hiçbir şey yok.”
Minho arkasını dönüp geri geri yürümeye devam ederken bize tek sıra olmamızı söyleyen bir işaret veriyor. Seungmin ve Hyunjin benim arkama geçerken Minho önüne dönüyor ve onun adım attığı yerlere basmaya çalışıyorum.
Minho birden durduğunda bunu geç algıladığımdan kendimi durduramıyorum ve ona çarpıyorum. O düşecek gibi olurken ve ben yakasının ensesinden tutup onu kurtarırken Seungmin bana çarpıyor. Ona da Hyunjin çarptığında dayanamıyor ve dördümüz birden yere yığılıyoruz.
“Lanet olsun Jisung,” diye sinirle söyleniyor Seungmin. “Senin yüzünden bileğimi burktum aptal!”
“Yanlışlıkla oldu,” diye fısıldarken Minho ve Hyunjin ayağa kalkıyor.
Seungmin benimle birlikte ayağa kalkarken, “İki saat Minho'yu kesmeseydin ona çarpmazdın,” diyor.
“Ben Minho'yu kesmiyordum.”
“Minho kesilmez ki zaten,” diye lafa giriyor Hyunjin. “Benden daha az yakışıklı.” Maskesini çenesine itip gözlerini arkası dönük Minho'ya çeviriyor. “Aslında haklısın, kimi kandırıyorum ki? Çocuğun poposu bile benden yakışıklı.”
Minho onu umursamayıp sarayın çalılarla kaplı duvarına ilerlerken umursamama kısmı Seungmin için geçerli olmuyor.
“Minho'nun poposunu kesmeyi keser misin?”
“Gerçekten güzel ama.”
Seungmin'in sinirlenişini keyifle izlerken birden Hyunjin'in övdüğü kişinin benim erkek arkadaşım olduğunu fark ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Voices ;; Minsung {✓}
FanfictionJisung, zihninde onunla konuşan birinin sesini duyar. *** | 2019 Ficteki shipler etiketlerde yazıyor, "yorum" yaparken neden kendi shipinizin olmadığını sorgulamaz ya da bitmiş ficin sonunda başka bir ship istemezseniz sevinirim.