}11{

6.7K 719 797
                                    

Hyunjin, başka insanlara göre boş görünen arsaya girdiğinde, doğruca kapının sağ tarafında, biraz ileride duran ağaca ilerledi ve sağ elini aşağıdan yukarı kaldırarak havada bir dalga oluşturdu. Ağacın gövdesinde sarı ışıltılar oluşurken etrafında kimsenin olmamasını fırsat bilip elini gövdeye bastırdı. Arkasına döndüğünde karşısında belirginleşen yapıya yöneldi. Adımları onu saray benzeri evin kapısına getirdiğinde işaret parmağını kapının halkalı tokmaklarına doğrulttu ve kapıların kendiliğinden açılmasını sağladı.

Tatmin olmuş bir ifadeyle gülümserken kapıdan geçti ve geniş koridorlarda yürümeye devam etti. Sağ tarafındaki mermer merdivenlerden çıktıktan sonra, karşısındaki holde üçüncü kapının önünde durdu. Parmakları kapıya üç kez vurduktan sonra biraz bekledi. Ses duyamayınca bir kez daha vurdu. Sonra tekrar üç kez tıkladı. Kapı açıldığında içeri girdi ve büyük masada oturan kişiye baktı.

“Bir sorun mu var Woojin?” diye sorduğunda, çocuğun çevresindeki diğer büyücüleri yeni fark ediyordu. İki kız ve bir oğlanın yüzlerindeki ifade onun gerilmesine neden olmuştu.

“Ah, bir şey yok Hyunjin. Sadece hal hatır sormak için çağırmıştım. Oturmaz mısın?” diye, Woojin kibarca konuştuğunda Hyunjin yanağının içini ısırdı. Woojin onu ikna edemediğini anlayınca rahatlıkla ekledi, “Öğrencilerimle sıradan, telaşsız ve iki yakın arkadaş gibi bir gün geçirmek isteyemez miyim?”

Hyunjin eliyle yanındakileri gösterdi. “Muhafızların tepemizde dikiliyorken nasıl diyebilirsin ki bunu?”

Aslında onunla ters bir şekilde konuşmak istemiyordu, sonuçta kendisinden kat be kat daha güçlüydü. Ancak arkadaşlarına verdiği zarardan sonra, eğitimleri sırasında bile onunla eskisi gibi konuşamıyordu. Yalnızca iki ay önce Woojin'e sanki kendi ağabeyiymiş gibi yakın davranabiliyordu. Woojin, Hyunjin'i kendisi kaybetmişti.

Woojin tatlılıkla gülümsedi. “Haklısın Hyunjin, fakat ben onları zaten tanıdığını sanıyordum.” Önce sol tarafındaki çocuğu işaret etti. “Wonpil'i bilirsin, sıradan bir insan görünümü vermek için hayatını müziğe adamış bir adam rolü yapan arkadaşımız. Ve kızlar da,” eliyle sağındaki sarışın ve mor saçlı kızları gösterdi, “arkadaşın Minho'nun komşuları, Minji ve Bora.” Eliyle çenesini sıvazladı ve dişlerini göstererek sırıttı. “Minho'dan bahsetmişken, aranız nasıl Hyunjin? Bir ay öncesinde gayet sıkıydınız.”

Hyunjin'in içinde bir korku kendini gösterdi. Woojin'in yanındakiler sadece onun muhafızları değildi, isimlerini defalarca duyduğu Kim klanından en deneyimsizi 6 yıl eğitilmiş büyük büyücülerdi. Woojin'in ne yapmak istediğini şimdi anlıyordu. Minho'ya verdiği cezanın az olduğunu düşünmüş ve yeni bir tuzak kurmadan önce hayatıyla ilgili bilgi toplamaya çalışıyor olmalıydı.

“Minho şehirden taşınmak istiyor,” diye yalan söyledi. Minho'nun eğitimi bitmeden bir yere ayrılmak istemediğini kendi ağzından duymuştu ve ayrıca Jisung'dan kilometrelerce uzağa gitmek istemediği tahmin edilebilir bir şeydi.

“Öyle mi?” diye sordu Woojin. Hyunjin gerginlikle başını salladı. “Nereye gidiyormuş bakalım? Bana geçen haftaki dersimizde hiç bahsetmemişti.”

Hyunjin Minho'nun son iki haftadır Woojin'in derslerine gelmediğini biliyordu ama bunu boşverdi. Kafadan bir yer ismi sallayacakken, “Jisung'ı da yanında götürecek miymiş peki?” diye sormaya devam etti Woojin. Hyunjin kanının donduğunu hissetti. Woojin öğrenmiş olamazdı, değil mi?

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin