}6{

7.4K 1K 571
                                    

Saat 10'a yaklaşırken, yaşadığım heyecanı her yerimde hissediyorum. İki saattir uyanığım ve Lee Know'u bu iki saatte hiç duymadım. Eğer gerçekten gerçekse uyuyor olması normal. Ama ben beklemek istemiyorum.

Gözümü bile kırpmadan telefona bakarken aklımdan geçen, Lee Know'un o kayıtlı numara olup olmadığı. Bana karşı sevgilim diye hitap ediyor ve telefonumdaki kayıt da bu. Bir şekilde, diyorum kendi kendime, telefonumu ele geçirmiş ve bunu o yapmış olabilir.

Gözlerimle odayı tarıyorum. Sonunda masanın üzerinde Seungmin'in telefonunu görüyorum. Birkaç adımda telefonu alıyor ve koltuğa tekrar oturuyorum. Şifreyle karşılaştığımda duraksıyorum. Onun şifresini bildiğimden emin değilim, ama yine de denemeye karar veriyorum. Hyunjin'le çıktıkları günü deniyorum. Ardından kendi doğum gününü. Son kez doğduğu yılı girdiğimde kilit açılıyor. Kendine bu kadar önem verişine göz deviriyorum.

Numarayı onun telefonuna yazdığımda, onda Aptal Minho kaydını görüyorum. Kafam daha çok karışıyor. Seungmin'in bu kişiyi tanıdığını düşünmüyordum. Son uygulamaları temizleyip telefonu aldığım yere bırakıyorum.

Uyanık olduğunu düşünmemiştim.

Korkuyla sıçrıyorum. Güldüğünü hissedebiliyorum.

Kapıyı mı çalmalıydım?

Beni korkutma.

Üzgünüm.

Seungmin'in odasına ilerliyorum. Lee Know geldiğinde onun da yanımızda olmasını istediğimden emin değilim. Dışarı çıkmasını isteyeceğim ama zihnimdeki iki nedenden tereddüt ediyorum. Lee Know gerçek olmayabilir, Seungmin'i boşu boşuna göndermiş olabilirim. Ya da bir katil olabilir, bu durumda o olmadan suçlu biriyle aynı ortamda olmam benim için tehlikeli olur.

Kapıyı pat diye açtığımda masa başında bir şeyler yazarken buluyorum onu. Gözlerini bana çevirip, "Bir saate okula gitmem gerekiyor ve beni oyalarsan seni bin parçaya ayırıp parçalarını yolda gördüğüm konternerlara paylaştırmaktan çekinmem," diyor.

Gülümsüyorum. "Umarım yetişirsin." Kapıyı çekip kendi odama gidiyorum.

•°-°•

Saat 3'e yaklaşırken beklemekten sıkılıyorum. Saatlerce ders çalıştım ve yorgunum. Lee Know'un gelmeyeceğinden emin olsam uyurdum kesinlikle. Nerede olduğunu sormamın bir yolu olması lazım ama bilemiyorum.

Telefonuma uzanıyor ve rehberime giriyorum. Bütün isimleri gözden geçiriyorum, belki tanımadığım başka numaralar da vardır. Çıkıyor da zaten, üç tane.

Seo Changbin. Lee Felix. Kim Woojin.

Bütün listeyi dolaştıktan sonra bunların kim olabileceğini düşünüyorum. Lee Felix dün konuştuğum çocuk, onunla gerçekten de tanışıyormuşum. Ama hatırlayamıyorum ve nedenini bilmiyorum. Nasıl olur da o beni hatırlarken ben onu unutmuş olurum? Ya da onları unutmuş olurum?

Seo Changbin de, Kim Woojin de kim bilmiyorum. Changbin'in Felix'le ve yine eskiden tanıdığım Minho'yla bir ilgisi olduğunu biliyorum ancak Woojin'i ilk defa duyuyorum. Fark ettiğim bir başka şey de, Minho isimli kişinin telefonumda yer almaması. Lee Minho isminde hiçbir kayıt yok. Oflayarak kafamı dağıtmak için sosyal medya hesaplarıma giriyorum ve biraz altlara inip tanımadığım, daha doğrusu şu an tanımadığım insanlarla ilgili bir şeyler var mı diye bakıyorum.

Fazla paylaşım yaptığım için iki hafta öncesine ancak on beş dakika sonra ulaşıyorum. Odaklanmış bir şekilde kısık gözlerimle ekranı incelerken, beynimde karıncalanma hissediyorum ve hemen ardından onu duyuyorum.

Jisung?

Heyecan bir kez daha her zerremde parlıyor. Hevesle sesleniyorum.

"Efendim?" Birkaç dakika sonra bunu sesli söylediğimi fark ediyorum. Tanrım... Beni bu şekilde duyamıyor.

Efendim? diye tekrar sorduğumda, Neredesin? diyen sesini duyuyorum. Kalbim ağzımda atıyor gibi, onu göreceğim yakında. Hem de bu 'yakında', gerçekten çok çok yakın bir zaman.

Evimde oturuyorum Lee Know.

Ne zaman gülümsemeye başladığımı bilmiyorum. Kısa bir süreliğine bu kadar heyecan yapmamın da saçma olduğunu düşünüyorum ancak hemen sonra kendimi onaylamazcasına başımı sallıyorum. Heyecanım normal, kimse benim zihnime konuşamıyor sonuçta.

Ben gelemeyeceğim Jisung.

Ne?

Kırıldığımı fark ediyorum. Sabahtan beri onu bekliyordum oysaki. Bunu yapamaz, değil mi?

Üzgünüm, benim de bir işim ve çalışmam gereken derslerim var. Sesi fazla olgun biri gibi geldiği için ne dersi olduğunu merak ediyorum. Bugün konuşamam seninle.

Bir süre hiçbir şey demeden bekliyorum. İki dakika geçiyor, bir dakika daha ve sonra birkaç dakika daha... Nefes alıp verdiğini duyabiliyorum sanki, o da bu duruma üzülmüş gibi.

Ardından hemen bu düşünceyi zihnimden siliyorum. Üzülmez, o beni tanıyor çünkü. Beni biliyor ve benimle ilgili merak ettiği hiçbir şey yok. Gelse hiçbir şey değişmezdi onda, sadece ben birkaç soruma cevap almış olacaktım.

Bana kızgın mısın? diye soruyor en sonunda. Başımı iki yana sallıyorum.

Hayır.

Kızgınsın.

Değilim Lee Know.

Kırıldın da.

Gözlerimi yumuyorum. Kırılmama izin vermeyeceğim ve o böyle derse bunu başaramam.

Kırılmadım. Yapmam gereken şeyler var zaten.

Ve aslında yok.

Seni üzen neydi, Jisung?

Üzülmedim diyorum sana. Ama ağlayacak gibi hissediyorum.

Beni görememek mi? Yoksa hiçbir şey öğrenememiş olmak mı?

Her ikisi de. Hiçbiri Lee Know. Şimdi gidip işini hallet. Seni meşgul etmemeliyim.

Jisung, tereddütlü sanki. Sana bugün hiçbir şey diyemem ancak beni görmeni sağlayabilirim.

Yine umutlandığımı hissediyorum ve bu yüzden kendimi tokatlamak istiyorum.

Nasıl yapacaksın onu?

Geçenlerde gittiğin markete gel.

Tanrım, gerçek değilse eğer ben kesinlikle zaman kaybediyorum. Hâlâ emin değilim ve tek diyebileceğim kafayı yiyor olduğum.

Yine de hızla üstüme kalın bir şeyler geçiriyorum. Emin olmam için dediklerini yapmam gerekiyor. Montumu da giydikten sonra kapıya yürüyorum ancak midemde hissettiğim bulantı, duraksamama neden oluyor. Elimi ağzıma koyuyorum ve birden ortaya çıkıp beni rahatsız eden kokuları görmezden gelmeye çalışıyorum. Bir adım daha attığım sırada midem bana onu dizginleyemeyeceğimi söylüyor. Tuvalete koşuyorum.

Bu gitmeme engel olmuyor ve yirmi dakika sonra daha sıkı giyinmiş bir şekilde en son gittiğim markete ilerliyorum.

''

kötü hissedince bölüm atasım geliyor, kitabın devam etme ihtimali mutlu olma ihtimalimle ters orantılı

bir de angst yapmak istiyorum of

6.7
13.7

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin