}14{

4.7K 595 412
                                    

Yaklaşık bir buçuk haftadır Yeeun'un sarayında, bize verilen odalarda kalıyorduk. Günlerimiz Gahyeon ve adının Soojin olduğunu öğrendiğim siyah saçlı kahküllü kızın Seungmin'i; Minho, Siyeon ve Yeeun'un beni eğitmesiyle geçiyordu. Hyunjin'in ise tek yaptığı krakerleriyle birlikte Seungmin'in Gahyeon'a olan sinir krizlerini izlemekti.

Beni en çok şaşırtan tam da Gahyeon'un gördüğü gibi Seungmin ve benim çok kolay bir şekilde işimizin en zor taraflarını öğrenmemiz ve güçlü olduğumuzu hissetmemiz olmuştu. Örneğin, Seungmin artık aynı Gahyeon gibi birine dokunup geçmişini ve kim olduğunu görebiliyordu. Bana geleceği görmenin daha ileriki dersleri olduğunu söylemişti. Normal öğrencilere göre daha fazla ders aldığımızdan da daha hızlı öğreniyorduk.

Şimdi ise sert bir eğitim şekline sahip Yeeun'un dağıttığı kütüphaneyi topluyorum. Sabah bütün kitapları yere sermişti ve benim görevim hepsini geri yerleştirmekti.

Ben üç kitabı elimi değdirmeden kolaylıkla kaldırırken Yeeun, Minho'ya da hazırladığı lattesini yudumlayarak Minho'yla konuşuyor. Tam iki saattir burada çalışıyorum ve bir şeyi yerinden kaldırmak oldukça kolay olsa da uzun süredir yaptığım için başım ağrıyor.

Oflayarak Minho'ya dönüyorum. “Bana burayı toplatması haksızlık değil mi?”

Minho gözlerini bana çevirdiğinde onun da bana katıldığını anlıyorum ama Yeeun tarafından çoktan ikna edildi. Alışmam için yapmam gerekiyor.

Yeeun benim hayıflanmalarıma ve Minho'nun ona yolladığı onaylamaz bakışlarına aldırmadan konuşuyor. “O kitapların yeri orası değil.”

Bana arkası dönükken bunu yaptığımı fark etmesi beni onun ensesinde gözleri olduğunu düşünmeye iterken kitapları kaldırıp numaralarına bakıyor ve kolumu soldaki raflara yöneltip oraya gitmelerini sağlıyorum. O kadar zamandır burada olmama rağmen bütün rafların henüz 1/8'i dolu.

“Ve şimdi,” diyor Minho az önceki konuşmalarına dönerken. Arada bir bana olan kaçamak bakışlarını yakalayabiliyorum, Yeeun'a hak verse de üzülüyor olmalı. “Woojin karşımıza çıkarsa ne olacağını kestiremiyorum. Jisung'ın anıları hâlâ onun elinde ve başka herhangi bir büyüyle kurtaramıyoruz. Jisung'ı kurtaracak olan tek kişi Woojin. Ondan daha ne kadar saklanabileceğimizi de bilmiyoruz.”

İki kitabı arkamdaki raflara gönderirken Yeeun kahvesinden bir yudum daha alıyor. Fincanını masaya bırakırken bacak bacak üstüne attığı sandalyede geriye yaslanıyor. “Soeun, bizden daha bilgili bir arkadaşım. Buraya gelmesini isteyebilirim ama tatilde olduğundan pek hoşuna gitmeyecektir.”

“Jisung'ı bir tatil yüzünden bu hâlde bırakmaz herhalde?” diyor Minho sorarcasına.

“Elbette hayır.” diyor Yeeun gülümsediğini belli eden bir sesle. “Onun da Jisung için yapabileceği bir şey yok ama o Woojin'den daha yetkili birilerini bulabilir. Leelerden kimse Kim ailesine bir emirde bulunamaz ama Kim ailesinden birini bulabiliriz. Sonuçta Woojin hiçbir suçu olmayan bir insanın zihnine müdahale etmiş ve kendi kafasına göre kurallar belirlemiş. Jisung'ın şu an bir büyücüye dönüşmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Soeun'un bize Woojin konusunda yol göstereceğine eminim.”

Yeeun konuşmayı kestiğinde on iki kitap daha dizmiş bulunuyorum ama başımdaki ağrı gözlerime bile sıçrayacak kadar artmış durumda. Yerde ise hâlâ yüzlerce kitap var. Bir köşeye çekilip ağlama isteğim artıyor. Gözlerimi yine hüzünle Minho'ya çevirdiğimde hâlâ bana baktığını görüyorum. Göz göze geldiğimizde Yeeun'a dönüyor.

“Yardımın için çok teşekkür ederim. Ama Jisung'ın bir an önce diğer büyüleri öğrenmesi gerekiyor.” Yeeun'un bana bakacağını hissedince hemen önüme dönüp işe devam ediyormuş gibi yapıyorum. “Telekinezide iyi olduğunu artık biliyoruz, kilit büyüsü gibi şeyler üzerine odaklanmasını istiyorum.”

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin