}5{

9.4K 1.1K 2.4K
                                    

Kapıdan geçtikten sonra kapüşonunu geriye itti Minho. Kendini kötü hissediyordu. Jisung'la eskisi gibi konuşabilmek istiyordu. Ona eskisi gibi sarılabilmek, öpebilmek, elini tutabilmek... Böyle olmalarının nedenini kendisi olarak görüyor, sürekli kendini suçluyordu.

Evin içinde adımladı ve ışığı açık olan salona baktı. Evden çıkarken ışığı kapattığını biliyordu. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Koltukta oturup telefonuyla oynayan arkadaşına çevirdi bakışlarını.

"Neden ve ne zamandır buradasın Hyunjin?"

Hyunjin onun sesini duyunca kafasını kaldırdı. Minho onun gergin olduğunu anlamıştı, kendisinin de gerildiğini hissetti.

"Jisung'la konuşmayı bırakmıştın, değil mi Minho?"

Minho gözlerini kaçırdı.

"Bırakmadım."

Hyunjin nefesini sabırsızca dışarı verdi. "Sana ne yapıp yapmayacağını söyleyemem. Ama bunu Woojin'in duymaması gerektiğinin farkındasın."

"Söyleyecek misin?"

Hyunjin ayağa kalktı. "Tabi ki hayır. Biliyorum ki hâlâ içinde rahat olmayan ve Jisung'ı sevmeye devam eden bir kısım var. Kendini iyi de hissetmiyorsun ve eminim her şeyin senin yüzünden olduğunu düşünüyorsun." Biraz duraksadı ve Minho'ya doğru ilerledi. "Sadece Woojin'e belli etmemelisin. Ne yapmaya çalıştığını öğrendiği zaman senin hafızanı da silmek isteyebilir."

Kapıya yöneldiğinde, Minho onunla biraz daha konuşmak istediğini fark etti. Hâlâ tereddütleri vardı, birinin ona doğru olanı yaptığını söylemesine ihtiyacı vardı. Bu yüzden arkasından ilerledi ve, "Hyunjin," diye seslendi. Hyunjin ona döndüğünde, "Sen Jisung'ı bu şekilde bırakmamın doğru olduğuna inanıyor musun?" diye sordu.

Hyunjin hiç beklemeden kafasını salladı. "Seni suçladığımı düşünme ama her şeyi sen başlattın."

"Böyle söyleyince aklıma beni suçladığından başka bir şey gelmiyor."

Hyunjin onu umursamadan devam etti. "Eğer kendini hatırlatırsan, yine ufacık bir hatanda ona zarar verebilirsin. Tamamen ayrılmanızı ben de istemiyorum, ama Jisung sen veya ben gibi biri değil. Seungmin gibi o, ya da Jeongin. İkimiz de profesyonel sayılmayız, o yüzden pek güvenemiyorum sana. Eğer Woojin kadar iyi olsaydın güvenebilirdim. Yani, kendini hatırlatmamanı tercih ederim."

"Peki bunu yaşayan Jisung değil de Seungmin olsaydı?" diye sordu Minho. Hyunjin kaskatı kesildi. Yanlışlıkla Seungmin'i öldürebilecek olması düşüncesi nefes alışının zorlaşmasına neden olmuştu. Daha gerçekleşmemiş olsa bile, hayal edince içinde kocaman bir boşluk hissetmişti.

Minho başını iki yana salladı. "Sen de, başkaları sana güvenmese bile kendine güvenirdin. Sen de zihnine konuşmaya devam ederdin. Seni hatırlamasına yardım edecek ne varsa, hepsini bulmaya çalışır ve ona gösterirdin."

"Jisung'ın zihnine mi konuşuyorsun?" diye sordu Hyunjin kaşlarını çatarak. Minho gözlerini kaçırdı.

"Onunla nasıl konuştuğumu düşünüyordun Hyunjin?"

Hyunjin ona şaşkınlıkla karışık bir öfkeyle bakarken Minho korktuğunu hissetti. Hyunjin tam şu an Woojin'e gidip onu söyleyebilir, Minho da aynı Jisung gibi ona dair ne kadar anısı varsa hepsini kaybedebilirdi.

Voices ;; Minsung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin