Poyraz gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Etrafı puslu görüyor, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Annesi ve babası aklına gelince hızlıca doğrulmaya çalıştı. O an yatağın baş ucunda oturan Mehmet Efendi onu sıkıca tuttu:
+ Nereye gidiyorsun oğlum? Doktorlar dinlenmeni ve kalkmamanı söyledi.
- Mehmet amca benimle dalga mı geçiyorsun? Annem ve babam bıçaklandı. Bana yatmamı söylüyorsun. Ne oldu onlara? Lütfen söyle. Ameliyata aldılar değil mi? İyileştiler değil mi?
Mehmet Efendi o an gözlerini Poyraz'dan kaçırdı. Yüzü ekşidi. Poyraz'a bakmamaya çalışıyordu. İşte o an Poyraz her şeyi anladı. Dünya bir kez daha Poyraz'ın başına yıkıldı. Tekrar gözleri kararmaya başladı. Bütün bu olanlara inanamıyordu. O ürpertici manzara hala gözünün önünde bir kabus gibi duruyordu. "Belki evde olsaydım anneme ve babama yardım edebilirdim" diye aklından geçirdi. Yumruğunu ve dişlerini sıktı. Pişmanlıktan kalbi sökülecek gibiydi. Bir anda kan beynine sıçradı ve yataktan kalktı. Ayağından ayakkabısını çıkardı ve cama doğru fırlattı. Cam büyük bir şangırtı ile kırıldı. Hastaların izlemesi için konulan televizyona bütün gücüyle bir yumruk salladı. Mehmet Efendi, Poyraz'ı zaptetmeye çalışıyor ama bunda başarılı olamıyordu. Sesleri duyup odaya gelen güvenlik görevlileri Poyraz'ın ellerini ve ayaklarını güçlükle tutuyorlardı. Poyraz çıldırmış gibi bağırıyordu:
''Bırakın beni orospu çocukları, bırakın. Beni aileme götürün. Bırakın diyorum size, bırakın.''Güvenlik görevlileri hala Poyraz'ı sıkıca tutuyorlar, bırakmıyorlardı. Mehmet Efendi güvenlik görevlilerine bağırdı:
''Bırakın çocuk son kez ailesini görsün. Gidebilirsiniz, çocukla ben ilgileneceğim.''
Bunu duyan Poyraz biraz sakinleşti. Güvenlik görevlileri Poyraz'ın sakinleştiğine ikna olunca odadan çıktılar. Mehmet Efendi Poyraz'ın başını okşadı ve:
''Ben gidip doktorla konuşayım oğlum. Ondan sonra seni alacağım ve anne babana götüreceğim, söz veriyorum. Ama lütfen sakin ol ve beni bekle.''
Poyraz yavaşça başını salladı. Mehmet Efendi hızla odadan çıktı ve yaklaşık üç dakika kadar sonra Poyraz'ı almaya geldi. Uzun koridordan ağır ağır ilerlemeye başladılar. Poyraz, Mehmet Efendi'nin koluna girmiş güçlükle yürüyordu. Onları son kez görecek olması içini ürpertti. Bir daha o güzel kahvaltı sofraları olmayacaktı. Okuldan geldikten sonra o gün neler olduğunu hiç kimse sormayacaktı. Kimse onun derdini dinlemeyecekti. Hiç kimse onun hayallerini sormayacaktı. Kimse ama hiç kimse. Çünkü bu hayatta anne ve babasından başka onu olduğu gibi, yargılamadan seven hiç kimse yoktu.
Morgun önüne geldiklerinde Mehmet Efendi biraz geri çekildi ve:
+ İstersen tek başına gir oğlum. Ben burada seni bekliyorum.
- Tamam Mehmet amca.
Poyraz sanki idam edilmeye giden bir mahkum gibi morgun kapısından içeri girdi. İçerdeki görevli Poyraz'ı anne ve babasının olduğu bölüme getirdi ve oradan çıktı. Poyraz anne ve babasıyla son kez baş başa kalmıştı. Yüzleri bembeyazdı. Annesinin soğuk elini tuttu. O her zamanki sıcaklığından çok uzaktı. Bu günlere gelmesinde annesinin o kadar fazla emeği vardı ki. Okulda Poyraz'la dalga geçerler ve hiç kimse onunla oynamazdı. Sırf oğlu mutlu olsun diye salonun ortasında Poyraz'la misket oynardı. Ona hep sanki bir arkadaş gibi yaklaşmıştı. Ne olursa olsun her zaman destek vermişti. Şu an onları bu şekilde görmek belki de aklına gelecek en son şeydi. Önce annesine, sonra babasına sıkıca sarıldı. Zamanın durmasını istedi. Bu şekilde sonsuza kadar kalabilirdi. O sırada morg görevlisi geldi ve Poyraz'a seslendi:
''Bu kadar yeterli. Acını anlıyorum ama çıkmak zorundasın.''
Poyraz cevap vermedi. Anne ve babasına daha sıkı sarıldı. Sanki onlardan da bir tepki bekliyor gibiydi. Ağır adımlarla, hiç istemeyerek morgun kapısına doğru geldi ve dudaklarından şu acı kelimeler döküldü:'' Gittiğiniz yerde hep mutlu olun... Yakında görüşmek üzere... ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI (Tamamlandı)
Подростковая литератураSaplantılı bir üniversite öğrencisi ve dünyadaki bütün sisteme karşı bir serserinin dostluk ve düşmanlık arasında yaşanan akıl almaz hikayesi. ''Ben insanların menfaat dolu sözlerini değil, gecenin sesini dinlemek istiyorum. Ben insanların çirkin...