Ölüm korkusunu ilk kez bu kadar içinde hissetmişti Poyraz. O kadar çaresiz bir durumdaydı ki neredeyse hareket edemiyor, güç bela nefes alıyordu. Poyraz hiçliğin ortasında kıvranırken içeri Ali girdi. Ali'nin girmesi ile odadaki bütün ışıklar birdenbire yandı. Poyraz araba farı gören tavşan misali ışıklara kilitlendi. İlk şoku üstünden atınca odayı incelemeye koyuldu. İlk dikkatini çeken şey odanın dar ve küçük olduğuydu. Odanın içinde ne bir eşya ne de bir hayat belirtisi vardı. Poyraz meraklı ve korku dolu gözlerle odayı incelerken Ali konuşmaya başladı:
+ Evet Poyraz, senin sınavın birazdan başlayacak. Özgür bir insan mı olacaksın yoksa hiçbir değeri olmayan ve kurallarla insanları piyonlaştıran sistemin kölesi olmaya devam mı edeceksin?- Sen nasıl bir delisin? Amacın ne? Ben sadece senin dostluğunu istedim. Ama sen bana ihanet ettin. Beni neden buraya getirdin? Ne olursun bırak beni Ali! Beni evime götür. Ne istiyorsun benden?
+ Poyraz ben senin sadece iyiliğini istiyorum. Hayatın bütün güzelliklerini kaçırıyorsun ve bundan gram şikayetçi değilsin? Neler kaçırdığını görmüyor musun? Ben gençliğinin yok olmasını istemiyorum. Ben seni kazanmak istiyorum.
- Beni bu şekilde mi kazanacaksın? Beni bağlayarak ve cehennem gibi olan bu pis odaya kapatarak mı?
+ Şimdi sakin olursan sana her şeyi anlatmak istiyorum. Bana izin verecek ve sakin bir şekilde beni dinleyecek misin?
- Nasıl sakin olmamı beklersin. Bu vaziyette nasıl sakin olabilirim? Parmaklarımı bile kıpırdatamıyorum.
+ Sana söz veriyorum iplerini çözeceğim. Fakat önce sakin bir şekilde beni dinlemelisin ve sözümü kesmemelisin.
- Tamam seni dinleyeceğim. Ama bu söylediklerini yapacağım anlamına gelmez bunu bil.
+ Seni buraya getirmemin asıl sebebi artık bazı şeyleri fark edebilecek duruma geldin. Büyük ve korkunç bir acı yaşadın. Çoğu insanın kaldıramayacağı kadar büyük bir acı bu. Bu hayatta ne olursa olsun her zaman senin yanında olacak insanları kaybettin. Bu acıyı yaşadın. Fakat şimdi iliklerine kadar yaşamaya hazır mısın? Benimle beraber efkar seansına hazır mısın Poyraz? Psikologlar bir acı yaşadığımızda dik durmamızı ve olaylara pozitif taraflarından bakmamızı söylerler. Bu büyük bir yalan ve inan bana hiç bir boka yaramayan bir yalan. Acı, bu hayatın içinde olan bir parça. Onu nasıl bastırmaya çalışırız? Onu neden yok gibi sayarız? Acıyı yaşamalıyız Poyraz. Hem de anne ve babanın yaşadığı acıdan kat be kat fazlasını yaşamalıyız. Seninle öyle bir efkar, öyle bir seans yapmalıyız ki beynin artık bu defteri kapatıp başka duygulara yelken açacak vaziyete gelsin. Anladın mı Poyraz? Bugün seninle burda, bu odada anne ve babanın acısını ve hüznünü iliklerine kadar yaşayacağız. Buna hazır mısın?
- Dediklerin bana o kadar saçma geliyor ki şu an seni boğazlamak istiyorum. Sen kafayı yemiş bir delisin ve kafandakileri uygulamak için benim gibi bir denek buldun. Bunun başka bir açıklaması olamaz.
+ Hayır, tam aksine bu odadan çıktığında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının farkına varacaksın. Eğer kafamdakileri gerçekleştirmek için seni buraya bir denek olarak kapatsam benim burada ne işim olurdu? Sana ne yapacaklarsa aynısını bana da yapacaklar. Bu yüzden artık seansımızı başlatmak istiyorum. Şimdi ellerini ve ayaklarını çözeceğim. Bana güven. Birazdan senden ne yapmanı istersem aynısını ben de yapacağım çünkü ben de bu acıyı seninle birlikte paylaşmak istiyorum. Anlaştık mı?
- Ben acı çekmek falan istemiyorum. Ben bu pis ve rahatsız edici odadan çıkmak istiyorum ve senin beş para etmeyen suratını görmek istemiyorum. Bana burada bir şeyler yapılacağını söylüyorsun. Kendinin de acı çekeceğini söylüyorsun. Tımarhanede yatan bir deli gibi zırvalıyorsun ve sana güvenmemi istiyorsun. Çok komiksin.
+ Hayatının hiçbir alanında cesur olmadın değil mi? Hep aptalca beş para etmeyen şeylerin peşinden koştun. O kadar boktan bir hayatın var ki! Sanki elindeki kitapları ve defterleri alsak ölecek gibisin. Acınacak durumdasın, toplumdan saygı görmek için kendi zevk ve heyecanlarını unutmuş bir hamam böceği gibisin. Hayatında bir kere cesur ol. Bir kere o kafanın içinde kalıplaşmış ve her geçen gün seni biraz daha eriten şu saçma düşüncelerinden kurtul.
Poyraz bu sözlerden sonra deliye döndü. İplerden kurtulmak için bir boğa gibi tepinmeye başladı.- Haydi ne yapmak istiyorsan yap orospu çocuğu. Benim artık bir şey umrumda mı sanıyorsun? Öğretmen olmak istiyorum diye hamam böceği mi oluyorum? Bana burda ne yaparsan yap artık bana hiçbir şey koymaz. Beni mi öldüreceksin, haydi başla o zaman.
+ Sana laf anlatmaktan bıktım. Seni öldürmek gibi bir düşüncem yok. Sadece senin dünyaya bambaşka bakan bir adam olmanı istiyorum, hepsi bu.
- Ne yapmak istiyorsan yap artık.
+ O zaman başlayalım.
Ali kapının arkadasında duran adama sıcaklığı on derece daha arttırma emrini verdi. Daha sonra Poyraz'ın ellerini ve ayaklarını çözmek için yanına geldi.
- Senin amacın ne Ali? Bizi burada sıcaktan öldürmek mi istiyorsun?
Ali cevap vermedi. Poyraz'ın ellerini ve ayaklarını çözdü. Poyraz elleri ve ayakları ipten kurtulur kurtulmaz Ali'nin çenesine bir yumruk vurdu. Ali yumruğun etkisi ile yere kapaklandı. Poyraz hızlı bir şekilde kapıya koştu. Kapıyı açmaya çalışıyor, kilitli olduğunu görünce tekmeler ve yumruklar atıyor, çıldırmış gibi küfürler ediyordu.
- Beni buradan çıkar. Yoksa seni öldüreceğim. Duydun mu beni lan, seni öldüreceğim!
+ Buradan bu seansı yapmadan çıkma şansın yok.
- Yeter lan artık yeter. Yapalım amına koyayım. Ne yapmak istiyorsan yapalım. Benim kaybedecek bir şeyim mi kalmış? Haydi, hemen başlayalım. Zaten sen bir şey yapmazsan bile ben bu odada sıcaktan öleceğim.
+ Sıcak buradaki olumsuzluklardan sadece birisi olacak. Burada bedenin ve ruhunun sınırlarını aşacaksın. Merak etme ölmeyeceksin, bunu sana defalarca söyledim zaten. Şimdi ilk bölüme geçelim.
Ali kapının arkdasında saygı içinde duran adama ''İlk bölümü uygulayalım'' dedi. Adam ok gibi fırladı. Ali Poyraz'a döndü ve:
+ Yüzünü korumayı ihmal etme. Unutma yüz hassastır. Daha fazla acı çekmek istemiyorsan benim dediklerimi yapmaya başlaman gerek.
Poyraz Ali'yi dehşet içinde dinliyordu. Ali'ye bir küfür daha savurdu fakat Ali oralı bile olmadı. Yaklaşık iki dakika sonra içeriye 6 adam girdi. Hepsinin ellerinde sopalar vardı. Adamlar Ali'nin suratına baktı. Ali:''Başlayın, ona nasıl vuruyorsanız bana da öyle vurun. Eğer bana az falan vurduğunuzu hissedersem o sopaları avradı mahilinize sokarım.''
Adamlar emri alır almaz önce Poyraz'ı sonra Ali'yi şiddetli bir şekilde dövmeye başladı. 3 adam Poyraz'ı döverken kalan 3'ü de Ali'yi dövüyorlardı. Poyraz, Ali'nin dediği gibi yüzünü saklamıştı. Ama art arda bacağına ve sırtına inen sopa darbeleriyle acılar içinde inliyordu. O kadar fazla acı çekiyordu ki sanki cam kırıkları ile dolu bir yoldan yürüyordu. Dakikalar geçmesine rağmen bu sopalı işkence devam ediyordu. Poyraz Ali'ye bakmak için kafasını hafifçe kaldırmak istedi fakat o sırada yüzünün tam ortasına çok şiddetli bir sopa darbesi aldı. Bu darbeden sonra şiddetli bir şekilde başını yere vurdu ve kendinden geçip bayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI (Tamamlandı)
Roman pour AdolescentsSaplantılı bir üniversite öğrencisi ve dünyadaki bütün sisteme karşı bir serserinin dostluk ve düşmanlık arasında yaşanan akıl almaz hikayesi. ''Ben insanların menfaat dolu sözlerini değil, gecenin sesini dinlemek istiyorum. Ben insanların çirkin...