•
Namjoon şirketteki işlerini bitirip şirketten çıktı. Bugün 21 Mayıstı. Çok sevdiği adam ile bu tarihte ilişkisini bitirmişti.
Onlar ayrılmak istememişti, buna zorunluydular... biricik sevgilisi Seokjin'in babası Park Daehyun, onları yıllar önce ayırmıştı.
Sırf lanet olası bir Homofobi diye bunu yapmaya hakkı yoktu! Seokjin'i Japonya'ya götürüp bir kadınla evlendirmişti.
Sadece bir ilişkiye girmişlerdi ve kadın da 1 ay sonra hamile kaldığını öğrenmişti.
Seokjin'in oğlu Jimin doğduktan sonra, Bayan Rin Meme Kanserine yakalanmıştı.
Bu Jin için acı bir haberdi. Eşini bir arkadaş gibi görmüş olabilirdi fakat, çocuğunun annesiydi sonuçta.
O öldüğünde Jimin iki yaşındaydı. Bu olay için yine de iyi dayanmış diyebiliriz.
Namjoon ve Jin birbirlerine ulaşmak için her yolu denemişti ama olmuyordu.
Namjoon ise şirketin başına geçmek için yüksek kademede olan bir şirket sahibinin kızı, Bayan Minyeung ile evlenmişti.
Zaten kendini zor toparlamıştı. Eşi Jeon Minyeung ile girdiği ilişki sonucu onların da erkek bir çocuğu olmuştu.
Adını eşi ve kendi ortak kararı ile Jungkook koymuşlardı. Jungkook altı yaşına girdiğinde Bayan Minyeung, Namjoin'un gay olduğunu öğrenmiş ve hemen bir boşanma davası açmıştı.
Boşanma dâvaları başarıyla tamamlandıktan sonra velayet dâvası açmışlardı. Jungkook da Namjoon'a düşkün olduğu için, babası ile kalmak istemişti.
Hakim de her koşulda çocuğuna bakabilecek kapasitede olan bir babaya tabii ki velayeti verecekti.
Namjoon başını iki yana sallayarak arabasına doğru ilerledi. Şoför onun kapısını açacaktı ki Namjoon buna engel oldu.
Bugün kafası dağınıktı bu yüzden arabayı kendisi kullanmak istiyordu.
"Bugün arabayı ben kullanacağım. Sen şirket arabalarından bir tane alıp eve gidersin."
"Peki efendim"
Dedi ve arabasına bindi. Kemerini taktıktan sonra direksiyonu kırıp arabayı sürmeye başladı. Sahile doğru yaklaşırken radyodan bir müzik açtı.
(Buradan sonra medya ile okumanız önerilir)
Müziğin başlaması ile birden kanının donduğunu hissetti.
Çünkü bu şarkı onun için büyük bir anlam taşıyordu.Jin ile ilk tanıştıkları zaman bir şarkı stüdyosundaydılar. Ve bu şarkı çalıyordu.
Jin bir plak alacaktı ve plağı birden çekince bütün plaklar onun üzerine düşecekti ki Namjoon onu belinden tutup kendine çekmişti.
Jin önce neler olduğunu algılamaya çalışmıştı. Çünkü karşısındaki onun aşık olduğu adamdı.
İkisi de aynı üniversitede okuyorlardı. Jin Namjoon'un zekâsına hayrandı, eh bu hayranlık sadece zekâ ile kalmamıştı.
Namjoon ile aldıkları ortak proje ödevini beraber yaparken bile Jin'in sesi titriyordu.
Bu anılar ile kıkırdadı ve arabayı ne ara geldiğini anlamadığı sahilin otoparkına park edip orada bekledi.
Onu çok özlüyordu. Lanet olsun ona tekrardan sahip olmak istiyordu, onun şuan yanında olmasına ihtiyacı vardı.
Çünkü bu gürültülü şehirde onu sadece Jin anlayabilirdi.
Birden ağlamaya başladı. Önce yavaş yavaş süzüldü göz yaşları daha sonra da hızlandı.
Başını direksiyona yasladı ve ağlamasını arttırdı ki, bir an telefonu çalmaya başladı. Açmak istemiyordu çünkü bugün her şeyden uzakta olmak istiyordu.
Telefonun sesi kesilince daha aramaz diye düşündü ama yine telefonu çalıyordu.
Oflayarak başını direksiyondan kaldırdı ve arayana baktı. Tanımadığı bir numaraydı. Göz yaşlarını elinin tersi ile sildi ve saçlarını karıştırdı.
Hafifçe öksürdü ve gelen aramayı yanıtladı.
"Alo?"
Sesi ağladığı için boğuk çıkmıştı.
"Alo, Joon?"
'Joon' mu? Ona sadece Jin böyle seslendirdi.
"Pardon ama, kimsiniz?"
"Benim, Jin"
.
.
.
🥰🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rabbit Daddy | Jikook
Fanfiction"Unutma, biz kardeş değiliz." --- Top: Jeon Jungkook Bottom: Park Jimin