0.4

1.5K 107 195
                                    

2002

Stresli bir biçimde kıyafetlerime bir kez daha baktım. Onlara uygun giyinmiş miydim bilmiyordum ama arkadaş çevremle ilk dışarıya çıkışımda bir şeyleri mahvetmek istemiyordum

Giydiğim siyah dar kumaş pantolon ve beyaz gömleğe bir kez daha bakarken saçlarımı karıştırdım. Gözlerime eyeliner sürmeli miydim, çok mu feminen görünürdüm? Başımı hızlıca iki yana salladıktan sonra yurttan çıktım ve kapının önünde beklemeye başladım.

Temari ile takılmaya başladıktan sonra ders çıkışları kafede onun arkadaşlarıyla tanışmıştım. Biraz kalabalık bir arkadaş ortamının içerisine bir anda dalmamı kimse problem yapıyor gibi görünmüyordu. Aksine hepsi oldukça arkadaş canlısıydı.

Bugün de hep beraber bir şeyler içmek için dışarıya çıkacaktık. Daha önce hiç alkol kullanmamış olsam da bunu onlara belli etme niyetinde değildim. Ağır içmeyecek ve sarhoş olmayacaktım, bu yüzden sorun çıkmayacaktı.

Uzaktan gelen arabanın farlarını görünce Kiba'nın beni almaya geldiğini anlayarak yola doğru adımladım ve arka kapıyı açarak bindim.

Ön koltukta Sasuke adında, siyah saçlı siyah gözlü bir çocuk oturuyordu. Diğerleriyle gerçekten yakın olsa da onunla pek fazla sohbet ettiğimiz söylenemezdi. Kendinden şekilli hissiyatı veren saçları hafif laciverte kayarken gözleri bir Japon değilmişçesine iriydi.

Sürücü koltuğuna oturan Kiba'ya bakınca dudaklarımın arasından hafif bir kahkaha kaçırmıştım. Başımı ön koltuğa uzatıp onun yanağına hafifçe dokundum.

"Şu kırmızı işaretler, oldukça ateşli görünüyorsun, ha?"

Yeniden güldüğümde bana dönerek dilini çıkarmıştı.

"Bana diyene de bakın. Bir iş görüşmesine gitmiyoruz Tanrım, eğlenmeye gidiyoruz."

Fazla ciddiye aldığım için dudaklarımı büzdüm ve geriye doğru çekildim.

"Belki canım Barney'lik* yapmak istiyor, olamaz mı yani?"

*How I Met Your Mother dizisinden bir karakter. Nereye giderse gitsin hep takım elbise giyiyor, Naruto da ona gönderme yapıyor.

O zamanlar How I Met Your Mother dizisi daha yoktu, biliyorum ama alternatif bir evren olarak yazıyorum. Çok takılmayın lütfen.

Kiba güldüğü sırada ben daha da dudaklarımı büzdüm ve o aldırmadan arabayı sürmeye başladı.

İlk onların masasına gittiğim gün sarı saçlarım ve mavi gözlerimle nasıl da dalga geçtiklerini anımsayabiliyordum. Çoğu konuşmama dikkat etmiş, en ufak kısmında espri yapmaya çalışmıştı ama ben baştan ayağa Japon'dum. Bu yüzden denemelerinde başarılı olamamışlardı. Ne hayal kırıklığı ama(!).

Ellerimi bacaklarıma koyduktan sonra bir muhabbet konusu açabilmek için Sasuke'ye döndüm. Kiba'ya bir nevi trip attığımdan onun sohbete katılmasına müsaade etmeyecektim.

"Sen nasılsın Sasuke?"

"Pek iyi sayılmaz."

"Oh, neden? Bir sorun mu var?"

"İyi olmamı gerektirecek hiçbir şey yok, kötü olmamı da. Bu yüzden nötr hissediyorum. Gerçi biraz sinirli olabilirim çünkü şu geri zekalı arabayı hızlı kullanmayı bir türlü öğrenemedi." Ben de onun sırıtmasına eşlik ederken Kiba sinirli bakışlarını bize yolluyordu.

Doğrusu, şu birkaç haftada onunla uğraşmak benim için bir hobi haline gelmişti. Onun da benimle uğraşmaktan keyif aldığını biliyordum, bu yüzden birbirimize ses çıkarmıyorduk.

2006 | SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin