2.4

350 33 13
                                    

Bakışlarımı normalden daha farklı bir maviyle aydınlanan gökyüzüne dikmiş, saatlerdir seyrediyordum. Mavi bir ışık daha göründükten yaklaşık on saniye sonra gök gürlediğinde gülümsedim. Sasuke, bu sesten pek haz etmezdi, mutfaktan yanıma gelmesi an meselesiydi. O anda neden olduğunu bilmediğim bir biçimde aklıma okuduğum kitaptan parça geldi, çok önce okumuştum, hatta bir kitaptan olduğuna emin de değildim belki de filmdi.(?) Emin olduğum şey düşündükten sonra beni çok etkilemesiydi.

Sasuke'nin adım seslerini duyduğumda başımı ona çevirdim, adımları hızlıydı, dışarıdan bir kez daha ışığı gördüğünde direkt yanıma oturmuş, bedenimi kolları arasına almıştı. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve ellerimi saçlarına götürüp karıştırdım. 

"Tıpkı bir bebeği andırıyorsun şu halinle, biliyor muydun?" Sırıttım, onunla alay ediyormuş gibi görünebilirdim ama gerçekten sevimli buluyordum.

"Biliyorum, daha önce hmm... Yaklaşık milyon kez söylemiş olabilirsin sanırım." Kızar bir tavırla  söylendiğinde eğilip burnunun ucunu öptüm ve başımı göğsüne yasladım. Kitabın o kısmı aklımı kurcalarken gözlerim duvara sabitlenmişti, artık gökyüzünü seyretme isteğim bastırılmıştı. Öyle odaklanmıştım ki, beni seyreden karanlık bir çift gözden habersizdim.

"Neyi düşünüyorsun böyle derin derin?" Sasuke yumuşak bir ses tonuyla konuştuğunda başımı iki yana salladım ve bakışlarımı yüzüne çevirdim. Sasuke meraklı bir bakışla beni seyrediyordu.

"Aklıma okuduğum bir kitabın bir kısmı geldi. Nedeninden emin değilim ama düşününce ürpertici. Anlatayım mı sana da?"

"E anlat bakalım. Dinliyorum seni." İlgili bir şekilde söylediğinde yükseldim ve dudaklarımı bir kez daha dudaklarına bastırdım. Alakasızdı ama o bu kadar yakınımdayken öpme isteğim bastırılamazdı. 

"Bir adam trafik kazasında ölüyordu, sonrasında belki de Tanrı olarak atfedilecek bir adamla karşı karşıya geliyordu. Ona rastgele sorular soruyordu ama aldığı yanıtlar bambaşka oluyordu. Tanrı, ondan böyle bahsedeceğim, dünyanın onun yumurtası olduğunu iddia ediyordu. Bu bizim evrimsel olarak yetişip gelişmemiz içinmiş falan. Dünyada doğan, büyüyen, ölen, öldüren herkes sensin diyordu. Bu, bizim yumurtamız, tıpkı anne karnında gelişimimiz gibi. Bu dünyadaki herkesin rolünü oynadığımızda yumurta kırılacak, dinlerin tabiriyle kıyamet kopacak ve biz de onun gibi bir varlığa dönüşeceğiz. Tanrı'ya." Sasuke anlattıklarımı kafasının karıştığını belli eder biçimde dinlediğini görünce biraz daha açıklayıcı olmaya çalışarak devam ettim.

"Tanrı olarak atfettiğimiz her kim ya da ne ise bizimle aynı, bizi onun çocuğu olarak düşünebilirsin. Buradaki her insan olarak tekrar ve tekrar doğacak, sonrasında da öleceğiz. Yaşanacak bütün her şeyi yaşadığımızdaysa yumurta kırılacak ve gerçek biz doğacağız."

"Yani, biz daha doğrusu ben mi demeliyim emin de değilim, bütün bu savaşları çıkaran, insanları öldüren kişi miyim? Hatta öldürdüğüm kişiler miyim? Ben... Hitler ve aynı zamanda onun öldürdüğü yahudiler miyim?" Sasuke şaşkınca sorduğunda kaşlarımı çattım, yüzümde belirsiz bir gülümseme yer edinmişti. 

"Karakter de tam olarak böyle soruyordu, Hitler örneğine kadar aynıydı. Öyle olduğumuzu düşünmek korkutucu değil mi Sasuke?" Derince yutkundu, ikimizin aklından da tam olarak aynı şey geçiyordu, biliyordum ama dile getirmemiştik, birbirimizi daha da yormanın anlamı var mıydı? Bu yüzden dudaklarımı ısırdım ve hızlıca konuyu farklı yere çektim.

"Kendimi narsist gibi hissettim bak şimdi, eğer herkes tek bir kişiyse senle ben de aynı kişiyiz demektir. Ben sana taparcasına aşık olduğuma göre... E artık bu narsistlikle de olsa beni sevmek zorundasın." İlahi bir ses kulaklarımı o güzel kahkahasıyla doldurduğunda gülümsedim. Nasıl da güzel gülüyordu ama! Aradan yüzyıl geçse de bu görüntüyü, bu sesi aynı hayranlıkla izleyeceğime şüphe yoktu.

"Ya bana ne demeli? Her anımı seninle, yoksa kendimle mi demeliyim, geçirmek için yapmayacağım şey yok-" Devam etmesini beklemeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve ellerimi sırtına götürdüm. Derin bir biçimde öpüştükten sonra geriye çekildim. Bu öpücük birbirimize olan saçma kurumuzu temsil etmiyordu, açmak istemediğimiz o konuyu birbirimize anlatıyordu. Sasuke derince soluklandı. Kiraz kırmızısı dudaklarını uzunca seyrettim. Bana değil, karşıya bakıyordu, aklında ne olduğunu adımdan daha iyi biliyordum.

"Sasuke.."

"Hm?"

"Biz, yani o... Biz kendimizi mi öldürdük?" Gözlerim dolarken sordum, hızlıca yüzünü bana döndüğünde gözleri yuvalarından çıkmaya ant içmişçesine ayrılmıştı. Donuk ama aynı zamanda korku dolu bakışları yüzüme dikildi. Çekimser bir biçimde göğsüne sindim, bakışlarımı yüzünden ayırmamaya gayret ediyordum.

"Biz... Biz öyle bir şey yapmadık Naruto! Biz o gün sadece kendimizi öldürdük, bir başkasını değil! Ölen yalnızca o değildi, dördümüz de o gün öldük. Bu... Bu işleri dengelemez mi?" Maraton koşmuşçasına atan kalbi ve sıklaşan nefeslerine baktım, başımı boynuna gömdüm ve fısıldadım.

"Haklısın, biz bir şey yapmadık. Hem de hiçbir şey. Bizim bir günahımız yok, senin bir günahın yok. Unut bu dediğimi sevgilim." Sasuke elimi narince tutup dudaklarını bastırdı ve üst üste öptü. O sırada gürleyen gök ve zil aynı anda çalmıştı. Hiç istemesem de Sasuke'nin kucağından kalktım.

"Ben bakarım." Çevrede bir ev olmadığı için kapının çalması normal bir şey değildi, daha doğrusu daha önce çalan kimse olmamıştı. Sasuke hemen ardımdan doğruldu.

"Beraber açalım, bu saatte hoş şeyler yaşanmayabilir." Başımla onayladım ve elini kavrayarak kapıya ilerledim. O an, kapıyı açmamamız gerektiğine dair derin bir hissiyat içime doğdu. Ayaklarım istemsiz olarak geri gidiyor, kaçmaya hazırlanıyordum. İçgüdüseldi, bir anlamı yoktu muhtemelen ama sadece Sasuke'yi de alıp buradan kaçmak istiyordum. Bu hissiyatı bastıramadan ya da Sasuke'yle paylaşamadan kapıya vardığımızda titreyen elimle kapının kulpunu aşağı çektim ve kapının açılışını seyrettim.

Karşımda duran polis üniformasını görünce gözlerim istemsizce ayrılmış, ellerimin arasında olan parmakları sıkmıştım. 

"Uchiha Sasuke, Uzumaki Naruto, savcılık kararına göre karakola kadar bizimle eşlik etmeniz gerekmekte..." Cümlenin devamını kulaklarımın uğultusundan duyamıyordum. Bir boşluğun ortasına savrulmuştum da yanımda olan tek kişi oydu...

2006 | SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin