Okula doğru yürüyordum. Artık kısa kollu tişörtlerimizi giyiyorduk. Tam anlamıyla yaz gelmişti. Okulun son haftaları olmasına rağmen son provalar için okulda olmam gerekiyordu. Zaten okulun bitmesine bir hafta kalmıştı. Yani onu bir kez daha görmek için de bir haftam kalmıştı. Tabii mezuniyet partisine gelirse. Tabii ki gelecekti. Diplomasını alacaktı lacivert cübbesiyle. Sonuçta bu her zaman yaşayabileceğin bir şey değildi. Kim kaçırırdı ki bu anı? Kaçırmazdı değil mi? Zaten aylardır depresyonu daha çok hissediyorum. Ona ihtiyacım vardı. O gidince ne yapacaktım hiçbir fikrim yoktu. Zaten yurtdışına da gidemezdim. Belki o gelirdi buraya. Belki telefon numaramı alırdı konuşmak için. Evet. Hayal kurmak güzeldi. Okulun kapısından girerken bir kız yanıma geldi.
“Günaydın Gamze. Nasılsın?”dedi.
“Depresif.”diye mırıldandım kendi kendime. Ayrıca ölmek isteyen, sevdiği adamı çok özlemiş ve dünyadan kopmuş haldeydim.
“Efendim?”dedi duymamış gibi. Eminim duymuştu. Belki de neden depresif olduğumu soruyordu ancak hiç kusura bakmasın bunu anlatarak vakit geçiremezdim.
“Sana da günaydın dedim.” Gülümsedi. Son birkaç haftadır etrafımda takılan kızların sayısı artmış, kafeterya da beni yan gözle kesen erkeklerin sayısı çoğalmıştı. Popi olmakta Poyraz’ı geçiyorum neredeyse. Artık sürekli kafeterya da onun yerine oturduğum için orası benim yerim olarak benimsenmişti. Biri oturuyorsa eğer hemen kalkıp özür diliyordu. Ve ben tüm bunlardan iğrenmiştim. Lanet olasıca insanlar işte. Kızlar benle sırf herkes beni tanıyor diye arkadaş olmak istiyordu. Yanıma gelip başka erkekleri gösterip onları o erkeklerle tanıştırmamı istiyorlardı. Ya da onların yanına benle gidip sohbet başlatıyorlardı. Bendeniz de çok saf olduğum için her seferinde gidiyordum. Ancak bugün kafeteryadaki masamdan başka bir yere gitmeyecektim. Gamze bugün yalnız kalmak istiyor.
“Ee… Nasılsın?” dedi. Ona baktım. Sanki çok önemli bir soruymuş gibi iki kere soruyordu. San ne ya? Nasılsam nasılım? Gamze ancak erkeklerle bağ olur. Bir kere de Gamze sen kimi seviyorsun seni ona yapalım demezler. Gamze ölsün zaten. Gamze kim ki? Nedense aniden sinirlerim tepeme attı. Çok çabuk sinirlenen biriydi. En ufacık şeyden bir anda sinirlenirdim. Bu da o anlardan birisi.
“Hangi erkek?” dedim.
“Anlamadım?”
“Seni hangi erkekle tanıştırıp sevgili yapmamı istiyorsun. Ama kusura bakma canım ya. Bugün hiç istemediğim sohbetleri girip o saçma salak erkeklerinizle konuşmak istemiyorum. Ayrıca benden sana tavsiye eğer birini seviyorsan git adam gibi söyle. Ben söylemedim bak sürünüyorum şimdi. Sen bilmiyorsun tabii. Ben her gece ağlayarak, battaniyemi dişledikten sonra uykuya dalıyorum anca. Tabii siz ne bileceksiniz? Gamze okulun popisi ve hayatından çok mutlu. Ben ne popi olmak istiyorum ne de başka bir şey. İki senedir bu okuldayken neredeydiniz? Benim yüzüme bir kez baktınız mı? Hoş sevdiğim adam yaklaşık on yıldır bakmadı. Sizin bakmamanız da normal.” Nefes nefese kıza baktım. Oha. Ben ne demiştim? Yok artık. Az öncekileri içimden söyledim değil mi? Kızın bana bakan şaşkın bakışlarına bakınca dışımdan söylediğimin farkına vardım. Kaşlarını çatmıştı. “Ben… Özür dilerim. Gerçekten. Sadece zor günler geçiriyorum biraz. İyi olacağım.”dedim. Onu arkamda bırakarak sınıfıma doğru yürüdüm. İnşallah iyi olurdum. Gamze’nin iyi olmaya ihtiyacı vardı. Ancak üzerimdeki depresyonun fazla etkisini atmak için ihtiyacım olan tek şey sanırım zamandı. Zamanla bunu da kabullenecektim. Tıpkı onun başka birisiyle olduğu düşüncesi gibi. Zamanla onun gideceği düşüncesini de kabullenecektim. Tabii o zamana kadar sağlam kalabilirsem. Sınıfa girip çantamı sırama attım. Yerime oturup ellerimi kafamın arasına aldım. Kafam artık çok karışmıştı. İçimdeki delik canımı çok sıkıyordu. Nefes almıyormuş gibi hissediyordum. Onu görmek istiyordum. Ona çok alışmıştım. Gitmesin. Sadece gitmesin istiyorum. Zaten hayata tutunabilmemin tek sebebi o. O da giderse nasıl yaşayacaktım? Kafamı sıraya koydum. İstediğim tek şey beni sevmesiydi. Beni sevmesi nasıl bir şey olur diye hep merak etmiştim. Hani o filmlerdeki gibi mutlu olur muyduk? Elimi bırakmak istemezdi belki. Kimi kandırıyordum ki? Bu asla gerçek olmayacaktı. O hep benim hayallerimde yaşayacaktı. En azından hayallerimde istediğim gibi elimi tutuyordu. Elimi tuttu. Yüzüme doğru düşen saçımı kulağımın arkasına attı. Elinin tersiyle yanağımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Nefes Aşk
Teen FictionBirinci Kitap: Bir Nefes Aşk İkinci Kitap: Bir Nefes Karanlık Üçüncü Kitap: Bir Nefes Umut ... Çobanyıldızı'nın ilginç bir hikayesi vardı. Zamanında çok yakışıklı bir çoban varmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatıp türkü söylerken zamanın nasıl g...