Çok fazla zaman geçti aradan biliyorum ama bu kadar uzun bir bölüm kendimi affettirir sanırım. Yorumlarınızı bekliyorum. E artık bundan sonra tüm bölümlerde Tom Odell - Another Love dinlersiniz. İyi okumalar...
Not: Bu bölüm bir numaralı fanıma hehehe :D
“Poyraz. Gitme. Lütfen. Beni bırakma. Yalvarırım. Sensiz yaşayamam.”
“Gitmek zorundayım.”
“Lütfen.”diye bağırdım arkasından ağlayarak. Yataktan sıçrayarak uyandım. Kafamı tekrar yastığa koydum. Ellerimi göğsümde bileştirip ağlamaya başladım. Gitme. Beni neden bıraktın? Poyraz Saygıner.
“Gamze Çağlar.” Arkamdan sarıldı. Dizlerimi karnıma çektim. Ellerimi göğsümün üzerinde birleştirdim. Boynuma bir öpücük kondurdu. O an bunun gerçek olması için her şeyi verebileceğimi fark ettim. Ama değildi ve mutlu hissedebilmek için tek yolum buydu. Gözlerimi kapattım ve onunla daha mutlu bir anı hayal ettim. Çok ağlıyordum. Bir yanım ne kadar delice ölmek istese de diğer yanım astımımın ilerlemesinden korkuyordu. Ölmekten korkmuyordum. Yok olmaktan korkmuyordum. Korktuğum iki şey vardı. Biri tanınmadan ölmek diğeri ise acı çekerek ölmek. Ben sadece bir gün uyuduğumda tekrar uyanmamak istiyordum. Ama olmuyordu. Her gün korkunç bir güne uyanmak zorundaydım. Onun var olmadığı iğrenç bir güne ve bugün daha da iğrençti. Çünkü okul başlıyordu.
"Her şey güzel olacak."diye fısıldadı arkamdan.
"Hayır. Hiçbir şey güzel olmayacak." Bir anda odamın kapısı açılınca ne yapacağımı bilemedim. İlk aklıma gelen gözlerimi silmekti. Annemle göz göze geldik.
"Kiminle konuşuyordun?"dedi. Kahretsin. Sesli konuştuğumun farkında bile değildim. Ona sevdiğim adamın hayaliyle dersem beni deliler hastanesine kapatırdı ve daha çok delirirdim. Ben de o yüzden yalan söyledim.
"Hiç kimseyle. Sen yanlış duymuşsun."diye fısıldadım.
"Üzerini giyin de kahvaltıya gel hadi."
"Tamam." Yataktan kalktım. Dolaba yürüdüm. İçinden okul kıyafetlerimi aldım. Üzerimi her zamanki gibi yavaşça giyindim. Sonra banyoya yürüdüm. Aynadaki kıza baktım. Sıska, güçsüz, hiçbir işe yaramayan. Hiçbir şeyi başaramayan. Böyle olmamalıydım. Kendimi hiç böyle hayal etmemiştim. Geleceğim böyle olmamalıydı. Nereye kadar ilerleyeceğimi bilmiyordum. Ne yapacağımı, nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Zaten aylardır bunu söylüyordum kendime ama zaman geçiyordu. Onsuzluğa alışmalıydım. Bugün büyük bir adım atacaktım. Onu görebildiğim tek yerde artık boşluk görecektim. İçimdeki boşluk kadar büyük bir boşluk. O giderken benden bir parça da götürmüştü. Umarım bir gün o parçayı geri alabilirdim. Çok korkuyorum. Dışarı adımımı attığımda ölecekmişim gibi hissediyordum. Orada onu görememek beni mahvedecekti. Lavabonun kenarına tutunamadım ve yere dizlerimin üstüne çöktüm. Ellerimi ağzıma koydum. Kimsenin ağladığımı görmesini istemedim. Güçlü görünmeliydim. İnsanlar zayıflığımı kullanabilirdi.
"Ayağa kalk." Kafamı kaldırıp ona baktım. Elini uzattı. Elini tuttum. Ayağa kalktım. "Sen Gamze Çağlar'sın. Herkes değil. Sen her şeyi başarabilirsin." Kafamı salladım. Saçlarımı topuz yaparken bir yandan da burnumu çekip duruyordum. İçimden kendime defalarca "Sen güçlüsün."dedim. Ben Gamze Çağlar'ım. Her şeyin üstesinden gelmiştim değil mi? Bu acı da bir gün son bulacaktı. "Hepsi geçecek. Tek yapman gereken hayatını yaşamak. Her zaman aynı insan olmak. Söz verdin." Olacağım. Söz. Elini yanağıma koydu. Başımdan öptü. Kafamı göğsüne yasladı. Kollarımı bedenine sardım. Seni asla bırakmayacağım. Onu sımsıkı sardım. Bunun tekrar gerçek olması için bir ömür bile beklerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Nefes Aşk
Teen FictionBirinci Kitap: Bir Nefes Aşk İkinci Kitap: Bir Nefes Karanlık Üçüncü Kitap: Bir Nefes Umut ... Çobanyıldızı'nın ilginç bir hikayesi vardı. Zamanında çok yakışıklı bir çoban varmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatıp türkü söylerken zamanın nasıl g...