Vaktim olmadığı halde vakit yaratarak yazmaya çalışıyorum ama kimse okumuyor. Oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var.
"Kalp atışları normalin altında."
"Hemen akciğer tomografisine alın."
"Kızıma ne oluyor? Bir şeyler söyleyin." Gözlerimi açmaya zorladım. Bulanıkta olsa annemi gördüm. Herkesin hayatını mahvetmekten başka bir işe yaramıyordum. Yapabildiğim tek şey mahvetmekti sanki. Gözlerimden yaşlar aktı. Akan yaşlar gözlerimi çok fena yakıyordu. Burnumda oksijeni ciğerlerimde hissettiren bir boru vardı.
"Özür dilerim anne. Başınıza bu kadar masraf açtığım için." Annem elimi tuttu. Ne dediğini duymadım. Artık uyumak istiyordum. Ve bir daha hiç uyanmamak.
...
"Sürekli uyuyorsun."dedim. Ona bakmak için yan döndüm. Dirseğimden destek alarak doğruldum. Başımı elime yasladım. Kafasını bana çevirdi.
"Baksana şu güzel güneşe. Uykumu getiriyor." Doğrulup karşımda parlayan göle baktım. En güzel hayallerimden biriydi sanki. Gerçek olamayacak kadar güzel. Ayağa kalktım. Bir taş alıp göle fırlattım. Arkamdan sarıldı. Yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Uykun kaçıvermiş gördüğüme göre."
"Biraz."dedi. Ona baktım. İkimizde gülümsedik. Burnumun üzerine bir öpücük kondurdu. Sonra yanağımdan öptü. "Seni seviyorum."diye fısıldadı kulağıma. Gülümseyerek kafamı onun kafasını yasladım.
"Bu göl evi kimin demiştin?"
"Bizim."
"Başka bir şey dediğini sanıyorum."
"Hayır. Göle girmek ister misin?" Ona döndüm. Elleri hala belimdeydi. Beni kendisine bastırıyordu. En çok bunu seviyordum. Beni sahiplenişi o kadar çok hoşuma gidiyordu ki. Sanki bana sarılmak ve bir daha hiç bırakmamak istiyordu. Ben de bunu istiyordum. Beni sonsuza kadar bırakmamasını ve şu an sonsuzluk gibiydi.
"Ne zaman eve gideceğiz?" dedim. Okulumuz vardı. O yurtdışında okuyacaktı. Neler olmuştu?
"Ne evi? Burada mutluyuz. Sonsuza kadar mutlu olacaksın. İstediğin tek şey bu değil mi? Elini tutmam..." Elimi tuttu. Parmaklarını parmaklarıma kenetledi. Tenini hissedebilmek çok güzeldi. Yanağıma bir öpücük kondurdu. Sonra bir anda beni göle attı ve başımda kahkahalarla gülmeye başladı. Baştan aşağı sırılsıklam olmuştum. Ayaklarımın üzerinde durup ona baktım. Su dizlerime kadar geliyordu. Tişörtünün önünden tutup onu çektim ve ikimizde suya düştük. Kafamı suyun yüzeyine çıkardığımda derin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Ona baktım. Saçlarından sular damlıyordu. Elimi yanağında gezdirdim. Göz kamaştırıcı ve dikkat dağıtıcıydı. Sanki düşünmem gereken çok şey vardı ama tüm bunları düşünmek istemiyordum. Mutluydum. Onunla ilk karşılaştığımız andaki gibi.
"Buradan hiç ayrılmayalım. Beni hiç bırakma. Lütfen gitme." Gözlerimden yaşlar süzüldü. Bana baktı. Kafasını eğdi. Gözyaşlarımı usulca sildi. Elini tuttum. Avucuna bir öpücük kondurdum. Bunu hep yapmak istemiştim.
"Gitmeyeceğim. Eğer suyun altında seni öpmeme izin verirsen..." Gülümseyerek ona baktım. Pislik. Kelimelerini nasıl kullanacağını biliyordu. Ancak bende biliyordum.
"Suyun altında mı?" Gülümsemeyi kestim. Ona baktım. Nefes alıp verişimi dinledim. Heyecanlıydım. Kalp atışlarım hızlıydı. Ama bir eksiklik vardı. Nefes alabiliyordum.
"Beğenmedin mi? Hadi. Çok güzel olacak." Elimi yanağında gezdirdim. Gözlerimden yaşlar aktı. O gidecekti. Ona sarıldım. "Gamze. Hadi."dedi. Geri çekilip ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Nefes Aşk
Fiksi RemajaBirinci Kitap: Bir Nefes Aşk İkinci Kitap: Bir Nefes Karanlık Üçüncü Kitap: Bir Nefes Umut ... Çobanyıldızı'nın ilginç bir hikayesi vardı. Zamanında çok yakışıklı bir çoban varmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatıp türkü söylerken zamanın nasıl g...