Bölüm 12 ~ Mete

376 36 9
                                    

13. bölüm de hazır. Ben 14'e başlayacağım inşallah. 15'te final bölümümüz olacak. Bu hikayeyi artık tamamlanmış gösterip yeni bir başlık altında açacağım. Yani devamını. Gelecek bölümü yazmam için bir şarkı bulmam gerekiyor. Bu zamanlarda en çok dinlenen türk ya da yabancı şarkı önerilerinize açığım. Geçen bölümdeki yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz :*

Gözlerimi açıp birkaç kez kırpıştırdıktan sonra tavana baktım. Mete nasıl olmuştu acaba? Keşke onu vazgeçirmeyi daha çok deneseydim. Yine de çocuğu iyi dövmüştü. Kendi kendime gülümsedim. Tekrar karşıma çıkacağını hiç düşünmemiştim. Nereden gelmişti? Nasıl bu kadar yakınlaşabilmiştik? Hayatımın bir parçası olmuştu. Her gün onu görmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Yataktan hızla kalktım. Okul kıyafetimi giydim. Onun kazağını da üzerime geçirdim. Üzerine kendi parfümümü sıktım. Saçlarımı düzleştirip biraz fondöten sürdüm. Banyodan çıktığımda annem beni uyandırmak için odaya girdi.

"Uyanmışsın. Okula gitmiyorsun sanırım."dedi. Ne alakası vardı ki? Hem üzerimde okul kıyafetleri vardı.

"Gidiyorum."dedim.

"Neden bu kadar süslendin?"

"Okul çıkışında..." Ona döndüm. Hiçte süslenmemiştim. Her zaman ki gibiydim.

"Okul çıkışında? Mete'yle mi buluşacaksınız?"

"Anne."

"İyi çocuk. En azından seni kendine getirdi. Poyraz'dan sonra hiç toparlanamayacağını sandım." Kalbimin bir tarafı hala yıkık döküktü. Büyük yalnız bir adaydı. Mete bu adaya ilk kez ayak basmıştı. Bana ulaşmıştı. Ama o yıkık dökük adayı toparlayabilir miydi bilmiyordum? Ya da vazgeçerdi.

"Kahvaltı etmeyeceğim."

"Okulda bir şeyler ye ama."

"Tamam." Çantamı ve telefonumu aldım. Asansörde inerken Mete'ye günaydın mesajı yazmaya başladım. Uzun süre düşündükten sonra "Günaydın 'canım'" yazdım. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle mesajı gönderdim. Üzerinden dakikalar, saatler geçti ve hiç bir cevap gelmedi. Sabah var olan tüm neşem ölmüştü. Şimdi boğazım yırtılana kadar ağlamak istedim. Okuldan çıkarken içimde ufak bir umut vardı. Belki gelmiştir. Gelecekti. Karşıma dikilip "Selam prenses."diyecekti. Ama yoktu. Okulun bahçesindeki bir banka oturdum. Ona mesaj atmak istedim.

*Bugün göremeyeceğim yani seni.*

*Evet.*

*Özür dilerim.*

Gözlerimden süzülen yaşları sildim. Yanıma biri oturunca kafamı çevirdim. Sedef'ti.

"Çıkmıyor musun?"dedi.

"Çıkacağım."diye fısıldadım. Kanım ağrıyordu. Onu kaybetmek istemiyordum. Ama çoktan kaybetmiştim. Ağlamamı durduramadım. Sedef elini sırtıma koydu. Sabahtan beri gözyaşlarımı çok tutmuştum.

"İyi misin? Ne oldu?"

"Mete. Benimle konuşmuyor. Onu kaybediyorum ve kaybetmek istemiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum."

"Ben biliyorum. Kalkıp onun yanına gidiyorsun."

"Nerede olduğunu bilmiyorum."

"Arkadaşlarına sor." Mete daha önce benden Toygar'a mesaj atmıştı. Allah'tan mesajları sık sık silen birisi değildim. Numarayı alıp Toygar'a mesaj attım.

*Selam. Ben Gamze. Mete okulda mı?* Bir iki dakika sonra cevap geldi.

*Hayır. Halsiz olduğunu falan söyledi. Evde.*

Bir Nefes AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin