•40

2.4K 179 385
                                    

"Neler olduğunu anlatmayacak mısın?" Kyungsoo gözüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı, ardından gözyaşlarımı silerken elime peçetelerden birisini tutuşturdu.

Oradan ayrıldığımızdan beri bir şey sormamıştı. Yanına gittiğimde bir şey demek istese de kötü halimi görüp arabaya binmemi beklemiş, arabaya binmiş ve beni -ikimizin ailesi de eve olduğundan ve ben kötü bir halde olduğum için- Jongin'in evine getirmişti. Şimdi ise biz Jongin'in yatağında uzanırken Jongin bizi yalnız bırakmıştı.

Birçok kez kötü hissettiğimde soluğu Kyungsoo'nun yanında almıştım ve o ben anlatana kadar bir şey sormamıştı ama bu seferki farklıydı. Gittiğimiz yer yüzünden bütün akşam boyunca tedirgindi ve endişelenmişti. İçeride neler olduğunu merak ediyordu ve bana bir şey olmadığına onu ikna edemezdim.

"O," Bir süre ağlamamı durdurmaya çalıştım ama nafileydi. Gözyaşlarım sürekli akıyordu ve sesim çok boğuk çıkıyordu. Boğazımda bir düğüm var gibiydi. "Gittiğimiz yerde... Dövüşüyor." Tek bir cümleyi kurmak için bile kelimelerden sonra duraksamam gerekmişti.

Derin bir nefesi içine çekti. "Baekhyun, seni yıllarca takip etmiş bir adama güvenemeyeceğini söylemiştim sana. Şimdi de dövüştüğünü söylüyorsun. Ya sana zarar verseydi?"

Elimin tersiyle Kyungsoo'nun göğsüne yaslanmayan yanağımdaki yaşları sildim. Sonra kolumu tekrardan beline sardım.

"Gittiğimiz tatilde, bana her şeyi anlattı." Yutkundum. "Hayatı hakkında her şeyi. Onun için çok üzüldüm. Hayatı boyunca yalnız yaşamış. Sonra bunca zamana kadar yakın hissettiği tek kişi ben olmuşum. Biliyor musun? Beni gördükten sonra gerçekten yaşamaya başladığını söyledi bana." Sürekli yutkunarak ya da durarak bitirmeye çalışıyordum cümlelerimi.

"Ona yalancı demiyorum. Dediği her cümleye kelimesi kelimesine samimiyetle inandım. Hala da inanıyorum. Bu yüzden de hala üzgünüm." Birkaç peçeteyi çıkarıp yüzümü sildim. Çoktan Kyungsoo'nun tişörtünü kirletmiştim ama bunu sorun ediyor gibi gözükmüyordu. Ya da ben buna kafa yoracak kadar kendimde değildim o an.

"Bana bu işin çok da kötü olmadığını söyledi. Ben de ona bunu bırakmasını söyledim çünkü ne kadar aksini iddia etse de yaralanıyordu. Yanında olmadığım her an ona mesaj atıyordum ki iyi olduğunu öğrenebileyim. Bana söz vermemişti ama bir daha oraya gitmeyeceğini düşünüyordum. Diğer bir deyişle kendimi kandırıyordum sırf rahat olmak için.

Yaptığı işin onun üzerindeki etkisini çok düşünmemiştim ama düşünmeliydim. Sonuçta," Ağzımdan tıslar gibi bir kahkaha çıktı. Ardından bir hıçkırık. "adam bu bir oyunmuş gibi her hafta birilerini dövüyor. Ne kadar sıklıkla yaptığını bile bilmiyorum. Bana bunu söylediğinde ondan korkmadım, yalnızca endişelendim. Onun için. O zarar gördüğü için ama bu gece," Burnumu çekip durmak bilmeyen yaşlarımı tekrardan sildim, yerine yenileri geldi.

"Onu bana asla zarar vermeyecek birisi olarak düşünüyordum. Her zaman benim iyiliğimi isteyen birisi... Bugün... Öyle değildi. O adamın kendisine vurmasına izin verdi, sırf para için. Sırf oradaki adamlar öyle yapmasını istiyor diye. Sonra yine para için o adamı dövdü. Gözünü bile kırpmıyordu. Yaptığı şey onun için çok basitmiş gibi, bunu her zaman yapıyormuş gibi karşısındaki adamı öyle yumrukladı ki, sonunda adam hareket bile edemiyordu. İşin komik tarafı şu ki bunu her zaman yapıyor."

"Belki de bunları para için değil istediği için yapıyordu. Hoşuna gittiği için. Bu çok-" Elimi ağzıma kapattım.

"Şu an dövdüğü adamın ölü olup olmadığını bile bilmiyorum. Chanyeol bir katil bile olabilir ve ben bunu bilmiyorum. Sinir hastası olabilir, her şey olabilir ve aynısını bana da yapabilirdi." Hıçkırıklarım arasından konuşmaya çalıştım.

PAINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin