"Baekhyun, bugün için teşekkür ederim." Sehun'un içten ifadesi benim yüzümde de asılıydı. İlk başta hakkında kötü düşüncelere sebep olsam da Sehun hepsini yok etmişti.
"Sorun değil, ne zaman istersen tekrarlarız. Hem sana tavuk sözüm de var." Gülümsememe karşılık verip ayaklandı.
"Artık gitsem iyi olacak."
"Bu karanlıkta gidebileceğine emin misin?" Camdan dışarı, lambalarla aydınlatılsa da korkunç görünen sokağa baktım.
"Sorun değil. Bütün geceyi dışarıda geçirdiğim günler de olmuştu." Eğlenerek kurduğu cümlelerin aksine ben bu dediğinden sonra kötü hissetmiştim.
Kapıya geldiğimizde aklıma gelen şeyle dudaklarımı büzdüm. "Evin neredeydi ki senin?"
"Geçen gittiğin binada kalıyorum ben." Kaşlarımı çattım.
"Orası arabayla bile yarım saatten fazla sürüyor." Yeni duyduğu bir bilgiymiş gibi şaşkınca kafasını salladı.
"Benim elimde otobüs var." Gülümsedi. Ardından saatine baktığında kaşları çatıldı benim gibi. "O da yokmuş."
"Ne yapacaksın peki?"
"Yürüyeceğim." Omuzlarını silkti. "Hem gece için spor olur."
"Arkadaşlarından birisini arasan? Bırakmazlar mı seni eve?" Onun umursamazlığına karşılık ben tedirgin olmuştum. Bu saatte sokakta tek başına yürümek onun için sıkıntı değilmiş gibi gözüküyordu ama gideceği yer uzaktı.
"Chanyeol var sadece." Alt dudağını sarkıttı. "O da telefon numaramı engelledi ama."
"Oh..." Ne yapacağımı bilmediğim bir anda aklıma gelen fikirle telefonumu elime aldım. Zor durumdaydım ve bunu Sehun için yapıyordum. Hem sabahtan beri ona bir şey olup olmadığını bilmediğim için endişeliydim de.
"Ben mesaj atacağım o zaman. Gelip alır seni." Mesaj bölümüne girdiğimde Sehun elime sarıldı.
"Baekhyun, en son beni görmek istemediğini söylüyordu. Daha fazla sinirlendirmeyelim bence onu."
"Merak etme." Ellerinden kurtulup Chanyeol'un adının üstüne bastım. Bu bile heyecanlanmama neden olmuştu. "Sana siniri çoktan geçmiştir. Hem zor durumda olduğunu öğrendiğinde ne olursa olsun gelir."
Feroxbh:
Sehun benim evimde
Evi uzak ve onu götürecek kimse yok
Gelip onu alabilir misin?Yazdığım mesajların fazla samimi ya da resmi olup olmadığı kafamda dönüyordu. Ya konuya direkt dalmıştım ya da fazla açıklama yapmıştım. Her türlü yazdıklarım saçma gelirken Sehun'a heyecanımı yansıtmadan beklemeye başladım. Ben yazdıktan birkaç saniye sonra görüldü olduğunda başımı kaldırıp Sehun'a baktım. Mesaj geldiğini bildiren sesten sonra da telefonuma yöneldi bakışlarım.
Rebus61:
Geliyorum"Ne diyor? Ne diyor?" Sehun başını uzatıp ekranda yazanları görmeye çalışırken ben hızlı atan kalbimin derdindeydim.
"Geliyormuş." Sehun ağzı kulaklarına varacak kadar gülümsedi.
"Haklıymışsın!"
***
Dışarıdan motor sesi geldiğinde Sehun oturduğumuz koltuktan ayağa kalkıp kapıya koşturdu. Ben de aceleyle arkasından geldiğimde o çoktan kapıyı açmış, ayakkabılarını giyiyordu.
"Seni çok sevdim Baekhyun." Ağzındaki şekeri yutup bana iki saniye kadar sarıldıktan sonra gri arabaya doğru koşturdu.
Arabanın camları simsiyah gibi içerisini göstermiyordu. O yüzden Sehun'un sürücü kısımdaki cama yaklaştığında neden yüzünün aniden şekil değiştirdiğini anlayamamış, onlar gittiğinde kalbimi sıkan bir el ile baş başa kalmıştım.
