"Vay canına!" Sehun, önüne gelen koca tabak tavuğa bakarken gözleri parlıyordu.
"Baekhyun-" dedi eline aldığı tavuk kanadını yemeye çalışırken. "Bana tavuk alacağını söylediğinde ciddi olduğunu düşünmemiştim."
Kaşlarımı merakla çattım. "Neden ki? Söz vermiştim sana."
Mutlulukla yemeğine odaklanırken umursamıyormuş gibi omuzlarını silkti. "Genelde beni başlarından atmak için söz veriyor insanlar. Senin gibi yapanına hiç rastlamadım. Bir de Chanyeol var gerçi-" Yanımda oturan adama bakış attığında ben de geldiğimizden beri gözleri üzerimde olan adama baktım. Kısa süren bakışmamızdan sonra tekrar Sehun'a dönmüştüm. "Ama o ilk başta olmaz, yapmayacağım diyor. Sonra da yapıyor." Sırıttı. "Kıyamıyor galiba."
Yan gözle Chanyeol'un derin bir iç çekerek camdan dışarı baktığını gördüm. Burada isteyerek bulunmadığı belliydi. Sehun'a bakmıyor, onunla konuşmuyor ve söylediklerini görmezden geliyordu. Sabah beni almasını söylediğimde kapımda bitmiş, ardından Sehun'u tavuk yemeye götüreceğimi söylediğimde sessizce Sehun'u arabayla almış ve buraya gelmiştik. Doğrusu o zamandan beri konuşmamıştı. Sehun'un adı geçmeden önce benimle konuşmaya çalışıyordu, her söylediğini iki üç kelimeyle geçiştirmeme rağmen.
"Onların ayıbı. Söz verdiğin zaman tutman gerekir."
"Oh, bu arada," Sehun gözlerini büyüterek Chanyeol'e baktı. "Bizim oradan ayrılmışsın. Her yerde dedikodun dönüyor. Ama senden duymak istedim ne olduğunu." Bana döndü. "Sen biliyor musun bir şeyler."
"Bu konu hakkında konuşma." Chanyeol'un keskin ve sert sesi direkt Sehun'u hedef alıyordu.
Chanyeol'den gelen kesin emirle elindeki tavuğa geri döndü. "Ne dedim ki sanki..."
"Çok tehlikeliydi. Başından beri bulaşmamalıydı zaten." Kısaca Chanyeol'e bakıp önüme döndüm. "Sen de yapmamalısın bence."
"Aç ve evsiz kalırım." Sehun yine dalgaya aldığında inanamayarak Chanyeol'e döndüm. O ise ortada dönen muhabbet pek hoşuna gitmiyormuş gibi kaşlarını çatmıştı. Bir an önce bu konunun kapanmasını istediği belliydi.
"Pekala." Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Ben hesabı ödeyip geliyorum öyleyse."
"Ben öderim." Kalkmak üzereyken Chanyeol'un elini elimde hissettim.
"Ben ısmarlayacağım demiştim." Elimi çektim. "Ben ödeyeceğim o yüzden."
***
Sehun'u eve bıraktıktan sonra, bana yaklaşık on kez teşekkür etmişti, Chanyeol ile arabada yalnız kalmıştık. Tek tük arabaların olduğu yolda giderken ne o konuşmuştu ne de ben.
"Sehun ile iyi anlaşmaya başlamışsınız." Aniden konuşmasıyla ona döndüm.
"Evet. İyi çocukmuş."
"Ne oldu da ona ısındın?" Sesinde kıskançlığa dair bir şey yoktu, düz çıkıyordu ama yine de kıskandığını hissediyordum.
"O akşam eve çağırdım onu. Gayet de eğlenceli birisiymiş." Yandan yandan değişen ifadesine baktım.
"Anladım." Başını salladı. Gözlerini yoldan çekmiyordu ama direksiyonu tutuşu sıkılaşmıştı.
"Gerçekten. İlk günden beri haksızlık etmişim ona. Keşke başından beri bir şans verseydim. Eminim daha çok eğlenirdik." Sesime yapay heyecan katıp konuşuyordum. Chanyeol ise tek bir bakış bile atmıyordu bana.
"Yaralarını sardım. Film izledik, film izlemeyi çok seviyormuş. Bunu öğrendim. Sıcak çikolata içtik. Sıcak çikolatayı da çok seviyormuş. Onun hakkında birçok şey öğrendim." Gizlice ona baktım. "Çok güzel bir geceydi."