4.Bölüm

15 6 0
                                    

*Hayat çoğu zaman acımasızdı.
Ama, insanlar ise hayatı daha çok acımasız kıldı..

Barlas'dan;

Keşke dediğimiz ne çok şey var öyle. Zamanı geriye alabilmeyi istemek gibi. Bazı anların yaşanmamasını dilemek gibi..

Tamı tamına 1 ay oldu. Dolu dolu geçmek bilmeyen 1 ay.
Küçüğümün gözlerini açmasını bekliyorum yeniden hayata tutunmasını..

Yine aynı yerdeyim, yine aynı anda, yine aynı acıdayım.
Titreyen ellerimi yumruk yaptım, ve kafamı kaldırıp camdan içeriye baktım.
Karşımdasın, buradasın.
Aldığın nefesler, yaşam belirtisini gösteriyor ama derin bir uykudasın.
Ecrin'im benim güzel yürekli kardeşim ne olur uyan artık..

Dolan gözlerimi kapattım, boğazıma oturan yumruyla beraber yutkunmaya çalıştım.
Göğsümün tam orta yerinde bir taş var sanki, gittikçe ağırlaşan.

Koridorda duyduğum ayak sesleriyle beraber sirkelendim ve omuzumun üzerinden sağa baktım.
Atlas'ı gördüm.
"Hoş geldin kardeşim."dedim ve kafamı tekrardan Ecrin'e çevirdim.

"Nasılsın kardeşim?"diyen sesini duydum Atlas'ın.

"Ecrin bu haldeyken nasıl olabilirim ki?"diye homurdandım.

"O iyi olacak biliyorsun değil mi?"

"Bilmiyorum. Lanet olsun bilmiyorum! Ama iyi olmasını o kadar çok istiyorum ki.." dedim titreyen sesimle.

Dayanamıyordum.
Sustuklarıma, ona susacak oluşlarıma..

Atlas'ın kısık sesiyle kendime geldim.
"O iyi olacak Barlas. İyi olmalı. Yeniden tutunmalı hayata."

Sustum.
Yüreği yanan bir adama ne diye bilirdim ki? Nasıl soğutabilirdim yangınını?
Gözlerimi Atlas'a çevirdim.
O heybetli adamın, her zaman sarsılmaz duran yüz ifadesi yıkılmıştı.

Yüreğine ağır gelen sevda uğruna, nasıl yıkılmasındı ki?
Atlas bu dünyada güvenebileceğim, kardeşimi gözlerim kapalı emanet edebileceğim tek adam.

Amerika'dan  Atlas benden önce dönmüştü, bende
Atlas'dan benim yokluğumda Ecrin'e sahip çıkmasını, varlığını hissettirmeden koruyup kollamasını istemiştim.
Aklıma gelen anıyla beraber dudaklarıma hafif bir tebessüm kondurdum ve
"Ecrin'i gördüğün ilk günü hatırlıyor musun?" diye sordum.

Atlas, gözlerini kapatmış ve dudaklarına kırık bir tebessüm kondurdu.
Derinden, içime işleyen bir sesle konuştu.
"Beşiktaş sahilindeydi. Yüzüne kondurduğu ne olursa olsun benden uzak durun tavrıyla, denizi izliyordu. Kaşları çatık, elinde sigarası uzaklara dalmıştı. 2 metre ötesinde ki bankta oturuyordum. O denizi izlerken ben ona seyre duruyordum. Sanki ona baktığım her an, içime işliyordu..."

Güldüm.
Benim küçüğüm her zaman böyleydi. Her daim çatık olan kaşlarıyla,  yüzünde ki sarsılmaz   ifade ile görünmemek için çabalarken, ben buradayım diye bas bas bağırırdı.

Ben düşünce dehlizinde kaybolmuşken,  Ecrin'in odasında bir hareketlilik oldu.
Birkaç doktor koşarak odaya girdi,  ve acil müdahaleye başladılar.

"Ne oluyor lan!" diye bağırdım.

Atlas yumruk yaptığı elini duvara geçirdi ve yüksek sesle hırladı.
"Olmayacak abi, ona hiç bir şey olmayacak. Olmamalı!"

EKİM ÖYKÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin