MHRMH | 29

275 68 0
                                    

29.BÖLÜM

Multimedya: Mahperi'nin Bardağı.

Şarkı: Şebnem Ferah - Çakıl Taşları

Yayınlanma Tarihi. 23.08.2019.

DİPNOT 1: Lütfen yıldızı doldurup bölüm hakkınızda ki düşünceleri bırakmadan geçmeyin,sizleri seviyorum Mihrimah'lar.

- - - -

kısa bir hatırlatma

"Senin okuduğun kitaplara göre mi ilerleyeceğiz biz?" Furkan yine iplerini bileklerine bağlamış birilerine saldırmak için bekliyordu.

"Esin onu mu dedi şimdi?" Sert bir o kadar da sinirli sesi ile masada ki gerginliği başlattı acımadan. Alper'den böyle bir atak beklemediğimiz,doğruydu. Nefesler tutulurken yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Hissetmekle kalmayarak dudaklarımı yalayıp derin bir nefes aldım. Yanaklarım yanıyordu,hava soğuktu ve ben terliyordum!

"Sen niye koruyorsun onu,kendini koruyamıyor mu o?" Furkan'ın agresifliği bileğinde ki iplere geçirilmişti, "Tamam,sakin olun." İpek herkese bakarken yemeğini yemeye devam ediyordu.

"Tamam bir şey söylemedim farz edelim," yemeğimden bir kaşık alıp arkama yaslanarak salatayı çattaladım hiçbir şey olmamış gibi.

"Diğer şey ise... Bulduğumuz bir tutam saç,saç boyayla boyanmış ama dnasını kaybetmesine engel olamamış,saç tutamı annenize ait."

"Elimizde ki son şeyler,bunlar mı?" Alper kafasını iki yana sallarken gergin ortamı daha çok geren cümlesini ortaya bıraktı. Bir silahın içinden çıkan kurşunlar gibi etrafa yayılan kelimeler birleşip cümle olurken masa da ki sessizliği gece hakimiyeti altına aldı.

"Hayır,sadece bu değil."

"Annenizi kaçıran kişiye hitap edebileceğimiz bir isim var artık elimizde, Ferfecir."

- - - -

Masada ki gerginlik son bulmuş hepimiz odalarımıza,Alper ve İpek karakola giderken bu durum evli evine köylü köyüne lafının benzer bir durumuydu.Odanın kapısını kapatıp kapıya yaslandım iç çekerken. Kapının tıklatılması ile şaşkınlıkla kapıdan sırtımı ayırıp, kulpu tuttum.

"Esin,müsait misin?" kinayeli sesi müsait olmasam bile beni müsait hale getirecek kadar güçlüydü. Kevser'e bir günde neler olmuştu? Kapıyı açıp tek kaşımı kaldırıp tebessüm ettim. Gözleri keskinlikle bana bakarken nefesimi tutum dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Tabii ki, müsaitim." dedim sahte bir sevecenlikle.Düz ifadesi ile odamın içine adımlarken topuklu ayakkabısının sert sesi bile sertti. Kevser yatağımın üzerinde oturmak için adımlarken ben onun topuklu ayakkabısının sesini bastıramayacak şekilde kapattım kapıyı. Bacaklarını üst üste atıp yatağım yerine makyaj ve çalışma masasının ortak olan sandalyeye oturmuş,sandalyeyi de bana doğru çevirmişti.

"Nasılsın?" kaşlarımı yukarıya kaldırarak dudaklarımı kıvırdım, "İyi değilim,"

"Ne güzel," dedi gözlerimin tam içine bakarken.

Gözlerimin içine her zamanki gibi bakmıyordu. Güven duygusunun rotasını değiştirmiş gibiydi hissettikleri. Sanki,şüpheyle bakıyordu gözlerime. Nefesimi tutup iç damağımı ısırıp öylece suratına baktım bir müddet. İlk gördüğüm Kevser ile son gördüğüm Kevser arasında ki fark dağ kadar büyüktü şimdi. O dağ git gide büyüyecekti bunu biliyordum ben. O dağ büyüyecekti. Beni dağdan aşağıya bırakırken de hiç üzülmeyecekti. O dağ Kevser'in duygularıydı.

MİHRİMAH | FERFECİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin