33.BÖLÜM
Multimedya: Esin'in attığı tekmenin yerini tutmaz ama gözünüzde böyle canlandırabilirsiniz,en iyisi bu.
Şarkı: Cem Adrian Ne Ağlarsın
Yayınlanma Tarihi. 01.04.2020
Nisan ayının hep gülümsetmesi dileği ile,
DİPNOT1; Şimdi ekrana bir kez dokunup altta çıkacak olan yıldızı doldurmanızı istiyorum, bölüm aralarında ya da bölümün sonunda yorum kısmına yorum yaparsanız çok sevinirim. Gerçekten çok sevinirim, hatta çok mutlu olurum.
- - - -
kısa bir hatırlatma
Sonra o duman kahvesi gözler bana değdi,tebessümle doldu o gözler sanki ışığa bakar gibi parladı. Sonrası zaten utanmakla geçene bir kaç dakikaydı...
Odadan çıkmamızla arabalara binmemiz neredeyse bir olmuştu, yol boyunca sessizliğimi korumuştum çünkü utanmıştım herkesin içinde bana öyle güvenle bakmasından...
"Alper'in Esinde gözü mü var?" diye çıkıştı Furkan,
"Varsa var oğlum,sana ne?"
"Ne demek sana ne, biz burada onun ağabeyi sayılırız! Kafasına şimdiden sokma böyle şeyler," kulaklığım olsa bile onları duyabiliyordum.
"Sonunda birileri benden elini ayağını çekiyor galiba, " Kevser'in gözleri merakla Furkan'da durdu, Furkan tek parmağını göstererek,
"Elimi ayağımı çeksem bile-ki böyle bir şey olmayacak. Diğer organlarım hala işlev görüyor çok şükür, mesela tekmelerim?" konu burada kapanmıştı.
Vakıfta bir kaç işleri vardı ve Şileye gitmeden halletmeleri gerekiyordu. Beni bir taksiyle gönderdiler eve, ücreti ödemeleri benim için çok iyi olmuştu çünkü cebimde 5 kuruşum bile yoktu kartım evdeydi. Havanın soğukluğu ciğerlerime bile işlenirken kapıda bahçıvanın dışarıyı temizlediğini görmek beni huzursuz etti. Bu koca arazide sadece onunla kalmak, bana Kevser'in yaşadığı anı hatırlatıyordu. Hani Kevser'in teyzesini kapıda gördüğü anı...
Odama direkt çıkmak yerine yanan şöminede biraz sınmayı tercih ettim. O sırada istemsizce kumandaya oturmamla, telefonumun saatine bakmam eş zamanlı gelişti, 1 gün kalmıştı yıl başına, 30 Aralık'tı bugün. 30 Aralık 2016 bitiyordu iyisiyle,kötüsüyle...
Kumandayı popomun altından alıp kapatacakken, bir haber kanalında gördüğüm o dehşet büyük kırmızı yazıları okumakta güçlük çektim. Okuyamıyordum. Beynim işlevini yitirmişti neredeyse.
Sessiz bir çığlık için yastığa dudaklarımı bastırdım. Çığlığımı sadece yine ben duymuştum.
Haberlerde yayınlanan o acı dolu yazıyı bir tek ben hissetmiştim.
Ölmek bu kadar acı veriyor muydu insana? Bana bu kadar acı hissettirdiyse bu ölüm, başkaları nasıl hissederdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİHRİMAH | FERFECİR
Mistério / Suspense"𝐤𝐢𝐦𝐬𝐞𝐧𝐢𝐧 𝐤𝐢𝐦𝐬𝐞𝐲𝐢 𝐛𝐮𝐥𝐚𝐦𝐚𝐝ı𝐠ı 𝐛𝐮 𝐡𝐢𝐤𝐚𝐲𝐞𝐝𝐞 𝐬𝐞𝐧 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢𝐧𝐢 𝐛𝐮𝐥𝐚𝐛𝐢𝐥𝐞𝐜𝐞𝐤 𝐦𝐢𝐬𝐢𝐧?" Çelme takıp yere düşmesini sağladım. Ama... Sadece o değil, ben de düştüm yere. Kollarımı saran kolları sırtımda birl...