31

26.7K 1.9K 537
                                    

Herkese hayırlı bayramlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese hayırlı bayramlar...

31. Bölüm

Sevgi neydi?

Emek miydi, vefa mı yoksa fedakârlık mı?

Sahi, bir film repliğinden soyutlayacak olursak ciddi olarak soruyorum. Sevgi neydi, aşk tam olarak nasıl bir şeydi?

Oysa herkes öldürür sevdiğini diyor Oscar Wilde, yoksa sevmek bir çeşit intihar mıdır? Bilinç kapalılığı durumuna daha yakın gibi de duruyor aslında.

Bir insan neden sever? Neden böylesine savunmasız kalır bile bile...

Leyla yine o kara gecelerinden birini yaşıyordu. Sabaha kadar gözünü kırpmamış adeta hem kendi geçmişiyle hem de belirsiz geleceğiyle kavga etmişti.

Bunda kızının düşmeyen ateşinin de büyük bir payı vardı elbette. Şimdi yalnız olmayabilirdi ama yalnızdı. Korkuyordu. Herhangi bir anneden çok daha fazla korkuyordu hem de...

Çünkü Dilem onun sadece kızı değil, sırrıydı. Yarası ve ilacıydı.

Harun "Sakin ol Leyla. Çağırdım doktoru. İlk defa başına gelmiyor. Belli ki diş çıkardığı için böyle oldu. Korkulacak bir şey yok!" dedi rehberindeki ismi ararken.

Leyla dolu gözlerini kızının bluzuna başını gömerek sildi. İnsanlara derdini anlatabilirdi, insanlar ona yardımcı olabilirdi, onu anlamaya çalışabilirdi. Anlamaları olanaksızdı. Bu yüzden kabullenmiş gibi yaptı Leyla. Açıklamaktan da yorulmuştu. Sürekli başa dönmenin anlamı da yoktu.

Kızının diş çıkardığını, ateşinin bundan dolayı yükseldiğini biliyor ama bu içinin soğumasına, rahatlamasına yetmiyordu. Biricik yavrusu acı çekip ağlıyordu. Annesinden başka kimsesi yoktu. Herkes birinin kimsesi olamıyordu maalesef. Hepimizin etrafı kalabalık ama kaçının yanımızda belirli bir kimse sıfatı vardı ki?

Leyla kızını ılık suya sokabilecek kadar kendinde olmadığı için bu görevi İpek ve Harun üstlenmişti. Kimseleri olmasalar da 'iyi ki'lerdendi onlar. El olacak kadar yabancı değillerdi pek tabi.

Kapı çalınca diğerleri banyoda olduğundan kapıyı açmaya Leyla gitti. Kapıyı açmadan gözlerindeki yaşları temizleyip bahçe kapısının otomatını açtı. Uzun boylu, saçları yer yer kırlaşmış, doktor olduğunu anlayabildiği adam ona doğru gelirken Leyla daha dirençli olmaya çalıştı. Dünya üzerinde diş sıkıntısı yaşayan tek bebek kendi çocuğu değildi. Oldukça normal bir durumdu. Buna ikna olmak zorundaydı. Bebek olan Leyla değildi. Onu pışpışlayacak kimsesi de yoktu. Sevda çukuruna düştükten sonra elindeki her şey gibi bunu da kaybetmişti.

"İyi günler Hanımefendi. Ben, Önder Demir, beni Harun Bey çağırmıştı." Leyla gülümsemeye çalışarak adamı içeri buyur etti.

"Evet Önder Bey, kızım biraz ateşlendi. Şimdi ılık duş aldırıyorlar. Siz geçin hazırlayıp gelirim şimdi."

ZİNCİR SOKAĞI SAKİNLERİ(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin